Pasifikte gizemli dünya: Paskalya adası

Paskalya adası
Paskalya adası

Paskalya Adası, bir diğer adıyla Rapa Nui, dünyanın anakaraya en uzak noktası. Adeta dünyadan soyutlanmış bir konumda bulunan adadaki Moai heykelleri ve adanın gizemli tarihi, bilim insanları ve gezginlerin yıllardır gündeminde. Resmi olarak Şili’nin bir parçası olan ada, Güney Pasifik Okyanusu’nda yer alıyor. Anakaradan 3700 km uzaklıkta bulunan adaya ilk yerleşimcilerin Polinezya Adalarından geldiği belirtiliyor. Adaya Rapa Nui adını da veren Polinezyalıların organize bir şekilde 300-400 yılları arasında adaya göç ettikleri tahmin ediliyor.

Moai heykellerinin gizemi

Moai Heykelleri
Moai Heykelleri

Paskalya Adası’nın ilk yerleşimcileri ve bu soydan gelenlerce geliştirilen zengin kültürün en önemli kanıtı, adanın farklı bölgelerinde bulunan 900’e yakın devasa heykel.

Ortalama 4 metre uzunluğunda ve 13 ton ağırlığındaki heykeller Moai adıyla biliniyor.

Bu muazzam taş büstler, konsolide volkanik kül ile oluşturulan hafif, gözenekli bir kaya türü olan tüflerden oyularak "ahus" denilen taş platformların üzerine yerleştirilir.

Heykellerdeki sanat şaşırtıyor

2011 yılında adadaki Moai heykellerinin etrafında kazı yapan bilim insanları devasa taş kafaların gömülmüş derin taş gövdelere bağlı olduğunu ortaya çıkarır. Bu heykellerin bir kısmının boyu 7 metredir. Ayrıca bu araştırmalarda heykelleri bir ağaç gövdesine bağlayan halatlar da fark edilir. Bu halatlar heykelin dik konumda kalması için kullanılır.

Bu heykellerin bir kısmının boyu 7 metredir.
Bu heykellerin bir kısmının boyu 7 metredir.

Adanın ekosistemindeki değişim

1995 yılında UNESCO’nun Dünya Mirasınaalınan Paskalya Adası volkanik patlamalar sonucu oluşan adeta üçgen bir ada. Dağlık alanlara ek olarak volkanik kayaların derinlemesine uzanan yeraltı mağaralarını barındırıyor. Adanın ilk yerleşimcileri Polinezya halkının gözlerini ışıldatan tropikal ormanlar artık yok.

Ada bugün, üzerinde ağaç olmayan bir kaya parçası durumunda.

Bu dönüşüm üzerine farklı teoriler ortaya atılıyor elbette. Ancak antik uygarlıkların nasıl yok olduğuna dair sırları da saklayan adanın gizemi bir türlü çözülemiyor.

1995 yılında UNESCO’nun Dünya Mirasına alınan Paskalya Adası.
1995 yılında UNESCO’nun Dünya Mirasına alınan Paskalya Adası.

Adanın keşfinden sonra Yaşananlar

Paskalya Adasına gelen ilk Avrupalı ziyaretçi 1722’de adaya ayak basan Hollandalı Kaşif Jocob Roggeveen olur. Paskalya Bayramı arifesinde adaya ulaşan Hollandalılar, o günün anısına adayı Paskalya Adası olarak adlandırır. 1770’de İspanya’nın Peru vekili de adaya bir heyet gönderir. Adada 4 gün kalan heyet, adanın nüfusunu 3 bin olarak tahmin eder. Dört yıl sonra da İngiliz denizci James Cook, Paskalya Adası’nda yaşanan iç savaş nedeniyle nüfusta büyük ölçüde bir azalmayı gözlemler. O tarihte adada 600-700 kadar erkek ve 30’dan az kadın kalmıştır.

Paskalya Adasına gelen ilk Avrupalı ziyaretçi 1722’de adaya ayak basan Hollandalı Kaşif Jocob Roggeveen olur.
Paskalya Adasına gelen ilk Avrupalı ziyaretçi 1722’de adaya ayak basan Hollandalı Kaşif Jocob Roggeveen olur.

Fransız denizci Jean-Francois de Galaup 1786’da adaya ulaştığında 2 bin kişi bulur.

Peru’dan 1862’de gelen köle baskını ve daha sonra ada halkını vuran çiçek hastalığı sonrasında 1877 yılında adada yalnızca 111 kişi kalır. Bu tarihten itibaren Hristiyan misyonerler adaya yerleşir ve halkı Hristiyanlaştırır. Daha sonra 1888 yılında Şili, adayı kendi topraklarına katar.