Lara Di Lara: Hakkını vererek yaşamak gerek
Lara Di Lara, iki yıl aradan sonra beklenen ikinci stüdyoalbümü "Hazineler İçindesin" ile dinleyiciyle buluştu.Müziğini "Gözümden, içimden, kafamdan, sesimden;toprak, hava ve suda olan bitenler hakkında- diyerektanımlayan Lara Di Lara, yumuşak vokali, asude tavrı ve dinleyenibaşka sulara taşıyan yorumuyla kulvarının en önemli isimlerinden.Söz ve müziklerde Lara Di Lara imzasını gördüğümüzalbümde, Melih Cevdet Anday’ın "Çok Güzel Şey" şiirini de besteleyensanatçı, albüme adını veren "Hazineler İçindesin"de iseyine Melih Cevdet Anday’dan esinlenmiş. "Hazineler İçindesin" bir rüya çevirisi, işte Lara Di Lara’nın dünyasından bize düşenler.yalı Eller’in hikâyesi…
Grup müziğinden solo kariyere bir yolculuktasınız. Peki, müzikal serüveninizin neresindesiniz?
Solo kariyer olarak yolun çok başındayım. Heyecanlıyım ama mutluyum. Kendi başıma kararlar almak hoşuma gidiyor. Elbette yalnız da değilim. Yine bir ekip halinde, ortak hareket ediyoruz ama günün sonunda düşünülmesi gerektiğinde kendi başıma hareket ediyorum.
Grup müziği farklı bir dinamik, artıları ve eksileri tartışılır ama solo projelerde gemide kaptanda siz oluyorsunuz. Bu anlamda yürüyüşünüzü yorumlamanızı istesem?
Evet, gemi de, kaptan da benim şimdi. Bir kere zaman kazanıyorsunuz, ipler senin elinde… Tabii sıkıştığım zaman soru sorabileceğim, destek alabileceğim çok insan var çevremde. Biz yine büyük bir ekibiz. Farklı müzisyenlerle, farklılık denizinde yol almak istiyorum. Bunun benim projem olması da önemli değil. Birlikte iyi şeyler yapmak istiyorum, iyi şeyleri de çoğaltıp paylaşmak gibi bir derdim var. Daha akustik, daha piyano ağırlıklı işler yapma planlarım da cabası. Ben enerjisi ve ritmi güçlü müzikleri seviyorum.
Asude tavrıyla aslında sözel bir müzik sizinki. Net, durgun ve ne dediğini bilen. Hatta sahneden huzurunuzu paylaşıyor gibisiniz. Üretim süreciniz nasıl işliyor?
Görünürde bir kaosum yok ama zihnimde büyük bir karmaşa ve soru fırtınam var. Ben böyle yaşıyorum. Şehir hayatı da sanırım beni böyle yapıyor. Aslında sakin ve huzurlu bir insanım. Konuşarak ve özen göstererek tüm sorunların çözülebileceğini düşünüyorum. Müzikte bir şifa bulma hali var, kendim için bulduğum şifaları paylaşıyorum. Kendi çözümlemelerim benim gibi hissedenlere faydalı olur diye umuyorum.
Müziğiniz aslında tavırlar, hepsinde belirgin bir hareket var. Renk, şekil, doku ve ruh, hepsinde altın oranla biraraya geliyor.
Çok doğal akıyor bende hikaye. Hesap kitap da yok fazla. İnandığım şeyleri üretiyorum. Müzik tam anlamıyla bir yaşam biçimiyse doğru yolunda akıyor her şey, olması gerektiği gibi yani. Bir söz, bir tını bana geçiyorsa benden müziğe geçiyor. Planlı, programlı, hesap kitaplı değil yaptıklarım. Hayatın bize getirdikleri müziğime düşenler.
Mümkün olduğunca "mış", "miş" gibi yaşamamak gerekli.
Hayatımızın, yaptıklarımızın sebepleri ve sonuçları var. Hiçbir şey de tesadüf değil. O yüzden keşkeleri ve "mış", "miş"leri bir kenara bırakıp hayatı hakkını vererek yaşamak gerekli. Hayat bunu istiyor bizden! Her şey bir denge halindeyken güzel ve sahici. Geçmiş ve gelecek arasında kalıp şimdiyi ıskalamamak gerekli.
Şarkılarınızda, eserlerinizde daha çok "insan olma halleri" var gibi. Sanki kendinize ya da çevrenize dışarıdan bakıp notlar tutmuşsunuz gibi…
Öyle ama orada da bir denge var. Tüm parçalar hissettiklerim ve yaşadıklarımın parçalarını taşıyor. Elbette içinde kurgular büyüyor. Çıkmazlarım, mutluluklarım, kendi içimdeki yolculuğum… Gerçekliği hayalle tamamlamak benim yapmayı denediğim. Bir şeyler üretip evrene bırakıyoruz. Bizden sonrakiler için bir miras bu, bir yol gösterici belki de. Gelecekte birileri bunları dinleyip, bunları okursa biz o zaman sonsuzluğa ulaşmış olacağız. Çünkü sorduğumuz soruları başkaları da soracak, benzer şeylere üzüleceğiz ve sevineceğiz. Bunu paylaşacağımızı bilmek beni mutlu ediyor.
Peki, ya sahne?
Sahne büyülü bir yer. Sahne "ev gibi" der sanatçılar, bu çok doğru. Oradaki samimiyet, oradaki aidiyet çok başka. Delilik gibi belki de. Öte yandan heyecanı ve tutkuyu beslediği kesin! Sahne birlikteliktir, harekettir. Zaten sahne mesaiye ve monoton bir işe dönerse çok üzülürüm. Sahne heyecanını hiç kaybetmemeli.
Soluklanmak, dinlenmek ya da kaostan kaçmak için rotalarınız neler?
Dünya gizemlerle dolu, heyecanlı ve keşfedilmeyi bekliyor. Benimse Brezilya çok ilgimi çekiyor, iki kere gittim. Merkezleri kadar bakir yerleri de enfes ve görülmeye değer. Özellikle sakin koyları harika. Gittiğim yerde yerelleşmeyi seviyorum, turist gibi değil de sokağa ve halka karışmak, arka sokaklarda gezmek hoşuma gidiyor. Avrupa’yı da gördüm, yaşadım. Uzak Doğu’u zaten çok başka. Tayland, Bali… Anlatılmaz bunlar. Mesela Meksika da tarifsiz bir yer! Dünyaya dair bildiğiniz pek çok şeyi unutmanız gerekli oraya gidince. Japonya’ya görmeyi çok istiyorum bir de Avusturalya’yı… Merakım sonsuz zamanım az. Hızlı davranmamız gerekli. Bir de suyu, denizi gördüğümde daha güçlü hissediyorum kendimi. Sorularıma cevap bulmuş gibi hissediyorum denize karşı olduğumda.