Toroslardan Akdeniz'e esen rüzgar: Antalya
Antalya deyince sizin de önüne geçemediğiniz bir istekle güneşe hasret çektiğiniz oluyor mu? Bulunduğumuz her yerde güneşi tenimizde hissedebilecekken Antalya düşüncesi, huzuru da beraberinde getiriyor. Turizmin başkenti Antalya, yemyeşil ormanları, mavi bayraklı plajları, tarihi eserleri ve sıcak iklimi ile insanı adeta büyülüyor. Sizler için derlediğimiz Antalya'da gezilecek yerler listesini, tarihini ve bir çok başlıkla birlikte playlist'ini de aşağıya bıraktık. Gelin birlikte Antalya'yı daha derinden tanıyalım.
Şehir ismini nereden alıyor?
Helenistik dönemde Bergama Kralı II. Attalos askerlerinden yeryüzündeki cenneti bulmalarını ister. Askerlerinin ise ona gösterdiği yer bugünkü Antalya’dır. Antalya’yı çok beğenen II. Attalos, bölgenin stratejik önemini de dikkate alarak buraya bir liman şehri kurar ve kent, kurucusu Attalos'un adından mülhem "Ataleia" olarak anılmaya başlanır. Şehrin adı eski Arap kaynaklarında "Antaliye", Türk kaynaklarında ise "Adalya" olarak geçer. Yerleşim yeri, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak "Antalya" olarak adlandırılmıştır.
Tarihçesi
Anadolu'da insana ait bilinen en eski yerleşim alanlarından bir tanesi Antalya kent merkezinden yaklaşık 30 km kuzeybatıda Korkuteli yolu üzerinde Toros Dağlarının Akdeniz'e bakan yamaçlarında bulunan Karain Mağarası'dır. Tarihlendirilmesi günümüzden yaklaşık 500 bin yıl kadar geriye, başka bir deyişle Eski Taş Çağı'nın ilk dönemlerine rast gelmektedir. Bu dönem, günümüzden 2 milyon ila 140 bin yılları arasında kalan evresini içerir. Karain'de mağara adamlarına (homo sapiens neandertalensis) ait kemik kalıntıları da ele geçmiştir. Bunlar, tüm Anadolu'da bulunan en erken dönem fosil kalıntılarıdır. Bölgenin tarih sahnesine çıkışı Hitit krallarının Batı Anadolu seferleri düzenlemesiyle başlar. Antalya, tüm Anadolu'da en çok yazılı belgenin ele geçtiği kenttir. Bu niteliğiyle Antalya bölgesi tarih, dil ve arkeoloji incelemeleri için önemli bir merkezdir. Son yıllarda Köprüçayı yönünde daha önce örneklerine rastlanmamış olan yeni bir dile ilişkin yazılı kanıtlar bulunmuştur.
Antalya nerededir?
Antalya, Akdeniz Bölgesi'nin batısında yer alır ve Antalya Körfezi'yle Batı Torosların arasında kurulmuştur. Güneyinde Akdeniz, batısında Muğla, kuzeyinde Burdur ve Isparta, kuzeydoğusunda Konya, doğusunda ise Karaman ve Mersin illeri vardır.
Antalya’ya ne zaman gidilmeli?
Akdeniz ikliminin görüldüğü bu şehirde yazlar sıcak ve kurak kışlar ise ılık ve yağışlı geçer. Denizin kum ve güneşle oluşturduğu harika birlikteliğin eşsiz bir örneği olan Antalya, yaz turizmi için oldukça elverişlidir.
Antalya 12'lisi
Kaleiçi: Kaleiçi’ni gerek merkezi konumu gerekse de tarihi dokusu ile Antalya’daki gezilecek yerler listenizin ilk sırasına yazabilirsiniz. Bölgenin tarihi, Helenistik döneme kadar uzanıyor ve Selçuklu ve Osmanlı gibi pek çok tarihi döneme ait kalıntılara da ev sahipliği yapıyor. Kaleiçi’nin sokaklarını gezerken, Osmanlı sivil mimarisinin bu coğrafyadaki en güzel örneklerini görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Daha sonra da manzarası ile sizleri kendisine hayran bıraktıracak limandan kalkan gezi teknelerine binip Antalya’yı farklı açılardan gözlemleme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Düden Şelalesi:Şelale, Kepez Hidroelektrik Santrali’nin kurulu olduğu Düden Çayı’ndan kaynağını alıyor. Düdenbaşı denilen yerde ise ikiye ayrılıyor. Dolayısıyla Düden Şelalesi’nin büyüleyici güzelliğine ilk elden şahit olmak için iki farklı noktaya yönelebilirsiniz. Genelde Antalya’yı ilk defa ziyaret eden gezginlerin tercih ettikleri Yukarı Düden kolu, kent merkezine yaklaşık 11 kilometre uzaklıktaki Varsak semtinde tüm güzelliğini sergiliyor. Aşağı Düden ise Lara yakınlarında Akdeniz’in masmavi sularıyla buluşuyor. Doğal güzelliğin bu kolu, Karpuzkaldıran adıyla da anılıyor. 40 metreden dökülen suyun yarattığı görüntü paha biçilemez güzellikte. Özellikle güneşin batışına yakın bir zamanda burada olursanız, seyir terasında enfes manzaranın keyfini çok daha net biçimde sürebilirsiniz.
