Mecidiyeköy edebiyatı
Sultan Abdülmecid Efendi’nin, Haremde Beethoven tablosunu bilir misiniz? Müthiş ressam, aynı zamanda ilerlemeci bir hükümdar. İktidarında önemli yenilikler var. 1844'te, büyük para operasyonu: Onluk sisteme dayalı altın ve gümüş paraları dolaşıma sokuyor. Bu paraya mecidiye derler.
Yine 1844, genel nüfus sayımı yaptırır; yine adına mecidiye denen kimlik belgeleri dağıtılır. Halk, kaybetmemek için fes altında sakladığından nüfus kâğıdına, bugün bile "kafa kâğıdı" denir. Her iki yeniliğin de adı mecidiye, dikkat. Peki ya Mecidiyeköy'den geçen kaç kişi düşünür bunları? Şehrin içinde bir tuhaf merkezdir burası. Taksim genelde İstanbul’un merkezi diye bilinse de daha işlevsel merkezler Eminönü ve Mecidiyeköy’dür.
Taksim havalı güzeldir, uzak ve erişilmez, salınır. Ama diğer ikisi, hem samimi, candan hem de daha bizdenmiş gibi bakar insana.
Tekel Likör Fabrikası? Ya Ali Sami Yen Stadı? Mecidiyeköy’ün hakikatli evlatları bunlar? Hiçbiri yok, hatırlayan var mı? Ali Sami Yen, Şemseddin Sami’nin oğlu. Şemseddin Sami, ilk Türkçe roman sayılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ı, ilk ansiklopedimiz Kamusü'l- Âlâm'ı, ilk sözlük Kamus-ı Türkî'yi yazmıştır. Kamus-ı Fransevî adlı Fransızca ve Kamus-ı Arabî adlı Arapça sözlükleri de var.
Ya Cemil Filmer? Cumhuriyetin filmcisi. Mecidiyeköy’de özel stüdyo kurar. Bizdeki ilk özel plato olabilir. Ünlü film şirketi Lale Film, böylece kendi stüdyosuna kavuşarak yerli film için harekete geçerler.
1930'lara kadar bölge tamamen kırsal. En ötedeki yerleşim Mecidiyeköy. Asıl alanlar, Yakup Kadri’nin Kiralık Konak’ında izleyeceğimiz üzere Şişli’de biter. Orada bir de tramvay deposu var, bugünkü Cevahir AVM civarında. Deponun karşısındaki geniş alanda Rum, Ermeni ve Yahudi mezarlıkları mevcut. Kimler yatar buralarda, başka bir yazı konusudur.
1935'te “şehir dışında” yeni bir mezarlık kurulması gerekir. Müslüman mezarlığı. Bu iş için en uygun yer de en boş olan Zincirlikuyu’dur. Yani kısacası, Şişli’nin sonundan Zincirlikuyu’ya dek uzanan alan tümden kırlık, bağ bahçeliktir. Öyle bir bağ bahçelikten söz ediyoruz ki Sait Faik’in nefis öyküsü Menekşeli Vadi’deki sihirli vadi, bu bölgelerdedir.
1960 sonrası her şey değişir. Mecidiyeköy kısa zamanda iş merkezine döner. Yeni Leventler çıkagelir. Yerleşim Etiler'e dek ilerler. Bir yandan da gecekondulaşma başlar. Gültepe, Kuştepe gibi yerler doğar. Latife Tekin’in, Berci Kristin Çöp Masalları’nda kurduğu kente, bir de Gültepe’den bakılmalıdır.
1970'lerin başlarında Boğaziçi Köprüsü’nün ve çevre yolunun Mecidiyeköy bölgesinden geçmesiyle birlikte gittikçe yerleşim bölgesi ve iş merkezi olan semt, özellikle çevre yolu ve ona paralel uzanan Büyükdere Caddesi çevresinde tümüyle bir iş merkezine dönüşür.
Bugün artık ne Büyükdere Caddesi’nde bir dere var, ne Gültepe’de gül, ne de bir menekşeli vadi buralarda. Kaçınılmaz değişim ve dönüşümden, zamanın yıkıcı gücünden her şey gibi Mecidiyeköy de payını aldı, geriye edebiyatımızda, kültür hayatımızda yaşattığı güzellikler duruyor.