Tapınaklar diyarı: Pushkar
Kuzey Hindistan’ı boylu boyunca geçip Nepal’eulaşacağım seyahat öncesi yaptığım planlamalardaAjmer’e gitme niyetim yoktu ama Puşkar’a giden yoldaburaya uğranılmasının gerekmesi ve de burada görmemgerektiğine inandığım bazı yerler planımda değişiklikyapmamı gerektirdi.
Ajmer ile Puşkar arasında yaklaşık 15 km’lik bir mesafe bulunuyor. Ufak bir meblağ ile Ajmer’den Puşkar’a sürekli giden lokal araçlarla da oraya ulaşmak mümkün. Her ne kadar Ajmer ile Puşkar arası yakın da olsa, bu iki yeri birbirinden ayıran Nag Pahar yani Yılan Dağı dolayısıyla Puşkar’a ulaştığımda bambaşka bir yerde olduğumu hemen hissetmiştim. Araç da zaten dağın eteklerinden geçen yoldan gitmiş, varacağım yerdeki ilginç mistik havayı daha araçtayken hissetmeye başlamıştım.
Hindular için önemli bir ziyaret mekânı olan Puşkar, bu önemini Puşkar’ın merkezinde bulunan ve kutsal kabul edilen "Puşkar Gölü"nden alıyor.
Dindar Hindular için ziyaret edilmesi gereken bir yer olan bu göl, efsaneye göre Hinduizmde yaratılışın tanrısı olan Brahma’nın elindeki nilüfer çiçeğinin yapraklarının düşmesi sonucu oluştuğuna inanılan bir yer olma özelliğinde imiş. Ben de gittiğimde birçok Hinduizm mensubu kişiyi gölün üzerine çiçek bırakırken görmüş, sonrasında inceleyip de öğrendiğimde her şey zihnimde çok daha anlam kazanmış idi. Aynı zamanda burası dünyanın nadir Brahman tapınaklarına da ev sahipliği yapıyor.. Puşkar hemen ilk bakışta bir tapınak kenti olduğunu gösteriyor.
Antik ve yeni olmak üzere birçok tapınak bulunuyor burada. Ne derece doğrudur bilemiyorum ama Babürlü hükümdarı Evrengzîb burada ciddi bir yıkım yapmış ama sonraki süreçte tekrar inşa edilmiş. Bunlardan özellikle şehrin yüksek tepe kısımlarında Saraswati ve Gayatri tapınakları, gölün çevresinde hayat bulan şehri görmek ve özellikle gün batımını seyretmek için kesinlikle muhteşem yerler.
Brahman tapınağı
Hemen Puşkar Gölü’nün yakınlarında bulunan asıl Brahman Tapınağı ise aynı zamanda dünyanın da en eski ve en nadir Brahman tapınaklarından biri konumunda. Her ne kadar günümüzdeki yapı 14. yüzyıldan kalmış olsa da asıl yapının 2000 yıllık olduğuna inanılıyor.
Ziyaretçiler neredeyse hiç eksik olmuyor burada. 22 kilometrekare büyüklüğünde ve en derin yerinin 8 metre uzunluğunda olduğu Puşkar Gölü buranın tam da merkezinde yer alıyor.
Puşkar isminin doğuşu
Hinduizm’in kutsal metinlerinden biri olan Padma Purana’da geçen bir olaya göre; Brahma, şeytan Vajranabha’yı çocuklarını öldürmeye ve insanları da rahatsız etmeye çalıştığını görür ve derhal nilüfer çiçeğinden silahıyla onu savuşturur.
Bu uğraşı esnasında da nilüfer çiçeğinin üç yaprağı yere düşer ve düştüğü yerlerde de Puşkar Gölü’nü meydana getirir. İnanışa göre de zaten Brahma tekrar dünyaya geldiğinde, burayı çiçek anlamına gelen "pushpa" ile yere düşen manasına gelen “kar” kelimelerinin birleşimi olan Puşkar olarak adlandırmış.
Gölün etrafında tam 52 tane "ghat" adı verilen, insanların suya oradan girerek dini vecibelerini yerine getirdikleri yer var.
Bu "ghat"lardan özellikle üç tanesinin önemli olduğuna inanılıyor. Hinduizm inancında oldukça önemli bir yere sahip olan Vişnu’nun gözüktüğü "Varah Ghat", Brahma’nın suya girdiği "Brahma Ghat" ve Gandi’nin küllerinin oradan bırakıldığı "Gau Ghat" daha da ayrıcalıklı olarak buraya gelen kişiler tarafından ilgi görüyor.
Gölün etrafında dolaşırken
Gölün etrafında dolaşırken elimde fotoğraf makinemle bol bol kare yakalama imkânı bulmuştum. Hatırlıyorum da oraya gelen ziyaretçilere yol yordam gösteren görevlilerden biri beni "iyi, mutlu bir hayat için gel istekte bulunalım, bunu yapman için illa da bu inançtan olman gerekmiyor" diyerek ikna etmiş, ben de bunun sonunun nereye varacağından emin, söylediğini kabul edip Puşkar Gölü kenarına yüksekçe bir yere oturmuştum.
Açık avuçlarıma hindistan cevizi koyup, yüzüme de ilginç renkte toz boyalar sürdükten sonra tekrar etmemi istediği İngilizce bazı cümleler söylemiş, sonrasında hindistan cevizlerini alıp avuçlarıma nilüfer çiçeği koyup tekrar aynı şekilde devam etmiş ve daha sonra da elimdeki çiçekleri Puşkar Gölü’ne bırakmamı söylemişti. Söylediğini yaptıktan sonra elime renkli bir ip bileklik bağlamış ve sonra beklediğim soru nihayet gelmişti: "Ne kadar bağışta bulunmak istersiniz?"
Hindistan seyahatime kaldığı yerden devam etmiştim. Bileğimdeki bilekliği epey beğenmiştim gerçi, onun bileğimden çıkması Nepal’de olacaktı.