Kurşunlu Şelalesi: Antalya-Isparta yolunun 24. kilometresindeki sapaktan sola dönüp 9-10 dakika ilerlediğinizde, Antalya’nın bir diğer doğa harikası Kurşunlu Şelalesi’ne ulaşabilirsiniz. 1986 yılında tabiat parkı statüsüne alınan şelale, çevresini saran zengin bitki örtüsü ve zaman içerisinde oluşan kaya formlarıyla doğaseverleri derinden etkilemeyi başarıyor. Antalya kent merkezinden kalkan toplu taşıma araçlarına binerek rahat biçimde ulaşabileceğiniz şelalenin merkezinde yer aldığı tabiat parkı, yaklaşık 6 bin dekarlık alanı kaplıyor. Bu olağanüstü güzellikteki tabiat parkında, dilerseniz deve üstünde çevreyi detaylıca tanıyabilir dilerseniz de zengin bitki örtüsünü ve hayvan çeşitliliğini daha yakından incelemek için yürüyüş parkurlarına yönelebilirsiniz
Antalya Müzesi: Antalya gezinize şehir merkezinde devam etmek isterseniz kentin kökenleri hakkında birbirinden değerli bilgiler edinme fırsatı elde edeceğiniz Antalya Müzesi’ne yolunuzu düşürebilirsiniz. Müze, 1922’deki kuruluşunu takip eden 50 yıl boyunca Kaleiçi’nde bulunan Alâeddin Camii’nde faaliyet göstermiş. 1972 yılında ise şimdiki yerine taşınmış. Atatürk Kültür Parkı’nın yanı başında faaliyet gösteren müzede, bölgedeki kazı alanlarında bulunmuş antik kalıntılar farklı temalara göre düzenlenmiş 11 salonda sergileniyor.
Hadrian Kapısı: Antalya’nın en önemi simgelerinden biri olan Hadrian Kapısı, 130 yılında İmparator Hadrianus’un kente gelişini kutlamak ve onu etkilemek adına inşa edilmiş. Kaleiçi’nde en çok ilgi gören tarihi yapıların başında gelen kapı, uzun süre boyunca liman yönünden kente giriş yapılabilmesine olanak tanımış. Yerel halkın daha çok "Üç Kapılar" adıyla andığı tarihi eser, zamanla surların içerisinde kaldığı için görece fazla bozulmadan günümüze ulaşabilmiş. Hatta Selçuklular döneminde kuzey kulesinin üst kısmına bazı eklemeler yapılmış. Yapı, Roma dönemine özgü mimarinin tüm ihtişamını gözler önüne seriyor.
Antalya Aquarium & Fear Trophy:Konyaaltı Plajı’nın doğusunda yer alan Antalya Aquarium & Fear Trophy, tematik alanları aracılığıyla tüm ziyaretçilerine Antalya’da hakim olan iklim şartlarının tam tersi nitelikte deneyimler yaşatıyor. Zira tesisi ziyaret ettiğinizde yalnızca deniz yaşamı hakkında bilgi dağarcığınızı genişletmekle kalmayıp yazın en sıcak günlerinde bile kentin orta yerinde kış keyfi yapabilirsiniz. Bunun için tesiste yer alan Kar Dünyası ve Buz Müzesi’ne zaman ayırmanız yeterli olacaktır. Sıcaklığın -5 °C’ye sabitlendiği 1.500 metrekarelik alanda iglolar, kafeler ve Aziz Nikola’nın Evi sizi bekliyor olacak.
Karaalioğlu Parkı: Karaalioğlu Parkı, Antalya’nın merkezindeki en büyük yeşil alanlardan. Kaleiçi’nin güneyindeki parka, dilerseniz yürüyerek ya da tramvaya binerek rahatça ulaşabilirsiniz. Eskiden lunaparkın kurulduğu yeşil alanın inşası, II. Dünya Savaşı’na denk geldiği için bir hayli zorlu şartlarda gerçekleştirilmiş. Hatta gelir toplamak amacıyla bir ara piyango çekilişi bile düzenlenmiş. Yemyeşil bitki örtüsüyle hala kent merkezinde yaşayan halka nefes alma ve rahatlama imkânı sunan parkta, birbirine paralel üç cadde bulunuyor. Aynı zamanda yürüyüş parkuru niteliğindeki bu caddeler, yerel halkın "mirador" ismiyle andıkları ve farklı sanatçıların imzasını taşıyan heykellerle süslü seyir teraslarını birbirine bağlıyor.
Murat Paşa Camii: 1570 yılında inşa edilmiş camii kentin en gözde tarihi yapılarından. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de bahsedilen bu tarihi cami, Karaman Beyi Murat Paşa’nın emri doğrultusunda inşa edildilmiştir. Cami, Osmanlı döneminde inşa edilmiş olmasına rağmen Selçuklu mimari anlayışına dair izler taşıyor.
