İlk eşitlik fikri: Terazinin tarihi

Terazinin tarihi
Terazinin tarihi

Günümüzde sadece bir cismin kütlesini ölçmemize yarasa da esasında insanın varoluşundan mülhem adalet duygusunun dünyaya yansıması: Terazi. Sebebi belli aslında, denge prensibiyle çalışıyor. İki ayrı kefesine koyduğumuz nesneler teraziyi dengede tutuyorsa tamam; eşitlik sağlanmış demektir.

Eski Babil’de, adaletin bir temsili olarak terazi, haksızlıkları dengelemeye çalışan tanrıların simgesiydi.
Eski Babil’de, adaletin bir temsili olarak terazi, haksızlıkları dengelemeye çalışan tanrıların simgesiydi.

İnsanın fıtratından kaynaklanan pek çok ihtiyacı gibi bir nesneyi tartmak da bilebildiğimiz tarihin ilk dönemlerine rastlıyor. Dolayısıyla teraziyle ilk olarak Antik Mısır’da karşılaşıyoruz, yani günümüzden yaklaşık 4000 yıl kadar önce insanoğlu teraziyi kullanmaya başlamış. O zamanlarda resmedilmiş terazilere baktığımızda çoğunlukla bir çubuğun ortasından bir ip yardımıyla tavana asıldığını ve çubuğun iki ucundaki kefelerin birine kullanılan ağırlıkların diğerine de ağırlığı ölçülen cismin koyulduğunu görüyoruz. Tabii bu tartma ihtiyacı “Bu taş ne kadar ağır acaba?”dan ziyade “Bu altınlar ya da mallar beyan edilen ağırlıkta mı?” gibi ticarette hırsızlığı ve dolandırıcılığı önlemeye yönelikti. Keza bugünkü gibi dijital ve hassas ölçüm yöntemleri olmadığından eski çağlarda ticaret yaparken ölçümde güven sağlamak oldukça zordu. Öyle ki bu mesele semavi dinler başta olmak üzere pek çok dinî inanışın da önemli konularından biriydi. Dinler, mensuplarına ölçümde dikkatli olmalarını öğütlüyordu. Tanrı; Tevrat’ta Yahudilere “Yargılarken, uzunluk ve sıvı ölçerken, ağırlık tartarken haksızlık yapmayın. Doğru terazi, ağırlık taşı, efa ve hin kullanın.”1 diye buyururken; İncil’de Hristiyanlara “Hileli terazi kullanan, torbasında eksik ağırlıklar olan adamı nasıl aklayayım?”2 şeklinde seslenmişti.

Kur’an’da ise Allah, Müslümanlara tartıyı adaletle yapmalarını teraziyi eksik tutmamalarını3 zira kıyamet günü kurulacak adalet terazileriyle4 her şeyin ortaya çıkacağını ve herkesin hakkını alacağını söylüyordu.

Babillerde terazi, sadece ağırlık ölçme aracı olarak değil, aynı zamanda bir “toplumsal düzen” sembolü olarak kullanılıyordu. Eski Babil’de, adaletin bir temsili olarak terazi, haksızlıkları dengelemeye çalışan tanrıların simgesiydi; yani terazi, günümüzdeki gibi bir mutfak aleti olmanın çok ötesinde, bir tür “hâkim” gibi, toplumda dengeyi sağlamayı ifade ediyordu.

Teraziyle ilk olarak Antik Mısır’da karşılaşıyoruz, yani günümüzden yaklaşık 4000 yıl kadar önce.
Teraziyle ilk olarak Antik Mısır’da karşılaşıyoruz, yani günümüzden yaklaşık 4000 yıl kadar önce.

Antik Yunan’a baktığımızda terazi, yalnızca ticarette malların ağırlığının tespitinin yanı sıra adaletin sembolü olarak da kullanılıyordu. Antik Yunanlılar tapınaklarını terazi görselleriyle süslerken Yunan mitolojisinde adalet ve düzen tanrıçası olan Themis’i de teraziyle tasvir ediyorlardı. Bu tasvirlerde Themis’in bir elindeki terazi adaleti, diğer elindeki kılıç cezaların caydırıcılığını ve gücünü, gözlerinin kapalı olması tarafsızlığını, bakire olması ise bağımsızlığını simgeliyordu. Bu sebeple günümüzde de Themis, modern hukukun mitolojik kökenine bir atıf olarak hukuk büroları veya adliyelerde çokça karşılaştığımız sembollerden.

Roma’da terazi sahibi olmak “adil biri” olmak anlamına geliyordu.
Roma’da terazi sahibi olmak “adil biri” olmak anlamına geliyordu.

Roma İmparatorluğu’na geldiğimizdeyse terazi, bir sosyal statü sembolüydü. Roma’da terazi sahibi olmak “adil biri” olmak anlamına geliyordu. Dolayısıyla burada terazinin yalnızca ticaret için değil, aynı zamanda “toplum düzeni” için de kullanıldığını söyleyebiliriz. Hatta bir dönem, her Roma vatandaşı terazi sahibi olmak zorundaydı; çünkü terazi Roma’daki “eşitlik” anlayışını simgeliyordu.

Sonuç olarak terazi; tarihin her döneminde sadece eşyaları tartan bir araç değil, aynı zamanda adaletin, dengeyi sağlayan bir sembolüydü. Modern zamanların gelişmiş terazileri mutfaklarımızda, pazar yerlerinde hâlâ kullanılıyor; fakat şunu unutmamak gerek: Bir zamanlar toplumsal hayatı düzenlemek, haksızlıkları engellemek ve sosyal dengeyi sağlamak için hayatımızın tam ortasında yer alıyordu. Dolayısıyla, mutfaktaki tartınızı kullanırken onun sadece bir mutfak aleti olduğunu düşünmeyin; çünkü o bir zamanlar tüm toplumları dengelemeye çalışan en önemli araçtı.

  • 1 Levililer, 19/ 35-37.
  • 2 Mika, 6.
  • 3 Rahmân: 9.
  • 4 Enbiyâ: 47.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım