İstanbul'daki İtalya: Venedik Sarayı
Bugün bir ada kent, çoğunlukla turist destinasyonu olarak anılanVenedik, yüzyıllar boyunca Akdeniz’de güç sahibi ve bir türcumhuriyetle yönetilen bir devlet karşımıza çıkıyor.
Akdeniz’in diğer büyük gücü Osmanlı’yla da birçok vesileyle yolları kesişiyor. İki devlet bir yandan sürekli ticaret yapıyor diğer yandan da birçok uzlaşmazlığı savaş yoluyla çözmeye çalışıyor. Osmanlı İmparatorluğunun Kıbrıs’ı ve Girit’i Venedik’le savaşarak ele geçirdiği düşünülecek olursa bu ilişkilerin kentleri aşan ölçeği kolayca anlaşılabilir.
Yakın temasta olan iki devletin olmazsa olmazı ise diplomasi. Diplomasinin simge mekânları ise Büyükelçilikler.Venedik’in en tanınmış Büyükelçilik binası muhtemelen Roma’daki "Palazzo Venezia"dır. Ancak Doğu Roma’dan devralınan başkenti İstanbul’da da Osmanlı nezdinde bir Büyükelçilik, bir Venedik Sarayı, yani aynı adı taşıyan bir "Palazzo Venezia" bulunmakta.
15. yüzyılın ortalarından itibaren Venedik, Osmanlı’da elçilik bulundurma hakkını ilk edinen devlet olarak biliniyor. 16. yüzyılın başından itibaren ise Büyükelçileri kalıcı olarak Pera’da, İstanbul manzarasına hâkim bu bölgede görüyoruz. Venedik Büyükelçisi anlamında kullanılan "Bailo" sözcüğü bugün Tepebaşı’ndan İstiklal Caddesi’ne geçişi sağlayan "Balyoz" Sokağı’nda hâlâ yaşıyor. Buradan da saraya doğru inen sokağın adı yabancı elçiliklerin kendi posta servislerini kullandığı dönemlerin hatırası olarak "Postacılar" sokak. İddialı bir teori olsa da "Beyoğlu" sözcüğü bile aynı kökenden geliyor olabilir.
Venedik Sarayı’nın burada öncelikle sıradan bir ahşap ev olarak başlayan öyküsü bugün, İstanbul’daki en gözde yabancı devlet saraylarından biri olarak devam ediyor. Duvarların arkasında tam anlamıyla bir gizli vaha, Beyoğlu’nun en geniş bahçelerinden biri saklı. Ulusal bayramlarında 10 dönümü aşan bu yemyeşil bahçede binlerce saygın konuk ağırlanabiliyor.
Önceleri kiralık bir mülk olan 18. yüzyılda ise satın alınan bu mülk, Venedik’in Avusturya hâkimiyetine geçmesinden sonra (1797 - Campo Formio Antlaşması) yüz yılı aşkın süre bu devletin Osmanlı nezdindeki sefareti olarak görev yapmış. Tam da Birinci Dünya Savaşı sırasında hayli yüksek bir bütçe ayrılarak Avusturyalı mimar Ludwig Richter’in projesiyle, tümüyle yenilenerek bugünkü hâline gelmiş. Hatta yanındaki arazi de satın alınarak buraya bir okul da inşa ettirilmiş. Böylece Savaş sonunda ise İtalya’ya teslim edilmiş daha doğrusu İstanbul’da bulunan İtalyan deniz kuvvetleri binayı teslim almış. O anın hatırası olan tüfekler ve durumu bildiren telgraf Büyükelçinin çalışma odasında duvarda asılı duruyor. Yapı günümüzde Ankara’da bulunan Büyükelçiliğin İstanbul’daki rezidansı olarak görev yapıyor. Ayrıca konsolosluk ofisleri ve diğer birçok birim de aynı bahçedeki yapılarda hizmet sunuyor.