İstanbul’da ziyaret edebileceğiniz 5 kasır
Tarih boyunca birbirinden farklı uygarlığa ev sahipliği yapan İstanbul, en güzel hazinelerini Osmanlı Devleti zamanında edinmiş. Saraylardan hamamlara, hanlardan camilere yüzlerce farklı yapı bu dönemde yapılarak İstanbul’un silüetine kazandırılmış. O eşsiz hazinelerden biri de kasırlar… Kasırlar, padişahlar tarafından şehrin dışına yüksek tepelere inşa ettirilen küçük saray, köşk veya av köşkleri olarak kullanılan yapılar. Küçük saray görünümüne sahip bu yapılar, mimari açıdan oldukça gösterişli ve ihtişamlı. İstanbul’un dört bir yanını süsleyen bu yapılar artık eski amacına hizmet etmiyor. Kimi kafe ya da restoran olarak kullanılıyor kimi üniversitelere hizmet veriyor kimi ise özel işletmelere ev sahipliği yapıyor. Ancak hepsini görme şansınız bulunuyor. İşte İstanbul’da ziyaret edebileceğiniz 5 kasır…
Küçüksu Kasrı
İlk durağımız Göksu Kasrı olarak da bilinen Küçüksu Kasrı. Boğaziçi’nde Üsküdar-Beykoz sahilyolu üzerinde bulunan kasır, Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmış. 167 yıllık bir tarihe sahip bu yapı, padişahlar tarafından Boğaziçi kıyılarında biniş kasrı olarak kullanılması için inşa edilmiş. Bodrumu ile birlikte 3 kattan oluşan kasır, Osmanlı padişahları, Türk devlet adamları tarafından sıklıkla kullanılmış. 1983 yılında ise müze haline getirilmiş ve ziyarete açılmış. Denizin hemen yanı başında olan kasır, ihtişamlı mimari görünüşü sebebiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Küçüksu Kasrı’nı Pazartesi ve Perşembe günleri dışında diğer günlerde 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Kasra giriş ücreti ise tam 15, indirimli 5, yabancı uyruklu vatandaşlar için 30 lira. Siz de hem boğazda deniz havası almak hem de kasrın eski mimarisinin güzelliğini keşfetmek isterseniz Küçüksu sizi bekliyor. Ayrıca, hafta sonu kahvaltısı için yer arayışı içerisindeyseniz, size bu konu dahilinde de Küçüksu Kasrı’nı tavsiye edebiliriz.
Maslak Kasrı
Maslak Kasrı, adını aldığı İstanbul'un Maslak semtinde, 170 hektarlık alanda bulunan tarihi kasırlardan biri. Kasrın yapımına 2. Mahmud döneminde 1860’lı yıllarda başlanmış. Abdülaziz döneminde ise yeni bölümler eklenerek genişletilmiş ve inşası tamamlanmış. 5 bölümden oluşan kasır, diğer Osmanlı eselerine göre daha sade bir mimariye sahip. 1937-1982 yılları arasında askeri prevantoryum olarak kullanılmış olan kasır, 1984 yılında geçirdiği restorasyonun ardından Millî Saraylar Başkanlığı bünyesinde halka açık bir müze-ev halini almış. Beyaz cephesi ile bir köşk edasını canlandıran kasır, içerisindeki tarihi atmosferiyle ziyaretçilerini yapıldığı ilk zamanlara götürüyor. Milli Saraylar’a bağlı olan Maslak Kasrı’nı pazartesi ve Perşembe günleri hariç diğer günler saat 09.00 – 17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti ise; tam 25, indirimli 10, yabancı uyruklu ziyaretçilere 60 lira.
Beykoz Mecidiye Kasrı
İstanbul’un en eski yapılarından olan Beykoz Mecidiye Kasrı, İstanbul’da görmeniz gereken bir diğer kasır. Kasrı, Sultan Abdülmecid için Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından 1845 yılında yaptırılmaya başlanmış. Ancak Paşa’nın ölümü üzerine, 1854’te oğlu Said Paşa tarafından tamamlanarak Padişah’a hediye edilmiş. Yapıldığı ilk yıllarda Sultan tarafından bir biniş kasrı olarak günlük konaklamalarda kullanılmış. Daha sonraki dönemlerde ise yabancı devlet erkanı ve elçi ağırlamış. Kasrın mimarisi, Osmanlı mimarisi ile Batı mimarisinin uyum içinde sergilendiği önemli kasırlardan bir tanesi. Kasrın ön cephesi neoklasik bir tarza sahip. İçeri girdiğinizde ise sizi ihtişamlı bir görüntü karşılıyor. Dev pencereleri, gösterişli merdivenleri, şık avizeleri ile kasır ziyaretçilerine adeta görsel şölen yaşatıyor. Milli Saraylar’a bağlı olan Beykoz Mecidiye Kasrı’nı Pazartesi hariç diğer günlerde 09.00 – 18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Girişte tam için 25, indirimli için 10 ve yabancılar için de 60 lira bir ücret ödenmesi gerekiyor.
Ihlamur Kasrı
Bir diğer adı Merasim Köşkü olan Ihlamur Kasrı, İstanbul’un eşsiz kasırlarından bir tanesi. Beşiktaş ve Nişantaşı arasında kalan Ihlamur Kasrı, Abdülmecit Dönemi’nde yaptırılmış. Kasır, dış görünümüyle filmlerdeki şatoları aratmıyor. Birer biniş kasrı, yani Sultan’ın günübirlik dinlenme mekanı olan kasır, aynı zamanda diplomatik misafirlerin ağırlandığı yer olarak da önem taşımış. Kasrın iç süslemelerinde Osmanlı saraylarında 19. yüzyılda tercih edilen Batılı dekorasyon anlayışına uygun bir süsleme programı uygulanmış. Kasır, Havuzlu Ihlamur Mahalli, Muhabbet Bahçesi ve Hacı Hüseyin Bağı olmak üzere 3 bölümden oluşmakta. Mimarisindeki Barok çizgiler ve farklı kabartmalar, kasrın çekici bir atmosfere sahip olmasını sağlıyor. Kasır, Pazartesi günü dışında tüm günlerde 09.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Giriş ücretleri ise diğer kasırlarla aynı. Tam 25, indirimli 10, yabancılar için 60 lira.
Hidiv Kasrı
Son mekanımız İstanbul’un önemli tarihi yapılarından olan Hidiv Kasrı… Kasır İstanbul'un Beykoz ilçesinde Çubuklu sırtlarında yer alıyor. 1907 yılında Mısır'ın son hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati'ye yaptırılmış. Kasrın mimari yapısı daha çok Batılı tarzda yapılmış. Sade, şık mimarisi ile görenlerde huzur yaratan kasır, yapımının ardından uzun yıllar bakımsız kalmış. 1984 yılında restore edilen yapı günümüzde lokanta ve sosyal tesis olarak kullanılıyor. Kasra ait İstanbul'un en büyük gül bahçelerinden olan dış mekanı ve tarihi iç mekanında ayrıca düğün gibi organizasyonlar da düzenlenmekte. Arkasındaki koruluk ve dik yürüyüş yolu ise spor ve yürüyüş yapanlarca değerlendiriliyor. Buraya bir hafta sonu gelerek hem tarih kokan kasrı gezebilir hem de mükellef bir kahvaltı yapabilirsiniz. Hidiv Kasrı’na giriş için herhangi bir ücret talep edilmiyor. Yalnızca otopark için belli bir miktar ödeme yapılması gerekilebilir.