Ivan Ayvazovski'nin gözünden İstanbul
Osmanlı Devleti, Batılılaşma adına ilk adımıSultan Abdülmecid döneminde TanzimatFermanı ile atar. Demokratikleşme,modernleşme ve merkezileşme sürecinderesim sanatına olan ilgi de artar. 1857’deinşaatı tamamlanan Dolmabahçe SarayıBatılı zevkine göre dekore edilir, sarayınduvarları için Batılı sanatçılardan resimlersipariş edilir. Bazı ressamlar ise bizzatpadişah tarafından İstanbul’a davet edilirler.1861'de tahta geçen Sultan Abdülaziz saraykoleksiyonunu genişletir. Kendisi de resimyapan Abdülaziz’in döneminde açılanbirçok sergiye destek olduğu bilinmektedir.Osmanlı padişahları arasında kendi heykeliniyaptıran ilk ve tek sultan Abdülaziz’dir.
1845 yılında Rus Çarı I.Nikolay’ın oğlu General Amiral Konstantin Nikolayevich babasının talimatıyla, Rus denizci, seyyah ve Amiral F. P. Litke’nin yönetimindeki gemilerle Osmanlı, Küçük Asya(Anadolu) ve Yunan Takımadaları’na kesif için sefer çıkarlar.Konstantin Nikolayevich bu seferler sırasında İstanbul’a geldiğinde Sultan Abdülmecid ziyaret etmek ister. Beylerbeyi Sarayı’nda düzenlenen davette Rus donanmasının resmi ressamı olan Ivan Ayvazovski de vardır.
Ivan Konstantinoviç Ayvazovski veya diğer adı ile Hovannes Kevork Ayvazyan, Temmuz 1817’de eskiden Osmanlı Devleti’nin bir parçası, daha sonraysa komsusu olan Kırım, Feodosya’da(Küçük İstanbul), Konstantin Gayvazzovski isimli bir tüccarın besinci çocuğu olarak dünyaya gelir. Daha küçük yaslarında kendi kendine keman çalmayı öğrenen Ayvazovski’nin, sanata olan yeteneği komşunun duvarına kömür parçalarıyla çizdiği manzara resimlerini gören mimar Yakov Kristiani Koch tarafından fark edildi. Ayvazovski, Koch’un yanında resim hakkında temel kuralları öğrendi. Koch onu kağıdı kalem ve boya yardımı alabilmesi için vali Kaznaachev ile tanıştırdı. Aivazosvky’nin yeteneğinden çok etkilenen Kaznaachev, görevi gereği Kırım’ın daha büyük bir şehri olan Simferopol’e taşındığında kendi oğluyla birlikte onu da yanında götürdü. Kaznaachev’in St. Petersburg’la bağlantılı arkadaşı Natalie Feodorovna Naryshkin, onun resimlerini beğenerek St. Peterburg İmparatorluk Akademisinde’ki ressam arkadaşı Salvatore Tonci yollamıştır.
Bunun sonucunda 1833'de on beş yaşındayken Saint Petersburg Güzel Sanatlar Akademisi'nden burs kazanarak Maxim Nikiforoviç Vorobyov’un öğrencisi oldu.
Resimlediği deniz manzaraları sayesinde 1836’dan sonra bir yıl arayla Akademi’den iki madalya kazanır. Hocalarının isteği üzerine manzara resimleri çalışmak için iki yıl Kırım’a gider. Döndüğünde Rus donanmasının Baltık Denizi’nde yaptığı tatbikatlara katılarak deniz manzaraları üstüne çalışmalarını sürdürdü
Ülkesi dışına ilk çıkısı 1840 yılında devlet tarafından eğitimine devam etmesi için İtalya’ya gönderilmesiydi.
İtalya’daki çalışmaları sırasında Avrupa’nın birçok şehrinde sergiler düzenledi, Joseph Mallord William Turner, Delacroix ve Horace Vernet gibi birçok ünlü ressamla tanıştı. 1844'te Rusya'ya dönüşünde Rus Donanması'nın resmi ressamlığı görevine alındı.
