Seyahat sözlüğü: Otogar

Otogar.
Otogar.

Dünyada tescillenmiş, resmi veya dini bakımdan sınırları belli olan “gariban” diye bir topluluk olsaydı, otogar şüphesiz o topluluğun yurdu olurdu.

Herkesin kendisini savaşa giden bir uzman çavuş gibi hissettiği yahut sevdiğini ve bütün kelimelerini geride bırakan bir şair gibi hissettiği tek yerdir otogar. Hele de yalnızsa.

Geride bırakacağımız şehre dair son görevlerimize, insanlarımıza, kelimelerimize bakarız. Onlarla vedalaşırız önce. Yeni şehrin kelimelerini, insanlarını, umutlarını düşünmeye başlarız.

Dünyanın gelip geçici bir yer oluşunu bize tane tane anlatır otogar. Hercaidir. Kimse kimseye güvenmez ve bu konuda herkesin arasında gizli bir kabul çoktan gerçekleşmiştir. Herkes güvensizliğe teslim olduğundan, sadece otogara ait bir rahatlama gelir insanlara. Herkes çok açık bir şekilde yalnızdır. Doğum ve ölüm gibi. Herkes çoktan kabul etmiştir bunu.

Otogarda iyilik ve kötülük diye bir konusu yoktur insanın. Kötüleri görür ve normal karşılar. Çünkü gidecektir. İyileri görür sevinmez çünkü gidecektir. İyilik ve kötülük buharlaşmış, Tanrı'nın insanlara sunduğu bir araf mekânı gibidir. Bazıları cennete, bazıları cehenneme gidecektir sanki. Ama herkeste bir keder vardır. Nereye gidecek olursa olsun.

Sanki şehirden ayrılacaklara bir hazırlanma imkânı verir otogar. Şehirden ayrılma terapisi gibi. Güzel bir kızı görür bir delikanlı, gidip konuşmaz çünkü gidecektir. Nereye? Oraya. Bütün yüklerimiz çantalara sıkıştırılmıştır. Çantalar son bir kontrol edilir. “İki sene önce âşık olduğum kızın acılarını nereye koymuştum? Ha evet babaannemin ölümünden arta kalan acıyı buraya koymuştum galiba.”

Sanki geride bırakacağımız şehre dair iyiliklerimiz, kötülüklerimiz ve anılarımız gideceğimiz şehirden önce otogarda tartılır. Çantaları otobüse yükleyen muavin sorgu melekleri gibi seslenir:

“Abi ne koydun bunların içine ya. Neler yaşamışsın sen öyle? Ayrılık desen var, yoksulluk desen var, ölüm desen var. Bunun için ekstra ödeme yapman lazım.”

  • Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
  • Acıdır ecel şerbeti içilmez
  • Üç derdim var birbirinden seçilmez
  • Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm