Tarihin içli şarkısı: Manastır
Manastır, Eski Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra Makedonya Cumhuriyeti adını alan dost ve kardeş ülkenin güneybatısında Pelister Dağı eteğinde kurulmuş güzel bir şehir. Biz Türkler Manastır desek de Makedonlar “Bitola” diyor, bu güzel şehre. Şehir, Vardar Irmağı'nın kollarından Karasu’ya dökülen Drahor (Dragor) Çayı kıyısında bulunuyor. Şehrin ismi Rumca “Manastirion”, Ulahça “Toli-Manastir”, Sırpça “Bitolj”, Bulgarca ve Makedonca ise “Bitola”. Tabii bu arada ülkenin adının 2019’dan itibaren Kuzey Makedonya Cumhuriyeti yapıldığını da ekleyelim. Çünkü komşu ülkesi Yunanistan, kendisinin aynı adı taşıyan Makedonya diye bir vilayeti bulunduğundan bu şartı öne sürmekteydi yıllardır.
İki dünya savaşı esnasında Türkler ve diğer Müslümanlar, Manastır’dan zorla sürülmüş ve bunların büyük bir kısmı Türkiye’ye göç ettirilmişti. 1950'li yıllara kadar Manastır şehrinin yarısından fazlası Türklerden oluşuyordu. Günümüzde çoğunluğunu Makedonların oluşturduğu şehrin nüfusu ise 70 bin civarında. Türk nüfusu da %2 dolaylarında. Ayrıca bu yerleşim biriminde Arnavut, Ulah, Rom azınlık da yaşıyor.
Manastır için yazılan “Bitola Moj Roden Kraj” şarkısı, şehri tüm Balkanlara ve de dünyaya tanıtmış durumda. Bu şarkıyı Manastır’dan İzmir’e göç eden bir Türk olan Hayri Demiroski (Önder) yazmış. Sözleri ve bestesi öyle dokunaklı ki, Makedoncasını anlamasanız da duygulanıyorsunuz.
- Bitola güzel memleketim ben sende doğdum,
- sen benim yârimsin.
- çok şehir ve kasabalar gördüm
- senden daha güzeline rastlamadım.
- ben sende yürüdüm çıplak ve yalın ayak
- ben sende büyüdüm, misafirin değilim.
- Bitola güzel memleketim
- seni bütün kalbimle seviyorum
- Bitola güzel memleketim.
- ah memleketim, nasıl olur da
- sana elveda derim de ağlamam.
- Bitola güzel memleketim
- seni bütün kalbimle seviyorum
- Bitola güzel memleketim
- seni seviyorum, sana şarkı söylüyorum.
Şehrin ilk yerleşimi, milattan önce 6. yüzyılda Makedonya Kralı II. Filip tarafından inşa edilen Heraklea kasabasına kadar dayanıyor. Manastır, 10. yüzyılda Bulgarlar tarafından işgal edilmiş ve Çar Boris ile Çar Samuil tarafından (976-1014) yönetilmiş. 1014 yılından sonra Bizans İmparatorluğu buranın hâkimiyetini tekrar ele geçirmiş. Osmanlılar ise Manastır’ı I. Murad döneminde 1385 yılında fethetmiş. Osmanlı hâkimiyeti altındaki şehrin etnik ve dini yapısı değişmiş. II. Murad ve Fâtih Sultan Mehmet devirlerinde de burası Anadolu’dan ve özellikle Toroslar’dan getirilen Türkmen aşiretleriyle iskân edilmiş. Evliya Çelebi, 17. yüzyıl ortalarında burayı 21 mahalle, 3.000 ev, 900 dükkân, 70 cami ve mescitten ibaret büyük bir şehir olarak anlatıyor.
Manastır, 1835’te Rumeli vilâyeti merkezi, 1844- 1868 yıllarında da sancak ve vilayet merkezi olmuş. Osmanlı’nın bölgedeki en büyük vilayetlerinden olan şehir, III. Ordu’nun karargâhı durumundaymış. Manastır, 1881-1912 yıllarında Rusya, İngiltere ve Avusturya gibi ülkelerin konsoloslukları kurulduğundan beri “konsolosluklar şehri” olarak da anılmış. Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine muhtelif yerlerdeki yenilgiler neticesinde Manastır, 14-18 Kasım 1912’de Sırplarca işgal edilmiş ve şehirdeki 530 yıllık Osmanlı hâkimiyeti sona ermiş. I. Dünya Savaşı’nın ardından Krallık Yugoslavya’sına ilhak edilmiş. Son olarak, II. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya Sosyalist Federasyonu’nun bir şehri haline gelmiş.
Şehre gidince “Şirok Sokak” olarak anılan şehrin en geniş caddesinde gezebilir ve Osmanlı izlerini takip edebilirsiniz. Sokağın bitiminde, Mustafa Kemal’in okuduğu ve hayatının bir kısmını geçirdiği Manastır Askeri İdadisi ile karşılaşabilirsiniz. Zamanın en modern askeri okulu olan bu lise günümüzde de müze olarak hizmet vermekte. Kadı İshak Çelebi tarafından yaptırılan İshakiye Camii (1508); Manastır Kadısı Mahmud Efendi tarafından şehrin çarşısında 1552’de Yenicami; yine Manastır Kadısı Haydar Efendi tarafından Haydar Kadı Camii Mimar Sinan devrinin çok iyi bilinen projesine uygun olarak 1562 yılında inşa edilen mükemmel eserler. Ayrıca Bedesten de şehrin ticari önemini gösteren bir başka Osmanlı eseri.
Eski ihtişamından izler taşısa da Manastır’ın artık Yunanistan sınırında bir hudut şehri olarak, aynı önemi taşıdığını söylemek güç. Ama tarihi ve doğal güzelliğini çok beğeneceğinizi ve şarkısını dinlerken çok etkileneceğinizi söyleyelim.