Yüzer gezer adalar: Titikaka Gölü
Peru’dan Bolivya’ya geçişimizi unutulmaz kılan bir yolculuk yaptık Titikaka Gölü’ne. Zaman zaman yüzen, zaman zaman sallanan, sazlıklardan örülmüş adalardayız; Uros Adalarında...
Peru’nun Puna şehrinden açıldık göle, tadına doyulmaz bir manzara eşliğinde adalara ulaştık. Bu adalar görüp görebileceğiniz hiçbir adaya benzemiyor. İnsan yapımı çünkü, el emeği göz nuru... Ama önce biraz Titikaka Gölü’nden bahsedelim…
Geniş mi geniş, yüksek mi yüksek
And Dağları’nınyüksek platolarından birinde bir yanı Peru’da bir yanı Bolivya’da Uros Adalarına ev sahipliği yapıyor Titikaka Gölü. Yaklaşık 3800 metre yükseklikte.
- Asya’da daha yüksekte göller olmasına rağmen Titikaka Gölü bu yükseklikte 8288 kilometre karelik alanıyla dünyadaki en büyük göl olma özelliğine sahip.
Ayrıca gölde ticari taşımacılık da yapılıyor ki, bu kadar yüksekte yapılması sebebiyle bu özelliğiyle de tek. Gölün en büyük zenginliklerinden biri de Totora adı verilen bitkinin oluşturduğu sazlıklar. Kalsiyum açısından zengin olduğu için yiyecek olarak da faydalanılan bu bitki adaların da inşasına sebep olmuş. Nasıl mı?
Uros halkının sazdan adaları
Aslında adaların ilk ortaya çıkışı ile ilgili birkaç rivayet var ancak en kuvvetli olanı kıyılarda yaşayan Uros halkının, İnkaların Titikaka’ya gelişiyle onlardan kaçarak, göl üzerinde sazlardan yaptıkları adalara yerleşmeleri. Günümüzde Uros halkından kimsenin kalmadığı düşünülse de, adalarda yaşayanlara (Aymara ve Keçhua yerlilerine) Uros halkı denmeye devam ediliyor; adalara da Uros Adaları.
Göl üzerinde günümüzde 41 ada bulunuyor, bunların 25’inde de hayatın devam ettiği söyleniyor.
Ancak bizim gittiğimiz adada rehberimiz yerlilerin artık burada yaşamadıklarını ancak turistlere kültürü anlatmak ve hediyelik eşya satmak için buraya geldiklerini söylemişti. Aslına bakarsanız bu adalarda yaşamak da pek kolay değil. Zaman zaman ayaklarınız zayıf noktalarda göl suyuna değebiliyor. Ayrıca hafifçe sallandığından sağlam bir şekilde ayakta durmak da çok kolay değil. Ve yemek pişirirken de yangın riski var, oldukça dikkatli davranmak gerekiyor.
25 nehir tarafından beslenen göl endemik canlılarıyla da zenginleşmiş. Titikaka Dalgıç Kuşu ve Titikaka Kurbağası gölün endemik türlerinden. 60’ın üzerinde yerli balık ve kuş türü 18 de amfibi bulunuyor Titikaka Gölü’nde.
Nasıl yapılıyor bu adalar?
Totora bitkisindenyapılmış köklerle desteklenen zemine yine Totora bitkisinden yapılmış evler inşa edilmiş yüzlerce yıl. Üstelik bu bitkiler çok dayanıklı olmadıkları için sürekli yenilenmişler, yenileniyorlar. Bizim rehber 6 ayda bir demişti ancak farklı süreler söyleyenler devar. Tahmin edersiniz ki adaların kendi gibi adalardaki her şey de bu bitkiden. Evler, yataklar, gözetleme kuleleri, tekneler... Ejderha başlı tekneler, o kadar ilgi çekiciydi ki, gruptaki arkadaşlar bir hatıra fotoğrafı aldılar. Adalarda hâlâ yaşayan aileler olduğunu söylemiştim.
- 25 kadar adada hâlâ hayat devam ediyor bu sebeple bir poliklinik ve bir de okul var göl üzerinde. Büyük adalarda 10, küçüklerinde 2-3 kadar aile kalıyor. Bir kısmı da kıyıda Puno kentindeler artık. Adalarda yaşayanlar da sıklıkla Puno’ya gidiyorlar tabii...
Veda ederken gezelim mi biraz?
Yağmurlu zamanlarda adalar gölde yüzmeye başlıyormuş. Geçmişte de bir sıkıntı olduğunda demir alan adalarını hareket ettirip, gölde yer değiştiriyormuş ada halkı. Adalardan birini ziyaret ettiğinizde yerli rehber adaların nasıl yapıldığını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Geleneksel yaşamlarına dair bilgiler de aktarıyor, hatta isterseniz geleneksel kıyafetlerini de deneyebiliyorsunuz. Renkler ve desenler harika...
Bu arada erkekleri örgü örerken görebilirsiniz, bu bir gelenek. Ellerine de yakışıyor hani... Adadan ayrılırken, biz de hayran olduğumuz el işçiliği hediyeliklerden satın aldık. Ben geleneksel bir botu tercih ettim, desenlere bayılan arkadaşlar da rengarenk kumaşları... Çocuklarla fotoğraf çektirmeyi de unutmadık tabii.
Çocuklar dünyanın her yerinde güzel... Titikaka Gölü ve Uros Adaları da öyle...