Hindistan'ın yıldızı: Delhi
Hindistan deyince renkler, baharat kokuları ve bolca dans geliyor hepimizin aklına. Başkenti olan ve ülkenin ikinci büyük metropolü sayılan Delhi de ise, Babür İmparatorluğunun izlerini taşıyan eşsiz mimari ve rengarenk çiçeklerle donanmış bahçeler eşliğinde masalsı günler yaşamak pekala mümkün.
Hindistan’a gittiğinizde her bölgesinde farklı güzelliklerle karşılaşırsınız. Bazen sadece festivallerine, bazen inanç biçimlerinin ritüellerine bazense bunların tamamen dışında şeylerle karşılaşmak için ziyaret edilir. Ben ilk Hindistan ziyaretimi başkenti Delhi’ye yaptım. Delhi, kadim ve büyüleyici bir şehir. Eski, yeni diye ikiye ayrılan şehir birbirinden görkemli eserler arasında tarihin içinde bir yolculuğa çıkarıyor sizi. Delhi bir yanıyla tarih bir yanıyla oldukça gelişmiş bir şehir. Başkent olması da şehrin bir tarafının oldukça düzenli olmasını sağlamış. Fakat “Old Delhi” denilen keşmekeş ve çılgın trafik içindeki şehir bence görmek için çok daha cazip. Pek çok önemli eserde bu bölgede zaten. Aslında Delhi birkaç günde gezilerek “Tamam bu şehri gördüm.” denilebilecek bir yer değil. Fakat zaman kısaldıkça birçok eseri görmek için hızlı bir tempoyla gezmek gerekiyor. Ben iki günlük gezimde Kızıl Kale, Jama Masjid’i, Hümayun Şah Türbesini, Kutup Minar kompleksini görebildim. Sizin daha fazla vaktiniz varsa, Mahatma Gandhi’nin anıt mezarını, Lotus Tapınağını, Hint Kapısını, Hare Krishna tapınağını ve önceden rezervasyon yaptırarak devlet başkanlığının hemen yanı başındaki muhteşem bahçeleri de gezebilirsiniz.
KIZIL KALE´DE BABÜR İMPARATORLUĞU İZLERİ
Delhi’deki birinci günümde gezime “Red Fort” yani Kızıl Kale’den başlıyorum. Şah Cihan tarafından Yamuna Nehri’nin kıyısındaki Şahcihanabad şehrinde (bugün Eski Delhi olarak bilinen yer) inşa ettirilen kale 1648’de yapılmış. Kalede, klasik Babür mimarisinin pek çok güzel örneğini görebiliyorsunuz. Kale, ismini kırmızı duvarlarından alıyor. İhtişamlı görüntüsü yalnızca savaş için yapılmış bir eser gibi görünse de içeri girdiğinizde işler değişiyor. Oldukça incelikle işlenmiş birbirinden güzel saraylar masal ülkesinde bir yolculuğa çıkarıyor sizi. Birbirinden güzel saraylara da bahçeler eşlik ediyor. Red Fort içerisinde Hindistan tarihinin pek çok döneminden eserler barındıran bir de müze mevcut. Müzedeki örnekleri mutlaka görmelisiniz. Bu arada, kaleyi gezmek neredeyse bir tam günü alıyor. Sabah erken saatte gelip biraz da tempolu gezerseniz ikindiden sonra başka bir yer görmek için vaktiniz kalabilir.
PARK VE BAHÇELERLE ÖRÜLÜ ŞEHİR
Kızıl Kale’de gördüğüm simetrik bahçeler tüm Delhi gezim boyunca eşlik ediyor bana. Babür imparatorluğundan kalma ve bu gün hala devam ettirilen bir gelenek desem abartılı bir cümle olmaz. Zira Delhi dünyanın en çok park ve bahçeye sahip olan şehirlerinden biri. Hintliler de bu bahçelerde ve parklarda zaman geçirmekten oldukça zevk alıyorlar. Günün neredeyse her vakti bahçelerde dinlenen, sohbet eden insanlar mevcut.
