Mis gibi doğa şahane kahvaltı!
Bazen bir göl kenarı, bazen şırıl şırıl akan bir dere ya da nefis bir deniz manzarası; etrafta sonbahar ile birlikte kızıl giysilerini giymeye hazırlanan yeşil ormanlar, görüntüsü bile insana huzur veren ortamlar... Böylesi yerlerde ailece güzel bir kahvaltı etmek tüm yorgunlukları unutturur insana. Çocuklar çimenlerde koşuştururken siz de çayınızı yudumlayıp doğanın keyfini çıkartırsınız. Ne mutlu ki İstanbul çevresinde böylesi yerler bir sürü! Biz de birçoğuna ailece gittik, doğa ile iç içe ortamlarda güzel bir kahvaltı etmenin keyfini sürdük.
GÖZÜN YEŞİLE DOYDUĞU YER
İstanbul’un hemen yanı başındaki yeşil vahadır Polonezköy. İstanbul Kavacık’tan sadece on beş dakikalık bir yolculuk sonrası büyük şehir ortamından çıkıp bambaşka bir dünya içinde buluyor insan kendini. Her tarafı ormanla kaplı bir vadi, meyve ağaçlarının süslediği evler, sıcacık bir ortam... Son yılların popüler kahvaltı destinasyonu olan Polonezköy’de kahvaltı edip doğada vakit geçirilecek birçok mekân mevcut. Bunlar arasında Stella, Piknik Park ve Polina, bizlerin özellikle ortamının güzelliği sebebiyle gitmeyi sevdiğimiz yerler. Stella, çocukların meyve ağaçları arasında rahatlıkla koşuşturduğu çok geniş araziye ve huzurlu ortama sahip bir mekân. Kahvaltı alternatifi serpmeden ibaret. Piknik Park, içinde hayvanat bahçesi dâhil, çocuklar için birçok eğlenceli aktivite içeren, içinde mini bir göleti dahi olan bir başka harika yer, kahvaltısı ise “açık büfe” şeklinde. Polina ise, Polonezköy ruhunun hissedilebildiği, çok güzel köy kahvaltısı yapılabilecek bir yer.
GÖL HAVASINDA KAHVALTI
Sapanca ve Maşukiye çevresi, İstanbul’a yaklaşık bir saat uzaklıkta, doğa içindeki harika ortamıyla, insana “iyi ki buralara geldik” dedirtiyor. Şırıl şırıl akan dereler, ciğerlerimizin ferahladığını hissettiğimiz bol oksijen; hepsi Sapanca ve Maşukiye çevresinde. Yöresel köy kahvaltısı sunan birçok yer var. Bunlar arasında en popüler olanları ve bizlerin de deneyip çok beğendiğimiz Naturköy ve İstanbuldere Alabalık Evi. Naturköy, ormanlarla çevrili bir vadide dere kenarına kurulmuş çok geniş arazili bir tesis. Minik şelaleler, geniş yeşil alanlar, hatta mini bir göleti ile çocuklarla vakit geçirmek çok eğlenceli bir yer. Kahvaltısında bir tek kuş sütü eksik desek abartı olmaz. Yöresel ürünlerden oluşan harika bir köy kahvaltısı sunuluyor. İstanbuldere’de yine ormanlık bir vadide, dere kenarına kurulu geniş arazili bir yer. Şelale ve dere sesi eşliğinde lezzetli ürünlerden oluşan köy kahvaltısı etmek oldukça keyifli...
GİZLİ BİR CENNET GİBİ
İstanbul’a yaklaşık bir saat mesafede, düzgün yollarla ulaşılabilen şirin sayfiye yeri Şile yakınlarındaki Karamandere’de öyle harika ortamlı bir göl var ki, güzelliği ile insanı hayran bırakıyor: Saklıgöl. Ormanlar arasında adeta saklanmış huzur dolu Saklıgöl kıyısındaki tesiste serpme köy kahvaltısıyla veya göl kıyısında masa kiralayarak evden getirilenler ve semaver çay eşliğinde güzel bir kahvaltı edebilirsiniz. Kahvaltı sonrası minik kâşifler ile göl çevresindeki ormanlık arazide dolaşmak da oldukça keyifli. Şile sonrası, ağaçların tünel yaptığı, bir saatlik yol daha göze alınırsa bir başka cennet yere ulaşılır: Ağva. Ağva, Göksu ve Yeşilçay derelerinin sarmaladığı bir Karadeniz beldesi. Göksu deresi kıyısındaki tesislerin birinde güzel bir kahvaltı etmek; kahvaltı sonrası Göksu’da deniz bisikletiyle, Yeşilçay’da ise teknelerle gezinti yapmak inanılmaz huzur veriyor.
DOĞA İÇİNDE BOĞAZ MANZARALI KAHVALTI
İstanbul’dan çok da uzaklaşmadan doğa ile iç içe şöyle bir Boğaz manzaralı kahvaltı etmek istendiğinde Anadolu Kavağı iyi bir tercih. Kavacık’a yaklaşık yirmi dakika uzaklıktaki Anadolu Kavağı’na doğru ilerlerken İstanbul’un içinde böylesi doğa ile iç içe yerlermi varmış diye düşünüyor insan. Anadolu Kavağı’nın tepesindeki Yoros Kalesi’nin yanında bulunan kafelerde kahvaltı ederken; bir tarafta nefis Boğaz manzarası, diğer tarafta yeşil ormanlar size eşlik ediyor…