Tanıdık şeyleri görmenin o büyük mutluluğu: Stolac
Yerel dilde Stolac yazılır, Stolats okunur. Bosna-Hersek’in Başkenti Saraybosna’dan Stolats’a üç saatte ulaşabilirsiniz. Şehir Mostar’a ise 37 kilometre ve yaklaşık 40 dakika uzaklıktadır. Osmanlı belgelerinde Stolats “Ustulçe/İstolça” diye kaydedilmiştir.
Hersek bölgesi yazları sıcak, kışları yağışlı ve çok rüzgârlıdır. Bosna’daki karasal iklim özellikleri buradaki Akdeniz iklim özellikleriyle hiç benzeşmez. İşte bu sebeptendir ki bu küçük şehrin eski binalarının çoğu kesme taştandır. Çatıları ise bu bölgeye has kayağan taş denilen mavimsi, grimsi ocaklardan yaprak gibi ayrılarak çıkan özel büyük taşlarla örtülüdür. Çünkü bu bölgede esen fırtınalar, kiremit çatıya izin vermemektedir. Ayrıca bu taş kaplama sayesinde mimari yapılar sıcağa karşı doğal bir klima özelliği göstermektedir. Temmuz ayında şehri gezdiğimde arabamızın termometresi güneşin altındaki dış sıcaklığı 52 derece olarak ölçtü. Ama içine girdiğimiz evler, bu taşlar yüzünden tam tersine serin ve ferah bir ortam oluşturuyordu. Dağların arasında bir vadide kurulan şehrin içinden Bregava ırmağı geçiyor. Özellikle yağışların bol olduğu aylarda tertemiz ve gürül gürül akan ırmağı, taş evleri, taş çatıları şehre karakteristik bir kimlik katmaktadır. Şehrin en yüksek yerindeki kalesi, camileri, tarihi değirmeni, iki tarafından ırmak geçen tekkesi ve evleri, taş köprüsüyle sanki bir film platosunda, bir Orta Çağ kasabasında geziyormuş izlenimine kapılıyorsunuz.
Şehrin adının Slavca “stol” (koltuk) kelimesinden geldiği, kasabanın hemen dışında Miloradović ailesinin asilleriyle Hersek Dükü Stefan’ın oturup halkın şikâyetlerini dinlediği, kayaya oyulmuş bir koltuğun bu adla ilgisi olduğu rivayeti vardır. Osmanlılar dillerine uyarlayıp Ustulçe/İstolça dedikleri kasabayı 1466’da fethetmiştir. Hersekli nüfusun büyük bölümü eskiden Bogomil olması yanında; Ortodoks, Katolik otoritelerinin şiddetli zulmüne maruz kalması mahalli nüfusun İslam dinini tercihinde büyük rol oynamıştır. Yavuz Sultan Selim’in 1519 yılında Stolats’ta Çareva (Hünkâr) Camii diye anılan bir cami inşa ettirmesi de bu süreci hızlandırmıştır. 1626’da bu küçük kasaba 500-600 civarında bir nüfusa sahipti.
1664’te Ustulçe’yi ziyaret eden Evliya Çelebi kasabada bir cami, üç mescid, küçük bir hamam, bir han, yirmi dükkân, on su değirmeni ve meyve bahçeleri içinde 270 taş ev olduğunu yazar. Sınıra yakın serhat bölgesi olduğundan pek çok ev gayet iyi tahkim edilmişti. Evliya Çelebi’nin Hristiyanların varlığından söz etmemesi, kasabanın nüfusunun tamamıyla Müslümanlardan oluştuğuna işaret eder. Diğer Osmanlı dönemi eserleri arasında Hacı Ali Salihoviç Camii (1730), Hacı Salih Bure’nin Podgrad Camii (1732-33), Kaptan İsmail Şariç’in Kumluk Camii (1741) sayılabilir. Stolats Kalesi 1760-1762 yıllarında yeniden yapıldı ve bugünkü âbidevî boyutuna ulaştı.
