İslam'ın 4. kutsal şehri: Kayrevan
Afrika’daki ilk İslam şehri Kayrevan, bugün Tunus sınırları içinde 150 bin nüfuslu sessiz bir bozkır şehri olarak varlığını sürdürüyor. Kıyıdan içerde, Tunus’tan uzakta, kendisi olmakla meşgul. Kayrevan, beyaz badanalı, mavi cumbalı evleri ve şehrin her yerine nüfuz eden bozulmamış geleneksel atmosferiyle, Tunus’un diğer şehirlerinden farklı, kendi içine dönük, özgün bir havaya sahip. Aslında burası askeri bir karargâh. 670 yılında Emevilerin Afrika valisi Ukba bin Nafi tarafından ordugâh olarak kullanılmak üzere kurulmasının ardından yüzyıllar boyunca bu işlevini/kimliğini korumuş, adını da (kairouan, kamp) doğrudan bu etimolojiden almış zaten.
Mekke, Medine ve Kudüs’ün ardından İslam’ın dördüncü kutsal şehri unvanını omuzlarında taşıyan bu kıdemli şehirde, Trablusgarp Beylerbeyi Turgut Reis’in fethiyle (1558) başlayan Osmanlı hâkimiyetinin izleri, bugüne kalan eserleriyle hâlâ çok taze. El-Garyeniyye Zaviyesi ve Medresesi, El-Uhaysiyye Zaviyesi, El- Sahabiyye Zaviyesi, Muhammed Bey Külliyesi, Hüseyin B. Ali Türkî Medresesi ve Eş-Şerif El-Avâni Zaviyesi, Osmanlı Kayrevan’ın mühürleridir. Geçmişin birikimi, tarihsel konumu ve bozulmamış dokusuyla şehir kavramı etrafında varlığını sürdüren Kayrevan, 2009 yılında İslam Kültür Başkenti seçilmesinin akabinde UNESCO tarafından dünya mirası listesine de alınarak kültürel değerini perçinlemiştir. Kayrevan, hâlihazırda Tunus’un kültür başkentidir.
Buraya yolunuz düşerse şehrin simgesi sayılabilecek, 9. yüzyıldan kalma, kale görünümüne sahip Sidi Ukbe, namı diğer Kayrevan Ulu Camii, şehirdeki ilk ziyaret noktanız olsun. Yunan-Roma uygarlığına özgü sütunlar üzerinde yükselen cami, kısa dörtgen minaresi, sanat eseri duvarları ve göz alıcı ahşap işlemeleriyle dikkat çekiyor. Kayrevan Ulu Camii, müslümanların dünyadaki en eski ibadethanelerinden. Eski, kıdemli, daha önemlisi nefes alıyor. Kuzey Afrika'daki ilk ezan sesi buradan yükselmiş göğe. 9 bin metrekarelik dev bir alana yayılan bu mimari şaheser, adını aldığı şehirle bütünleşerek, yüzyıllar boyunca kaynağını oluşturduğu, durmaksızın çağıldayan bir hayat sunmuş mukimlerine.
Kayrevan, yola revan
Doğu şehirlerine özgü eski şehir olarak adlandırılabilecek Medina bölgelerinin en güzellerinden (saflık-orijinallik ölçüsüyle) biri kesinlikle Kayrevan Medina’sıdır; 1000 yıldır dondurularak bekletilmiş gibi duran o tarihi sokaklarına dizilmiş küçücük dükkânlarıyla film seti misali bir çarşının içindeyiz. Deve derisinden yapılmış çantaların cazibesine kapılmaya niyetiniz yoksa, bir “mecnun taşı” aklınızı çelebilir, güzel kokular, çeşit çeşit hurmalar, çini vazolar, bakır kaplar, seramik işlemeli tablolar, fesler, aynalar, renkli elbiseler… Medina sizi çağırıyor. Alışverişten sonra hakkında Mekke'deki Zemzem kuyusuyla yeraltından bağlantılı olduğuna dair yaygın bir inanış bulunan meşhur Barutta Kuyusu’ndan su içebilirsiniz. Gözleri bağlı bir devenin sürekli çember çizerek 20 metre derinlikteki kuyudan çıkarttığı soğuk suyu içenlerin bir gün mutlaka su içtiği yere yani Kayrevan’a geri döneceğine inanılıyor. Dönmek için güzel sebep.
Kuyuya yakın mesafedeki on iki asırlık Üç Kapı Camii, görülmeye değer bir başka güzellik. Kare şeklinde, üç kapılı bir giriş düzenine sahip, dış cephe işlemeli yapının, iç kısmında çini süslemeleriyle ahşap işçiliği göze çarpıyor. Bunların dışında, Sîdî Sâhib/Sîdî Ubeyd türbeleri, Aglebî Su Deposu, Müslüman mezarlığı ve şehri çevreleyen tarihi surlar Kayrevan’daki diğer önemli ziyaret noktaları arasındadır.
Güzel iklimli Kayrevan’a soğuk bir kış günü gelip, elinizde sıcak nane çayıyla, Kayrevanlı ustaların maharetli dokunuşlarıyla tarihi selamlayan, namları dünyaya yayılmış kilim, seccade ve halıların üretildiği eski dokuma atölyelerine de uğramayı unutmayın. Kayrevan için yola revan olma vakti.
- Kayrevan 5'lisi
- • Şehre özgü bir tatlı olan 'makrud'u tatmak!
- • Efsanevi Baruta Kuyusu’ndan su içmek!
- • Pazardan mecnun taşı (çöl gülü) almak!
- • Meşhur Kayrevan halılarını (Zerbiyya) keşfetmek!
- • Medina’da bir tabure çekip çarşıyı seyre dalmak!