Herkes gitti bir ben kaldım
Yağmur yağdığında güvercinler saçakların altına doluşur, güneş açtığındaysa tekrar meydanlara. Kar yağdığında güvercinler saçakların altına doluşur, kar durduğundaysa güvercinler ölür.
Biz tam yirmi üç ahbaptık bu ufak meydanda. Cami önünde koşuşturan çocukları sevindirmek için uçup tekrar konardık. Onlara yakın konardık ki neşeleri eksilmesin. Köşedeki simitçiye ise yaklaşmazdık ama köşedeki simitçiye yaklaşan insanlardan asla uzak değildik.
Biri ondan simit alıp yerse ayak üstü, adımlarını izlerdik.
Kaldırım arasına düşmüş susam tanelerinden kıymetlisi yoktur. Akşam üstü, kapanırken dönerci, gün boyu içini aldığı ekmekleri ıslayıp bırakırsa ötedeki çime âlâ. Bir de sahip vardı, ikindi namazına müteakip gelir elini çantasına daldırır avuç avuç yemlerdi bizi. Ona sahip derlerdi bizimkiler, ben demezdim.
Eskiden onun da güvercinleri varmış.
Taklacı güvercinler, iki parmak yeme dans edenler...
Başka da kimsesi yokmuş, öyle severmiş onları. Sahip ismi sanıyorum oradan kalma, taklacılar sahip dedikçe bizimkilerin de ağzına dolanmış.
O kadar, fazlası yok. Öyle severmiş ki ihtiyar taklacılarını, taklacıları da onu. Mesela ben onlar kadar sevmem, sahip de demem. Rızkı veren o değil, ihtiyar sadece rızkı taşıyan. Şaşırdınız mı, şaşırmayın. Ara sıra hoca hutbedeyken, uçup kubbeye dinlerim onu. Ama o kadar, fazlası yok.
Sonra ne olduysa günün birinde ihtiyar kaybetmiş taklacılarını.
Birileri çalmış, dediler. Ben anlamadım. Şu dünyadaki tek kimsesi güvercinleri olan bir adamın güvercinlerini kim ne diye çalar? Ama gitti bir daha da gelmedi taklacılar. Bizimkilere sorarsanız, iyi de oldu, hepsinin burnu havadaydı, iki takla atıyorlar diye kendilerini bir şey sanıyorlardı. Gibi gibi. Şimdi ihtiyar ya da diğer bir adıyla sahip ikindi namazına müteakip onları besliyor, yani bizimkileri. Yalan yok ben de nasipleniyorum. Bizimkiler takla bilmez, ihtiyarın da öyle bir beklentisi yok. Gözü yaşlı atıyor yemini, ona üzülüyorum. Bizimkilere de, şükredin, diyorum.
Şükredin, bunlar iyi günlerimiz. Yarın öbür gün kış gelecek. Önce yağmur yağacak, saçakların altına doluşacaksınız. Sonra güneş açacak tekrar meydanlara. Ve nihayetinde kar yağacak, siz yine saçakların altına doluşacaksınız. Kar durduğundaysa...