Karain Mağarası:Antalya ve Burdur arasında uzanan yola 5-6 kilometre mesafedeki Yağca Köyü’nün sınırları içerisinde yer alan Karain Mağarası, gerek Anadolu gerekse de Orta Doğu tarihi açısından oldukça önemli bir arkeolojik mekân. 1946 yılında beri kazı çalışmalarının yürütüldüğü mağarada, günümüzden 500 bin yıl öncesine dair yerleşim izleri mevcut. Farklı boyutlardaki yedi galeriden oluşan mağarada aynı zamanda Anadolu sanatının ilk örnekleri olarak kabul edilen buluntular da keşfedilmiş. Deniz seviyesinden 450 metre yukarıda olan mağarada keşfedilen tüm buluntular, Antalya Müzesi’nde sergileniyor.
Manavgat Şelalesi: Antalya’nın sembol doğal güzelliklerden biri olan Manavgat Şelalesi, her mevsim farklı aktivitelerle değerlendirebilecek harika bir doğal mekân. Manavgat ilçe merkezine 3 kilometre mesafedeki şelale, özellikle kentin kalabalık atmosferinden uzaklaşmak isteyenler için ideal yerlerin başında geliyor. Manavgat Nehri üzerindeki 3-4 metrelik falezden dökülerek zarif bir görünüm ortaya koyan şelaleyi ilkbahar aylarında ziyaret listenize dahil ederseniz, yükselen debi sayesinde rafting ya da kano yapma imkânı da yakalayabilirsiniz.
Aspendos Antik Tiyatro: Yine Antalya’nın sembol değerlerinden olan Aspendos Antik Tiyatrosu, M.S. 2. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş. Serik’e bağlı Belkıs köyü sınırlarındaki antik yapı, Akdeniz havzasındaki en iyi korunmuş tiyatro olma özelliği taşıyor. Muhteşem akustik özelliklerini günümüzde de korumayı başarmış antik tiyatroyu rehberli bir turla gezdiğinizde, hikâyesini dinlemeyi de unutmayın. Yapıyı gezdikten sonra eğer zamanınız varsa adını aldığı antik kenti de dolaşmanızı tavsiye ederiz.
Olimpos Antik Kenti:Antalya-Kemer sınırları içerisindeki kent, antik çağlarda Phaselis’in ardından bölgedeki en önemli yerleşim yeriymiş. Hangi tarihte kurulduğuna dair net bir bilgi bulunmayan Olimpos, Roma ve Bizansdönemlerinde de özellikle dini açıdan önemini korumayı başarmış. Tam ortasından Ulupınar Deresi’nin aktığı kentte, başta tiyatro ve kaya mezarları olmak üzere görülmeye değer birçok kalıntı bulunuyor.
Antalya'da nerede ne yenir?
7 Mehmet:Burası, Antalya’nın ve hatta Türkiye’nin sayılı restoranlarından birisi. Yemek yemeyi seven herkes tattığı enfes lezzetlerin damaklarında bıraktığı tatlarla sarhoş olmuş bir şekilde ayrılıyor bu işletmeden. Menüdeki her yemeği gönül rahatlığıyla isteyebileceğiniz gibi özellikle keşkülün tadına bakmanızı tavsiye ederiz.
Şişçi Ramazan:Şişleri, köfteleri ve Antalya usulü tahinli piyazıyla Antalya’nın en gözde lezzet duraklarından birisi burası. Buranın şiş ve köftelerinin öyle bir lezzeti var ki aç karnına giderseniz mutlu ve tok bir karınla buradan ayrılacaksanız.
Paçacı Şaban:Uzun ve yorucu bir günün gecesinde varılacak tarifsiz lezzet durağı. Menü; kelle, paça, ayak paça ve beyin paça ile sınırlı, fiyatlar ise oldukça uygun. Ancak sadece sabah saat 6 ile 12 arası açık, aman dikkat.
Börekçi Tevfik:Antalya’ya özgü lezzetlerden birisi olan serpme börek için Antalya’daki en doğru adreslerden birisi Börekçi Tevfik. Erken saatlerde Antalya’ya gelmişseniz ve kahvaltı yapmak için bir yer arıyorsanız hiç düşünmeden buraya gelebilirsiniz.
Ayşegül Hanımın Çiftliği:Antalya denince akla organik gıda ürünlerinden birçoğu gelecektir. Burası hem biraz nefes almak, hem de organik lezzetlerinin tadına bakmak için güzel bir kahvaltı durağı. Burada yapacağınız pişiler, közde demlenmiş çay ve organik ürünlerle bezeli kahvaltı Antalya’ya dair zihninizde kalacak en güzel anılardan birisi olabilir.
Antalya’yı gezerken çalma listesi:
- 1-Çekemedim Akça Kızın Göçünü-Sümer Ezgü
- 2-Çay Benim Çeşme Benim-Tolga Çandar
- 3-A Kızım Sana Potin Alayım Mı?-Aliye Akkılıç