Sırlar kenti: Kütahya
Hoşgörüyle örülmüş gönüllerin, aynıtopraklarda yüzyıllarca nasıl yaşadığınınkanıtıdır Türkiye; İki adımlık mesafelerde,farklı mabetlerin geçen onca zamanarağmen ayakta kalmasının direncidir. Hermevsiminde ayrı bir rengiyle keşfedilmeyibekler durur…
İlkbahar, ağır ağır gelen yazın habercisidir. Tıpkı Kütahya’nın yüzyıllar öncesinde medeniyetin habercisi olduğu gibi... Çinisi, porselenleri, kaplıcaları, vadileri, doğal güzellikleri, antik kentleri ve 7000 yıllık tarihiyle Kütahya, doğayı ve tarihi iç içe yaşamak isteyen gezginler için ideal bir rota. Meraklısı içinse adım adım gezilmesi, keşfedilmesi gereken yerlerden birisi…
Aizanoi antik kenti ve dünyanın ilk borsası
Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde, ırmağının iki yakasına kurulan Aizanoi antik kenti, efsaneye göre ismini, su perisi Erato ile efsanevi Kral Arkas’ın oğlu Azan’dan alıyor. Aizanoi antik kenti, gıda pazarlarıyla döneminde ticaretin merkezi hükmündeymiş. Kentte, dünyanın en iyi korunmuş Zeus tapınağı, dünyadaki ilk örneklerinden amfi tiyatro ve yine dünyanın ilk borsa yapısı mevcut. MS 301 tarihinde Aizanoi’da borsa işlemleri başlamış ve enflasyonla mücadele amacıyla fiyat tespitleri yapılmış. Bugün ilçe turizmi hatırı sayılır sayıda ziyaretçi ağırlıyor. Antik kent ve çevresi oldukça güzel muhafaza edilmiş. Özellikle bahar aylarında doğayla bütünleşen kent, yeşile bürünüyor.vuşmuş. Türbe, 2003’de UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine eklenmiş.
- Ülkemizin önemli turizm bölgelerinden biri olan Kütahya, aynı zamanda 17. yüzyılın en önemli seyyahlarından Evliya Çelebi’nin de doğduğu yerdir.
Bizans'ın kalesi Osmanlı'nın hükmü
Bizans dönemde yapılan kale, uzun yıllar Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü bu topraklarda farklı amaçlar için kullanılmış. Daha çok şehrin müdafaasında kullanılan kalenin içerisinde bir cami ve askeri kışla da buluyor. Kalenin seyir terası oldukça güzel. Kaleden tüm şehri kuşbakışı izleyebilir; aynı zamanda kalenin cumhuriyet döneminde yapılan gazinosunda yöresel tatları tadabilirsiniz.
Tarihi Türk evleri
Oldum olası tarihi sokaklarda gezmenin tadını, başka hiçbir mekândan alamamışımdır. Nedendir bilmiyorum ama sanırım buradaki yaşanmışlıkların etkisi olsa gerek… Mimarisinin yanı sıra buradaki evlerin geleneksel yapıya uygunluğu da dikkat çekiyor. Aile mahremiyetini koruyan yüksek duvarlı avlular ve o duvarların ardındaki giz, beni her daim meraklandırmıştır. Germiyanoğlu döneminden kalma bu yapılar, Osmanlı döneminde de şehrin önde gelen ailelerinin yaşadığı bir sokak olmuş. Günümüzde neredeyse tamamı, restore edildikten sonra, ya müze olarak hizmete sunulmuş ya da yöreye uygun bir yapıda işletmeye kazandırılmış. Bu evlerin içinde oturup kahve yudumlamanın tadını eminim ki hiçbir yerde bulamayacaksınız.