Kızıldeniz'in küçük incisi: Cibuti
Cibuti, Kızıldeniz kıyısında küçük bir ülke olmasına rağmen ziyaretçileri için tahmin edemeyeceği güzellikler barındırıyor. Ülkenin bir yüzü kara bahtlı farikayı yansıtırken bir yüzü ise farikanın en hareketli modern şehirleri gibi.
Türkiye’den direkt uçuşla gidilebilecek olan Cibuti’ye aktarmalı seçeneklerde mevcut. Ben ilk seyahatimi Etiyopya üzerinden ikincisini ise direkt uçuşla yaptım.
Cibuti deyince elbette akla Kızıldeniz geliyor. Arap yarımadasına bir hilal gibi bakan ülkenin aynı zamanda muhteşem plajları da var. Elbette Kızıldeniz’de yüzmek oldukça zevkli olsa da bence Cibuti’nin en güzel tarafı tüple ve şnorkelle dalmak. Her ne kadar Sharm-el Şeyh kadar ün kazanmamış olsa da, Mocha İsland’da yaptığım tüplü dalış Cibuti’de yaşadığım en muhteşem deneyimdi. Suyun altında zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Bir rüya ülkesindeymişsiniz ya da fantastik bir filmde bambaşka bir dünyadaymışsınız hissi sarıyor her tarafınızı.
İlk dalışımda mercan resifleri arasında gezerken yalnızca beş dakika geçmiştir diye düşünürken yarım saatten fazla zaman geçirdiğimi anladığımda kendimi bir rüyadan uyanmış gibi hissettim. İkinci dalışıma kadar geçen süreyi de şnorkelle dalış yaparak geçirdim. Öğleden sonra ikinci tüplü dalışım ise tam anlamıyla hayatımın en özel anlarından biriydi. Üstelik bu muhteşem deneyimleri oldukça uygun bir fiyata yaptım. Aslında net olarak bu cümleyi şöyle kurmalıyım:
Tüp ve şnokel dalışının bu kadar iyisini bundan daha uygun fiyata dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız.
Tarih kokan sokaklar
Cibuti de tüplü dalış ve denizde yapabileceğiniz pek çok aktivite ve deneyim sizi bekliyor. Ama ülkeyi sadece denizden ibaret görmek de yanlış olur. Ülkenin pek çok yerinden tarih kokan yerler var ve özellikle sokakları seven gezginler için bu deneyimde güzel olur. Başkentten çıkıp diğer şehirlere gittiğinizde Cibuti insanının sıcak yüzleri sizi karşılıyor. Ve gerçek Cibuti insanını buralarda görebilirsiniz. Üstelik başkentten çıktığınızda develerle de gezebilirsiniz.
Yaklaşık bir milyonluk nüfusu ile oldukça küçük bir ülke olsa da ülke de pek çok yabancıyı görebilirsiniz. Ülke de bulunan askeri üslerden sebep pek çok asker ve ailesi Cibuti’de yaşıyor. Özellikle Amerikalı ve Avrupalı askerler sürekli olarak sokaklarda. Tabii bunun ülkeye verdiği bir turist anlayışı da mevcut.
Bu arada, gündüz birçok güzellikle karşılaşacağınız Cibuti’nin akşamları da ayrı bir güzel. Akşam vakti, limanda ya da sahil kenarında bulunan kafelerde eşsiz manzara eşliğinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Unutmadan söyleyelim, şehirdeki otellerde konaklamak biraz pahalı, sokaklar ise oldukça ucuz. Fakat, Kızıldeniz’in bu güzel şehrinde yaşadığınız hiçbir şeye inanın paha biçilemez…
Rengarenk balıkları birde tandırda deneyin
Cibuti gibi küçük bir ülke için pek alışılmadık olsa da, dünya mutfağından lezzetler bulmanız da burada mümkün. Fakat benim tavsiyem tüm bu restoranların dışında olacak. Cibuti de güzel bir yemek yemek isterseniz kesinlikle tandırda balık yemelisiniz. Dünyanın pek çok yerinde farklı deniz ürünlerinin lezzetlerine bakma imkanım oldu.
Cibuti’de yediğim tandırda balıktan daha iyisini yemediğimi söyleyebilirim. Yiyeceğiniz balığı seçerken karasız kalabilirsiniz. Zira rengarenk ve çeşit çeşit balıklar içerisinden hangisinin daha lezzetli olduğunu bilmek biraz zor. Bu nokta altın bir kural size yardımcı olabilir. En az renkli balık en garanti seçimdir. Balık yerken mutlaka sosları da deneyin. Zira beklentilerinizin çok üstünde soslar bulacaksınız.