25 BİN KİŞİNİN AYNI ANDA SAF TUTTUĞU CAMİ: JAMA MASJID
Gezimin ikinci durağı, Kızıl Kale’ye oldukça yakın olan ve Hindistan’ın en büyük camilerinden biri olan ve yine Şah Cihan tarafından 1656’da yaptırılan Jama Masjid oluyor. Buraya, Delhi’nin gece gündüz bitmek bilemeyen trafiği yüzünden en hızlı ulaşım aracı olan rikşaları (triportör) tercih ederek ulaştım. Hem Hindistan’a ve bölgeye özgü bu ulaşım araçlarını deneyimlemek hem de çevreyi seyrederek yolculuk yapmak en ideal olanı. 25 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği Jama Masjid’i, 40 metre yükseklikteki minareleri ve sarımsak kubbeleriyle turistlerin uğrak noktalarından biri. Camiye giriş ücretsiz. Fakat fotoğraf çekmek isterseniz ya da minareye çıkmak isterseniz ücret talep ediliyor. 100 rupilik minare çıkış ücreti şehri böylesi yüksek bir noktadan görmek için oldukça uygun bir ücret. 100 rupi bir dolardan biraz daha fazla bir paraya tekabül ediyor. Tabii ayakkabılarınızı camiye girerken çıkarıyorsunuz. Küçük bir emanet ücreti – bahşişi vererek ayakkabılarınızı geri alıyorsunuz. Bu neredeyse tüm camiler için böyle ve oldukça da güvenli.
TAJ MAHAL'İN PROTOTİPİ: HÜMAYUN ŞAH TÜRBESİ
İkinci günümün sabahında erkenden kalkıp Humayuns Tomb denilen, Babür İmparatorluğunun ikinci hükümdarı Hümayun Şah’ın türbesinin de içinde olduğu komplekse gidiyorum. Red Fort’ta gördüğüm saraylar ya da makamlardan sonra galiba en iyisi bu demiştim. Fakat, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Hümayun Şah Türbesinde Babür İmparatorluğunun mimari estetik zirvesinin bahçe peyzaj düzenlemelerinin ne kadar görkemli olduğunu bir kez daha keşfettim. Göz alıcı bir güzellik ve simetri içindeki bu türbenin etrafında irili ufaklı pek çok türbe bulunuyor. Türbelerin arasında görkemli bahçeler Delhi’nin çılgın kalabalığından sizi sıyırıp bir masal diyarına doğru götürüyor.
DELHİ´NİN ARA SOKAKLARI
Şehre gitmişken arka sokaklarını keşfetmek isterseniz Chandy Chowk bölgesinde bir tur atmanızı öneririm. Akşamın geç saatlerine kadar tüm sokaklar ışıl ışıl ve tıklım tıklım. Alış-veriş yapılacak pek çok mağaza da geç saate kadar açık. Yorulduğunuz yere kadar yürüyüp bir rikşa ile otelinize çok kolay dönebilirsiniz. Maalesef ben kaybolduğum bu sokaklardan yürüyerek çıkmaya çalıştığımda saatlerimi harcadım.
BİR ZAMANLARIN EN YÜKSEK YAPISI : KUTUB MİNAR
Delhi’de geçirdiğim her dakika bir öncekinden daha göz alıcı. Kutup Minar kompleksi ismini 72.5 metre yükseklikteki Selçuklu, Gazneli ve Gurlu mimarilerinden örnekler taşıyan minareden alıyor. 5 katlı olan minarenin 3 katı kırmızı taştan son iki katı ise mermerden yapılmış. Her kat arasında balkonlar ve minareyi çerçeveleyen methiyeler ise eserin en göz alıcı detay. Kutup Minar, Taj Mahal’in yapılışına kadar Hindistan’ın en yüksek yapısıymış. Bugün Delhi’nin en önemli sembollerinden biri olarak mutlaka görülmesi gerekenler listesinin en başında bu minare yer alıyor. Müslümanların Hindistan’ı feth etmelerinin en önemli sembolü olan Kuvvet’ül İslam Camii de bu komplekste yer alıyor.
CANNOUGHT PLACE´DE ALIŞ VERİŞ
Delhi’nin daha çok turistlere ve zenginlerine hitap eden bölgesi Cannought Place. Burada daireler şeklinde düzenlenmiş alan içerisinde pek çok ünlü mağazayı bulmak mümkün. Bir alış-veriş yaşam merkezi olarak dizayn edilen alan gezilmeye değer. Hediyelik eşya almak isterseniz, burayı ya da alana on dakika yürüme mesafesindeki pazarları tercih edebilirsiniz. Meşhur Hint baharatları ve kınalarından alırken, rahatlıkla pazarlık da yapabilirsiniz.
BAHARATIN EVİ
Ben her ne kadar çok sevsem de Hint mutfağı her damağa hitap etmeyebilir. Gezim sırasında, Jama Masjid’den çıkar çıkmaz pek çok restoran gördüm. Baharat sevenler için birkaç restoranı da test ettim. Karim restoran Delhi’de oldukça meşhurmuş ve fiyatları da gayet uygun. Temizlik olarak da benden geçer not aldı. Lezzet konusunda ise oldukça başarılı olduklarını söyleyebilirim. Tabelalara bakarak restoranı bulmanız oldukça güç olduğundan kime sorsanız size gösterecektir.