Hollanda'da ortaya çıkan sanat akımı: De Stijl
Kübizm akımının etkisiyle gelişen De Stijl, neoplastisizmin uzantısı olarak bilinen bir sanat akımı. Kavram felemenkçe’de “üslup” anlamına geliyor.
Daha geniş bir anlamda; De Stijl, 1917-1931 yılları arasında Hollanda’da aralarında mimar ve sanatçılardan oluşan bir topluluğun işleri için kullanılıyor. Hedefleri yeni ve daha iyi bir dünya yaratmak olan De Stijl taraftarları, biçim ve rengi temel alıyor. Ana renkler olarak siyah ve beyaz kullanılıyor. Renkler, dikey ve yatay kompozisyonlar olarak soyutlanıyor. Bu soyutlama ile evrensel bir dil yakalanmak isteniyor.
Grubun teorilerini yaymak için akımla aynı ismi taşıyan bir dergi de çıkarılıyor. Van Doesburg ile birlikte, grubun başlıca üyeleri şu isimler oluyor: Ressamlar; Piet Mondrian, Vilmos Huszár, Bart van der Leck. Mimarlar: Gerrit Rietveld, Robert van't Hoff ve J. J. P. Oud.
Mondrian bir makalesinde neoplastisizm için şu ifadelere yer veriyor:
Bu yeni plastik fikir; görünüşün ayrıntılarını, yani doğal formu ve rengi göz ardı edecektir. Aksine, ifadesini biçim ve renk soyutlamasında, yani düz çizgide ve açıkça tanımlanmış birincil renkte bulmalıdır.
Akımın temelinde yatan amaç; yatay ve dikeyde saf ana renklerin siyah ve beyaz ile baskın kullanımı oluyor. Böylece hem mimari hem de resimdeki nihai sadelik ve soyutlama hedefine ulaşmak mümkün kılınıyor.
Grubun iki boyutlu çalışmalarında simetri yerine; birbirine zıt renkler ve bölgeler tasarlanarak estetik denge yakalanmak isteniyor. Üç boyutlu çalışmalarda da istenen, dikey ve yatay çizgileri; kesişmeyen katmanlara veya düzlemlere yerleştirmek. Böylece her eleman, diğer elemanlar tarafından da engellenmeden bağımsız olarak varlığını koruyabiliyor.
De Stijl düşüncesi, mimari bağlamda kendisinden sonra gelecek akımlar üzerinde etkileyici bir rol üstlenmiş. Geleneksele aykırı olan De Stijl savunduğu dikeylik - yataylık ilişkisiyle çağdaş mimarlık düşünürlerine ve işlevselliği ön planda tutan mimarlara öncülük etmiş. De Stijl’e dahil olmasa da Mies van der Rohe’nin de, Stijl düşüncesinden ilham aldığı biliniyor.
Mimaride, De Stijl üslubuyla inşa edilen tek yapı olma özelliğini, Rietveld Schröder Evi taşıyor.
Grubun ana kurucusu Van Doesburg ve Piet Mondrian’dı. Ancak dergi ve topluluk işlerini Van Doesburg yaptığı için, onun 1931’deki ölümünden sonra De Stijl adına onun sorumluluklarını üstlenen bir başka isim olmadığından topluluk etkisini yitiriyor. Ancak hareketin saf geometrik soyutlaması, biçim ve işlev ilişkisi hakkındaki temel fikirleri, Van Doesburg'un ölümünden sonra da birçok kişi tarafından sürdürülmüş. Böylece akım, modern ve çağdaş sanata, tasarım ve mimariye temel bir katkı sağlamış.