1845 yılında Rus Donanmasında görevli olarak İstanbul’a ilk gelişinde yaptığı resimlerle Sultan Abdülmecid’in ilgisini çeken Ayvazovski, ileride tablolara dönüşecek birçok eskizle Rusya’ya döndüğünde bunların bir kısmı sarayın duvarlarına asılır.
1846’da yaptığı yirmi yedi resimden biri İstanbul’u konu alır.
16 Mart 1846’da Knyaz Zubov’a şunları yazar:
- "Bu aralar İstanbul’u genis tabloya çizmeye başlıyorum… Belki de bu Şehirden daha heybetli başka bir yer yoktur, oraya gidince Napoli de Venedik de unutuluyor."
İstanbul’ ikinci ziyareti 1857 Mayıs ayında Fransa dönüşünde, üçüncü ziyaretini ise Süveys Kanalı’nın açılısı için olarak Mısır’a giderken yılında 1869 gerçekleşir. Bu ziyaretlerinde farklı tatlar almış, şehri ve insanlarını giderek daha yakından tanımış ve kendine yüksek düzeyde çevre edinerek kendisi de ressam ve büyük resim meraklısı olan Sultan Abdülaziz ile dostluk kuracak kadar çok görüşmüştü. Ayvazovski, Sultan Abdülaziz’in sanata olan tutkusunu Ebuziya Teyfik Bey’e söyle anlatmıştı:
- "Sultan Abdülaziz’den resimlerim karşılığında aldığım ihsanı, hiçbir hükümdardan almadım. Fakat padişahın bende cihan hazineleri ile değişmeyeceğim bir yadigârı vardır ki, yegâne iftiharımdır. Bu bana sipariş etmiş oldukları, bir sandal numunesidir. Kırmızı kalemle dört beş çizgiden ibarettir. Ben bir ressamım. Pek çok çizim görmüş olmama rağmen dünyada, bir sandalın böyle halini dört çizgi ile gösteren hiçbir ressam görmedim."
Aivazovsky'nin İstanbul ziyaretleri içerisinde en önemli olanı 1874 yılında Sultan Abdülaziz’in davetiyle İstanbul’a dördüncü ve son kez gelişidir. Sultan Abdülaziz ondan Dolmabahçe Sarayı için İstanbul ve Boğaz manzaralı 30 resim sipariş eder. Mimarbaşı Sarkis Balyan'ın Kuruçeşme’deki konağında misafir edilerek tabloları hazırlar. 10 Ekim 1874’te İstanbul’da bulunurken, genç ressamlara nasihat olarak şunları söyler:
"Eğer Tanrı bana bir miktar kabiliyet verdiyse, geri kalanını durmadan çalışarak kazandım, bu böyle bilin. Ve ben hâlâ kendimi tabiatın talebesi olarak görüyorum. Dolayısıyla, siz de, benim yaptığım gibi, çalısın ve çabalayın. Memnuniyetle görüyorum ki sizler, kısa sürede, sanatta uzun bir yol kat etmişsiniz. Mesela Sarkis Bey’in kurduğu saraylar muhteşem ve her ressam onun fevkalade zevki ve ustalığına hayranım…"
135 farklı şehir gezmiş olan Ayvazovski, Rusya dışında en çok İstanbul’u sevdiğini söylemişti. İstanbul’u birçok açıdan resimlemiş, gökyüzünün ve boğazın her haline tanık olmuştu. Hayatı boyunca yaklaşık altı bin tablo imzalamış olan bu adamın iki yüzden fazla İstanbul konulu tablosu vardır. Osmanlı padişahlarından hizmetleri karşılığında çeşitli nisanlarla onurlandırılır. 2 Mayıs 1900 tarihinde beyin kanaması sonucu hayatını kaybettiğinde yaptığı son resim yine bir İstanbul manzarasıydı.