Il Divo: İyi sonlara farklı olmayı deneyenler ulaşır

6 yıllık bir aranın ardından yeniden Türkiye'desiniz, nasıl hissediyorsunuz?

Buraya geri geldiğimiz için oldukça heyecanlıyız, etrafı görmek, tarihinize ve kültürünüze daha yakından bakmak için sabırsızlanıyoruz. Ama hepsinden öte buradaki hayranlarımızla buluşmak bizim için çok heyecan verici. Dünyanın farklı yerlerindeki konserlerimize geliyorlar; sonunda Türkiye'de buluşmak için olduğu kadar onlar için de çok mutluluk verici olmalı.

Bize yeni albümünüzden ve stüdyo sürecinden bahseder misiniz?

Albüm çok uzun zamanı kapsıyor 30'lardan günümüze kadar yapılan müziğin en iyi örneklerinden izler taşıyor.

Böyle bir albüm yaparak her yaştan dinleyiciye müziğimizi popüler bir repertuarla tanıma şansı vermek istedik, mesela Adele'in “Hello” şarkısını İspanyolca yorumladığımız "Hola" genç kitlelere hitap ederken, “Smile” ve “The Way We Were” gibi şarkılarla daha ileri yaşlardaki dinleyicilerimizle buluşabiliyoruz.

Bunu gerçekleştirebilmek için dördümüz de geçmişte de çalıştığımız Alberto isimli yapımcımızı seçtik. Albümün homojen bir tarzı olmasını istedik; 30'lardan bir şarkı olan “Smile” ile günümüzden bir şarkı olan “Hola” arasındaki zaman farkını ortadan kaldırmayı amaçladık.

Sahne gösteriniz için nasıl hazırlandınız?

Oldukça kolay: Mexico City'de provalarımızı yaptık; sahne direktörümüz Zenon'da bu sürece oldukça yakından dâhil oldu ve ardından da dansçılar ve ekibin tamamıyla biraz daha eğlence ekledik. Uzun saatler boyunca durmadan çalıştık ve provalar bittiğinde de neler ekleyebileceğimizle ilgili mailler, bütçe, ekip ve bu gibi konulardaki konulara yoğunlaştık. Grubu kendimiz yönettiğimiz için çalıştığımız insanlarla aracı olmadan direkt iletişime geçmek gibi bir şansımız var... Bu sayede bir çok şey öğrenebiliyoruz.

Başa dönersek, 4 farklı ülkeden 4 inanılmaz şarkıcı nasıl bir araya geldi?

15 yıl önce özel bir seçmede tanıştık.

Dördümüzün bir araya gelmesi 2 seneden fazla vaktimizi aldı. Grubu kurunca ilk iş olarak Londra'ya gidip ilk albümümüzü kaydettik. Devamını zaten biliyorsunuz.

Sesinizi kim keşfetti?

Güzel soru, sanırım maymunum keşfetti. Çocukken çok sevdiğim “Funky the Monkey” isimli bir maymunum vardı birlikte şarkı söylerdik.

Ondan sonra keşfeden de galiba büyükannemdi.

Sahnede söyleyeceğiniz şarkılara nasıl karar veriyorsunuz?

Dördümüz ve sahne direktörümüz Zenon birlikte karar veriyoruz. Oldukça basit ve kolay oluyor. Hiç uğraşmaya gerek kalmıyor bile diyebilirim!

Türk dinleyicileriniz için bazı sürprizleriniz olacağını duyduk, bize birkaç ipucu verebilir misiniz?

Adı üstünde sürpriz bu söylenmez. Size bir kutu çikolata hediye edildiğini düşünün, içinden ne çıkacağını bilemezsiniz bu da onun gibi.

İstanbul'daki son performansınızda Tarkan'a seslendiniz bildiğiniz başka Türk şarkıcılar var mı?

Hayır, yok ama bazı şarkıcılarla tanışıp onlarla çalışmayı çok isterim. Sanatçıları çok seviyorum. Yeni insanlarla tanışmaya her zaman açığım, müzik paylaşmak içindir kendine saklamak için değil; en büyük tutkum olan şarkı yazmak da öyle.

İki müzik türünü birbirine karıştırıyorsunuz: opera ve pop müzik. Sizce seyircinizin bu harmanlamaya tepkisi nasıl?

Bence çok geniş bir türden bahsediyoruz burada. Mesela Latin Amerika'daki icrasını çok seviyorum çok genç; Avrupa'da ise daha olgun bir yerde. Müziğimizin her kesimden insanda karşılığı olmasına çok seviniyoruz.

İşte bu müziğin gücü. Yaşsız ve zamansız.

Klasik müzikten Rock müziğe, sahnede birçok değişik türde şarkı söylüyorsunuz. Hangi şarkıyı birlikte söylemeyi seviyorsunuz?

Son turnemiz olan “Timeless” turnesini çok seviyoruz, çok zengin bir yelpazesi var. Son albümümüzden şarkılardan, hit şarkılarımıza, solo performanslara içinde aklınıza gelen her şey var. Saf mutluluk bizim için.

En son nerede sahne aldınız? Bu performansınızdan aklınızda kalan neydi?

Bir kalenin yakınında sahne aldık. Aklımda kalansa nerde olursa olsun sahne almayı ne kadar çok sevdiğimizdi.