Su ve yeşilin birbirinden hiç ayrılmadığı şehir: Bihaç

Bihaç.
Bihaç.

Bosna-Hersek’in en kuzeybatı ucunda su ve yeşilin birbirine kavuştuğu değil, hiç ayrılmadığı âdeta dünya cenneti gibi bir şehir: Bihaç. Şehrin ortasından akan Una Nehri, içinden nehir geçen her şehirde olduğu gibi çok etkileyici bir hava katıyor şehre. Ancak yeşilin binbir tonunu oluşturan ağaç, çimen ve bitkilerin hemen yanında, onları kıskandırırcasına akan yeşil renkteki nehre ve şehrin merkezinde yer alan suların çağıldadığı küçük şelalesine bakarken; zümrüt ve pırlanta taşlarla süslü mücevherler takan bir hanımefendiye bakıp gözünü alamama hissini yaşatıyor sizlere Bihaç’taki bu baş döndürücü bu renk cümbüşü. Tabiatın sebebiyet verdiği Bihaç’a âşık olma duygusu anlatılası değil; mutlaka görülesi, hissedilesi bir tecrübe.

Şehrin ortasından akan Una Nehri, içinden nehir geçen her şehirde olduğu gibi çok etkileyici bir hava katıyor şehre.
Şehrin ortasından akan Una Nehri, içinden nehir geçen her şehirde olduğu gibi çok etkileyici bir hava katıyor şehre.

Hırvatistan sınırında yer alan bu Bosna şehrine ulaşmak biraz zor. Bosna-Hersek’te karayolları çok virajlı ve çift yönlü akan zaman zaman bozulup tamir edilemeyen asfaltlardan oluşuyor. Bu sebeptendir ki eğer vize sorununuz yoksa Hırvatistan’ın başkenti Zagreb Havalimanı’ndan buraya daha güzel bir karayolundan yaklaşık 3 saatte gelebilirsiniz. Ama vize almadan gelmek isteyen Türk vatandaşları için Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’dan buraya gelmek biraz daha zahmetli. Çünkü yaklaşık 6 saatlik yorucu bir karayolunu göze almalısınız. Eğer şehirleri geze geze gelecekseniz; Saraybosna’dan gelmek tabii ki daha zevkli ve hem kültürel hem de tarihi açıdan daha zengin ve doğru bir tercih olacaktır.

Günümüzde şehir, orta düzeydeki nüfusuyla küçük bir sanayi şehri konumunda olmakla birlikte tarım başlıca ekonomik faaliyet alanıdır. Yaklaşık 65 bin nüfusunun çoğunluğunu Müslüman Boşnaklar oluşturur. 1997’de açılan Bihaç Üniversitesi 5 bin öğrencisiyle şehre ayrı bir canlılık ve hareket katar. 2015 yılında İstanbul’un Esenler ilçesi ile Bihaç şehri kardeş şehir protokolü imzaladı.

Şehir, Osmanlı arşiv belgelerinde “Bihke” olarak geçer.
Şehir, Osmanlı arşiv belgelerinde “Bihke” olarak geçer.

Bihaç ve çevresi MÖ. I. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun İlirya, daha sonra Dalmaçya eyaletinin bir parçasıydı. İmparator Iustinianos (527- 565) burayı zapt edince Bizans İmparatorluğu bölgeye sahip oldu. Bihaç, Macar-Hırvat birliğinin kuruluşuna kadar (1102) Hırvat Krallığı’nın önemli bir merkezi hâline geldi. Bunu izleyen yıllarda şehir ve çevresi Macarların egemenliği altına girdi. Şehir idari bakımdan Kral I. Lajos’un ölümüne (1382) kadar Hırvatistan’a bağlıydı, daha sonra Bosna idaresine geçti.

AVNOJ Müzesi.
AVNOJ Müzesi.

Osmanlılar ilk olarak 1463’te şehri ele geçirdiyse de aynı yıl Macar Kralı Mátyás Corvin şehri geri aldı. Bosnalı Derviş Gazi Hasan Paşa 1592’de şehri ve kaleyi fethetti. Osmanlılar fethin sembolü olarak, XIII. yüzyılda inşa edilen Aziz Antal Manastırı’nı “Fethiye” ismiyle camiye çevirdi. Cami ve çarşı şehrin Osmanlı dönemindeki cazibe merkezi hâline geldi. Bihaç ve ona bağlı topraklar Osmanlı Devleti’nin en batıdaki serhat kaleleriydi. Şehir, Osmanlı arşiv belgelerinde “Bihke” olarak geçer. 1592’den sonra oluşturulan “Bihaç Kaptanlığı”, bölgenin en büyük askerî komutanını ifade ediyordu. Habsburg ve Macar-Hırvat güçleri, sınırlarına komşu Bihaç’ı Avusturya- Osmanlı savaşları sırasında pek çok defa kuşattıysa da alamadı. Yüksek ve güçlü kalesi sebebiyle Bihaç o dönemde zapt edilemez olarak görülüyordu. Berlin Antlaşması neticesinde Avusturya-Macaristan direnişle karşılaşsa da bütün Bosna-Hersek’i ve o zaman nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Bihaç’ı işgal etti (18 Eylül 1878). 1888’de şehir surlarının ortadan kaldırılmasından sonra günümüze yalnız “Kaptan Kulesi” kaldı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Bihaç, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na geçti.

Fetih Cami.
Fetih Cami.
Kaptan Kulesi.
Kaptan Kulesi.

II. Dünya Savaşı sırasında Alman kuvvetleri 13 Nisan 1941’de Bihaç’a saldırdı ve Bihaç, Almanya ile müttefik Bağımsız Hırvatistan Devleti’nin toprağı oldu. Tito’nun yönetimi altındaki Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi (AVNOJ) 26-27 Kasım 1942’de Bihaç’ta toplandı. 29 Ocak 1943’te Alman birlikleri Bihaç’ı geri aldı ve 1945’e kadar elinde tuttu. 1945’te Yugoslavya Halk Kurtuluş Ordusu şehri kurtardı.

Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti döneminde (1945-1991) Bihaç il merkezi olarak yeni kurulan Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti’ne dâhil oldu. Bosna-Hersek 5 Nisan 1992’de bağımsızlığını kazandı. Ancak Sırpların, Boşnaklara karşı sistematik soykırım uyguladığı 1992-1995 arasındaki Bosna savaşında, Bihaç ve yöresi Bosna Sırp birliklerince kuşatıldı. Fakat şehir, Boşnak hükümet birliklerince savunuldu. Hırvat ve Bosna güçlerinin başarısı sonucunda birkaç hafta içinde Batı Bosna, Sırp kuşatmasından kurtarılarak Bosna-Hırvat Federasyonu’nun eline geçti ve Bihaç da yeniden Bosna ile birleşti.

Fethiye Camii, Kaptan Kulesi ve hemen yanındaki Osmanlı Türbesi, St. Anton Kilisesi, AVNOJ Müzesi şehirde görmeniz gereken tarihi mekânlardan sadece bazıları. Çevresindeki Ostrovica, Oraşaç, Bosanska Krupa kasabaları da kısa bir araba yolculuğuyla mutlaka görülmeli. Fakat şehir, tarihî yapılarından ziyade doğal güzelliğiyle daha ön plana çıkmış bir yer olduğunu söylemeliyim. Bütün bölgeye yayılmış Una Milli Parkı’ndaki Strbaçki Buk ve diğer şelalelerin her bir ayrı bir güzellikte. Bihaç ve çevresi rafting, trekking, dağcılık, bisiklet, balıkçılık ve avcılık turizmi açısından en popüler destinasyonlardan biridir.

Una Nehri.
Una Nehri.
Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Bihaç, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na geçti.
Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Bihaç, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na geçti.

Bosna-Hersek mutfağı gibi Bihaç’ta da çok çeşitli bir yemek kültürü bulamazsınız. Ancak bu dezavantajı yiyeceğiniz doğal ortamda beslenmiş hayvanların et çeşitlerindeki lezzet, Una Nehri balıkları ve enfes peynirli, ıspanaklı, patatesli, kıymalı Boşnak börekleriyle avantaja çevirebilirsiniz. Ayrıca sadece Bihaç yöresine ait kuru erik, kuru üzüm ve cevizle yapılan Boşnak baklavasını bulursanız mutlaka tadın. Meyvemsi ekşilik ve baklava şerbeti ilginç bir lezzet oluşturuyor.