Ünlü vezir Ali Paşa Rıdvanbegoviç 1833-1851 yıllarında Hersek veziri oldu. Begova Konağı adıyla anılan evi hâlâ durmaktadır. Son dönem Osmanlı divan şairlerinden ve edebiyatımızda Hersekli Arif Hikmet Bey olarak tanınan ünlü edebiyatçımız ise Rıdvanbegoviç’in torunudur. 1867’de şehir 3.500 kişilik nüfusa sahipti. Osmanlı yönetiminin son döneminde Sırp Ortodoks cemaatinin şehrin doğu tarafında zarif bir kilise inşa etmesine padişah tarafından izin verilmiştir. 1878-1918 yıllarındaki Avusturya işgali devrinde ise şehirde daha önce var olmayan Katolik cemaati için büyük bir kilise yapıldı. 1918’de şehir yeni kurulan Yugoslavya sınırlarına dahil edildi.
1991-1995 Bosna savaşı yıllarında Stolats büyük zarar gördü. 1991’de 5.530 kişilik nüfusu vardı, bunun yüzde 62’si Müslüman, yüzde 20’si Sırp, yüzde 12’si Hırvat’tı. 1993 yazının başında Hırvat ordusu Stolats’ı bir saldırı ile aldı ve etnik bakımdan tamamen Hırvat bir şehir hâline getirmek için Boşnakların çoğunu sürgün etti. Bir kısmını ise tüyler ürpertici şartlar altında toplama kamplarına koydu. Hırvat ordusu mevcut altı caminin beşini havaya uçurdu, kalıntılarını buldozerlerle dağıttı. Katolik ve Sırp kiliseleri ise hiç hasar görmedi. Boşnak birlikleri sonra şehirlerini geri almayı başardı.
Dayton Antlaşması’ndan sonra 2002-2003’te Stolats ve bağlı köylerin ahalisi dahil hemen hemen tüm Boşnaklarından oluşan 14.000 kişi evlerine geri döndü. Şehre yerleşenler Sultan Selim Camii’ni ve diğer camileri çöplüklerden buldukları taşları eski yerlerine taşıyarak yeniden inşa etti. Stolatslılar şehirlerini, âdeta gönüllerinden akan bir ırmağa benzeyen vatan sevgisiyle yeniden imar etti. Bu sebeple şehirde gördüğünüz her bir taşa bir kahramanlık abidesi olarak bakabilirsiniz.
Rıdvanbegoviç ailesinin savaşta tamamen yakılan 200 yıllık Begova Konağı kompleksi 2006’nın yazında restore edildi. Aile ve de aslında tüm Stolatslılar, yuvaları restore edilirken iki-üç sene çadırlarda kalarak, önce evlerine ve sonra şehirlerine sahip çıkarak soykırıma karşı bir başka direniş daha gösterdi. Böylece Bosna-Hersek soykırımı sonrası, yaşadıkları yerlere göç eden tüm ülke ahalisinin geri dönüş oranında; Stolats birinci sıraya yükselerek yeniden canlı bir merkez hâline geldi.
İki günlük bir turla gezebileceğiniz bu şehirde, Bregava nehrinin yanı başındaki Eski Değirmen (Old Mill) lokantasında şelalenin yanında Boşnak çevapisi, et yemekleri, nehirden tutulan alabalık ve Adriyatik’ten gelen deniz balıklarını yiyebilir; gürül gürül akan suyun yanında bir Boşnak kahvesiyle gönlünüzü dinlendirebilirsiniz. Sabah saatlerinde çıkacağınız Stolats Kalesi’nde şehri tüm boyutlarıyla keşfedip yorulduktan sonra 40 dakikalık bir yolculukla Adriyatik Denizi’nde serinleyebilirsiniz. Ertesi gün yine bir saatlik bir yolculukla Kravitse şelalelerinin eşsiz güzelliğini görebilir, göletinde yüzebilirsiniz.
Stolats sizi sizden alacak. Unutulamayacak bir deneyim kazanacak ve bu şehre âşık olacaksınız.