Puşkin ile Gaspıralı arasına gerilmiş uzun bir rüya: Bahçesaray
Bahçesaray, yeşil bir vadinin içindeki inci bir kolye gibiparlayan, hanlığın kurucu başkenti unvanıyla asaletinimuhafaza eden, Ruslar tarafından ismi değiştirilmeyen tekşehir olarak tarihe geçen, eski, yalnız ve soylu bir mekânınadıdır. Böyle mühürlenmiştir hikâyesi ve bahçeler içindekibir saraydan aldığı adıyla böyle yaşamıştır ait olduğu tarihboyunca.
Kırım hanı Mengli Giray Han’ın 1503 tarihinde yaptırdığı saraya (Hansaray) taşınmasıyla birlikte, sarayın etrafında başlayan ve gelişen çok kültürlü hayat, zaman içerisinde Bahçesaray adıyla anılacak kutlu bir şehri doğurmuştur aslında.Gaspıralı İsmail Bey, tarih boyunca Kırım giraylarının başkenti olarak nam salmış bu şehirde, Kırım Harbi’nin kıvılcımları arasında dünyaya gözlerini açtığında yıl 1851’dir. Avcıköy’de doğsa da Çarlık ordusunda subay olan babasının köyüne (Gaspıra) nispetle Gaspıralı (Gaspirinski) olarak anılacaktır. Zamanla bir lâkaba dönüşerek adının (İsmail) bile önüne geçer ata ocağının ateşi, bundan bir şikâyeti yoktur, hep o ateşte ısınır, o ateş emzirir ruhunu ve o ocaktan aldığı alevle yakar meşalesini. Gaspıralı, İsmail.
Gaspıralı’nın çocukluğu bu şehirde geçer, ırmaklar ve soğuk sular arasında. Yokluk içinde varlık iradesiyle. Kırım- Türk kültürünün şahikası Bahçesaray, çeşmeleri, camileri, sokakları, mektepleri ve bütün o Türk ruhuyla Gaspıralı’nın dünyasını kuşatacaktır.
- 1868’de henüz 17 yaşındayken Zincirli Medresesi’nde Rusça muallimliğine tayin edildiği Bahçesaray’da, 1878’de önce belediye başkan yardımcılığına ertesi yıl da belediye başkanlığı görevine getirilecektir.
Bu şehrin sokaklarından başlayarak yapacağı ruhsal imar faaliyetlerinin ana ekseni her zaman nöbet tuttuğu yerdir. Böyle bilir ve böyle anlar. Kendinden başlar Gaspıralı. Bu bağlamda Bahçesaray, Gaspıralı’nın bir ideal temsili olarak hem çocukluğu hem de düşünsel karargâhıdır."Dilde, işte, fikirde birlik" sloganıyla somutlaştırdığı Türk birliği idealinin tohumlarını bu şehirden dünyaya doğru saçmıştır Gaspıralı.
Düşünce-eylem birlikteliğinin ilk nüvesi olarak 1883’te Bahçesaray’da Tercüman adıyla yayınladığı haftalık gazeteyle başlayan yolculuğu, Orta Asya şehirlerinden Kahire’ye, İstanbul’dan Kaşgar’a değin ulaşan gür ve tok bir sesin varlık bulmasını sağlamıştır. Bahçesaray’dan yükselen bu ses, diğer lehçeleri yok saymayan ortak bir İstanbul Türkçesiyle Gaspıralı’nın birlik idealini temsil etmektedir. Bahçesaray’dan başlayan ama asla kendisine sığmayan.
Puşkin’in Sürgün Şehri
Çar I. Aleksandr tarafından güneye sürgün edilen Puşkin’in, Bahçesaray’a geldiğinde Hansaray’daki meşhur Gözyaşı Çeşmesi’nin hikâyesinden -benzer bir aşk acısıyla baş başa olmasının da etkisiyle- fazlasıyla ilham alarak, efsanelerle tarihi gerçekler arasından süzülen lirik başyapıtı Bahçesaray Çeşmesi’ni kaleme alması, bu şiirle şöhret olan Bahçesaray adının değiştirilmesinin önüne geçmiştir. Bahçesaray bir şiirin adıyla, bir şairin hatırına, doğarken kulağına fısıldanan namıyla yaşar ve Tatar’ın tahtından bakar artık dünyaya. Yani Bahçesaray, Puşkin ile Gaspıralı arasına gerilmiş uzun bir rüya hattının adıdır ilk evvelde.
İsmail Gaspıralı Bahçesaray’da Molla Abbas adında 22 yaşında bir Kırımlı, Aşlama Nehri’ne dalmış tek başına bir çocuk, Osmanlı zabiti olma hayaliyle uyuyan bir delikanlı, dünyaya sataşan yalnız bir muharrir ve Moskova’ya uzaktan hınçla bakan bir Tatar süvarisidir. İvan ile Süleyman, İstanbul ve Gaspıra. Hanzade ile Şair. Asil ve Asi. Çiğbörek, deniz kıyısı ve Demirciler Demir Döver türküsü. Bahçesaray, Gaspıralı’nın tercümanıdır. Bir idealin savaşçısı olarak vakfettiği ömrünün öğretmeni, ata ocağı, çocukluğu, yalnızlığı, ses bayrağı, ilk ateşi, doğduğu, yola çıktığı, yol yaptığı ve nihayetinde toprağına karıştığı bahçeli evi.
Kırım giraylarının gözyaşları kadar, Gaspıralı’nın gözyaşları da akar Puşkin’in dizeleriyle ihya ettiği o çeşmeden. Bahçesaray birlik zincirinin en güzel halkası, Gaspıralı’nın gözyaşları da bitimsiz bir mürekkeptir artık.