Yeminle anılan ölmez ağaç: Zeytin
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı Yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin Nazım Hikmet Antik Yunan’da oldukça güçlü bir yere sahip zeytin. Tanrıların armağanı olan üç şeyden biri. Kutsal addedildiği için "Tanrıların" çocuklarının zeytin ağacı altında doğduğuna inanmışlardır.
Yine tanrı heykellerini sadece mermerden değil zeytin ağacından da yapmışlardır. Olimpiyatlarda başarılı olan sporculara zeytin dalından taçlar takmışlar. Zeytinyağı, yani Homeros’un yakıştırmasıyla “sıvı altın” hediye edildiği de bilinmektedir. MÖ 6-7. yüzyılda yaşayan Atinalı devlet adamı Solonise koyduğu kanunlarla zeytin ağacı kesenleri ağır şekilde cezalandırır.
Romalılar da benzer şekilde zeytini kutsal saymış gerek dini törenlerinde gerekse ölüler için yaptıkları törenlerde, ölen kişinin yüzüne zeytinyağı serpilmek suretiyle günahlarından arındığına inanmışlardır. Aynı zamanda zeytin ağacı dikilmesi teşvik edilmiş ve halka zeytinin işlenmesi de öğretilmiştir.
Eski Mısır’a baktığımızda zeytini ve nasıl işleneceğini Tanrıça İsis’in öğrettiğine inanmışlardır. Dini ayinlerinde arınma amaçlı zeytinyağı kullandıkları bilinmektedir.
En eski firavun piramidi olan M.Ö. 2500 yılında inşa edilen Sakkara’nın duvarlarında ise zeytin sıkma işlemini gösteren figürler mevcuttur. Tutankamon’un zeytin dallarıyla örülmüş adalet tacı giydiği ve firavun mumyalarının üzerlerinde zeytin dallarından yapılan kolyeler olduğu da bilinmektedir.
Semavi dinlerde de zeytin ve zeytinyağı kutsal kabul edilir. Tevrat’ta Yehova’nın Hz. Musa’ya içinde zeytinyağı olan bir vaftiz yağı reçetesi verdiği anlatılır. Yine Tevrat’ta yer alan efsanelerden birine göre, cennetteyken yeryüzüne kovulan Hz. Âdem,930 yaşında öleceğini hissedince Tanrı'dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını istemek için oğlu Şit’i cennet bahçesine gönderir. Sorumlu olan melek Şit’e cennetteki “Bilgi Ağacı”nın tohumlarından vererek, Hz. Âdem öldüğü zaman tohumları ağzına koyup öyle gömmesini ister. İşte Âdem’in ağzında yeşeren tohumlardan biridir zeytin. Yine Tevrat’ta “Nuh Tufanı” ile ilgili olan bölümde H.z Nuh, suların çekilip çekilmediğini öğrenmek için gemiden bir güvercin gönderir. Güvercinin ağzında zeytin dalı ile geri dönmesi tufanın bittiğini müjdeler. Günümüzde dünyada barışın sembolü olarak güvercin ve zeytin dalının kabul edilmesinin sebebi bu olabilir. Aynı zamanda zeytin ağacının tufandan sağ çıkması onu ölümsüzlüğün simgesi hâline de getirmiştir.
İncil’de de sayısız yerde zeytin ve zeytinyağı geçiyor. En dikkat çeken kısımlara, “ben Tanrı’nın evinde yeşeren zeytin ağacı gibiyim…”, “yüzlerini güldüren zeytinyağı”,” başından zeytinyağı eksilmesin” gibi ifadeler ve “Sağ elinin parmağını zeytinyağına batırıp Rabbin huzurunda yedi kez serpecek”, “Rab böyle diyor: Seni yıkadım, üzerindeki kanı temizledim, derine zeytinyağı sürdüm” gibi ayetler örnek gösterilebilir. Ayrıca Hristiyanlar, Hz. İsa’ya atfedilen Mesih sıfatının, zeytinyağıyla mesh edilmesinden geldiğini düşünür.
Buna ek olarak İncil inanışına göre, Hz. İsa çarmıha gerildiğinde Kudüs Zeytindağı’ndaki zeytin ağaçları bu olayın tanığı olmuştur. Onun içindir ki bu ağaçlardaki zeytinler onlara Hz. İsa’nın gözyaşlarını anımsatır.
- Son semavi kitap olan Kur’ân’da da zeytin övülmüş, sarsıcı ve net bir biçimde adına yemin edilmiştir. Hakkında yemin edilen unsurların kutsal oluşu zeytine de kutsiyet yükler. Adının geçtiği diğer ayetlerde de hakkında, “Sînâ dağında biten, hem yağ hem de yiyenlere katık olan bir ağaç (zeytin ağacı) yarattık”, “…yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır” gibi ifadeler vardır.
Topraklarımıza baktığımızda zeytinin, Anadolu’da altı bin yıl öncesinde var olduğunu görürüz. Anadolu’nun eski uygarlıklarından olan Hititler’in, tarım ilahlarına zeytinyağı sunmuş ve metinlerinde, “Nasıl zeytinin kalbinde yağ bulunuyorsa, Ana tanrıçanın da kalbinde ve ruhunda Hatti ülkesinin insanlarını bulundurmasını dilemektedir” gibi ifadelerin kullanılması onlarda da zeytinin kutsal kabul edildiğini gösterir.
Anadolu’yu Doğu Roma’dan teslim alan Türklerde bu kültüre sahip çıkmış ve zenginleştirmişlerdir. Günümüzde Anadolu’da yüz milyona yakın ağacıyla zeytin; bolluğun, bereketin, sağlığın sembolüdür. Eklemekte fayda var, dünya üzerinde meyve veren en yaşlı ağaç bir zeytin ağacı, kendisi 1659 yaşında ve Anadolu’da yaşamakta…