Her seferinde yeni bir şeyler söyleyen şehir: Barselona
İspanya’da Katalonya bölgesinin başkenti Barselona gotik mimarisi, futbol takımı, yemekleri, sahili ve çok seçenekli tatil imkânlarıyla dünyanın en popüler turizm destinasyonlarından biri. Dâhi mimar Gaudi’nin izlerini taşıyan şehrin sokakların da dolaşırken bir an kendinizi İstanbul’da zannedecek, Akdeniz ikliminin sıcaklığını iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Dünyada eşi benzeri olmayan yapılara ev sahipliği yapan İspanya’nın Madrid’ten sonra ikinci büyük şehri ve Katalonya bölgesinin başkenti Barselona, unutulmaz bir yolculuk için sizleri bekliyor. En popüler turizm destinasyonlarından olan kent, gotik mimarisinin yanı sıra, kültür, yemek ve çok seçenekli tatil imkanlarıyla mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. İstanbul’dan 4 saate yakın bir uçak yolculuğu ile Barselona’ya varıyoruz. Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan kent geniş sahilleriyle sizi karşılıyor.
Gezilecek yerler bakımından son derece zengin olan Barselona’yı anmaya başladığımızda ilk aklımıza gelenler futbol takımı, maçları ve gotik mimarideki evleri oluyor. Katalan kültürüyle ünlü, büyük ve güzel bir şehir Barselona. Bu nedenle de bu eşsiz kente en az 4 gün ayırın derim. Kentte gezilecek yerler listesinin tartışmasız ilk sırasında yer alması gereken dünyanın en ünlü ‘bitmeyen kilisesi’ “La Sagra da Familia”. Yüzyıldan fazla bir süredir yapımı devam eden La Sagra da Familia’yı ziyaret etmeden asla dönmeyin derim.
Bitmeyen kilise
Modern neo-gotik ve art nouveau tarzıyla yüzyılın mimari kurallarını hiçe sayan bu yapı yılda milyonlarca turisti ağırlıyor. Tam adı “Templo Expiatorio de la Sagrada Familia” (Kutsal Aile Kefaret Tapınağı) olan yapı, “La Sagrada Familia” (Kutsal Aile) Katedrali olarak biliniyor. Katalan mimar Antoni Gaudi bu yapıya neredeyse hayatını adamış ve taşa meydan okumuş. Fakat bu görkemli yapının sadece bir cephesini bitirebilmiş. Öğreniyoruz ki 2026-2028 yılları arasında bitmesi tahmin edilen kilise, yardımseverlerin katkılarıyla inşa ediliyor.
Bir başyapıt: Casa Batlló
Barselona’ya gittiğinizde ve Gaudi eserlerini görmek istediğinizde La Sagra da Familia, Casa Mila ve tabi Casa Batlló ilk sıralarda yer alır. Casa Batlló, kentteki en sıra dışı yapılardan biri. Passeig de Gracia Bulvarı’nda yer alan Casa Batllo, Sanayici Josep Batllo i Casanovas’ın siparişiyle yapılmış. Mimar Gaudi’nin diğer eserlerinden farklı olarak hayata geçirilen yapı, 1906’da son halini almış. Çarpıcı formlarla dolu ön cephesi, göz alıcı bacaları ve çatısıyla günümüzde hayli sınırları zorlayan, sıra dışı bir yaklaşımın ürünü. Ön cephenin üst kısmında çatıyı kaplayan ve bir sürüngenin sırtını andıran dik, dar ve renkli formdaki Ejderha Sırtı. Casa Batlló aynı zamanda ‘kemiklerin evi’ olarak da adlandırılıyor. Casa Batlló’yu ziyaret etmek ve güzel bir gün geçirmek özellikle kültür ve sanat tutkunları için Barselona'da yapılacak aktiviteler arasında en popüler olanlarından biri bence.
Bir diğer Gaudi eseri: Park Güell
Sonraki rotamız Gaudi’nin zengin hayal gücünü ve dehasını yansıtan eserlerinden izler taşıyan Park Güell. Katalan mimarın renkli dünyasını yansıttığı Park Güell, sanayici Eusebi Güell tarafından yaptırılmış. Başlangıçta konut alanı olarak inşa edilen proje sonradan İngiliz tarzı bir parka dönüştürülmüş. Park Güell’i gezerken bir anda kendinizi bir masalın kahramanı gibi hissediyorsunuz. Parkın girişinde renkli mozaiklerle süslenmiş Ejderha Çeşmesi en ilgi çekici noktalardan biri olarak hafızamıza kazanıyor. Muhteşem taş sütünlar oldukça düzensiz olmakla birlikte garip bir şekilde uyum ve doğallık hissi veriyor. Park alanı içerisinde Gaudi’nin bir müzesi de bulunuyor. Güell Park üzerinde yer alan terasta harika bir Barselona manzarası sunuyor. Terasta yer alan mozaik döşemeli koltuklarda oturarak eşsiz şehir manzarasını seyretmekte enfes. Bu park masal diyarını andıran farklı bir dünya.
Alışveriş için
La Rambla Caddesi Barcelona deyince ilk akla gelen ünlü, turistik, canlı ve hareketli bir cadde. Ünlü markaların mağazaları ve şık restoranları bir araya getiren bu ünlü caddeyi baştan sona gezmeden dönerseniz çok şey kaçırdınız demektir. Cadde, limandan Katalonya Meydanı’na kadar uzanıyor; sokak gösterileri, çiçekçiler, gazete ve kitapçılar, kuşlar, müzisyenlerle şenlenen bulvar, mutlaka görülmesi gereken yerler arasında… La Rambla Caddesi’nde keyifli alışverişi yapmanın yanı sıra ara sokaklardaki eğlenceleri yakalayın. Barselona'nın eski kenti olan ve aynı zamanda Gotik Mahalle olarak da adlandırılan Barri Gotic bölgesi, Barselona'nın gerçek kalbi ve en popüler merkez. Kentin gotik sokaklarında dolaştığınızda özellikle İstanbul’un Galata semtinde dolaşıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Üstü kapatılmış açık hava gıda pazarı La Boqueria ise rengârenk. Kentte yiyecek alışverişi için harika bir yer. Meyveler, meyve suları, tapaslar, taze ve kurutulmuş sebzeler, taze ve kuru etler, türlü deniz ürünleri, balıklar, midyeler, kalamarlar, ahtapotlar, şekerlemeler, baharatlar, hamur işleri, hem yerli hem yabancı turistleri bu lezzet merkezine çekiyor.
Kolomb anıtı ve deniz müzesi
Barselona’nın ünlü caddesi La Rambla’nın deniz tarafında en uçta bulunan Kristof Kolomb Heykeli, ünlü kâşifin 1492’de Amerika’ya yaptığı ilk seyahatinden Barselona’ya dönüşünü simgeliyor. 1888 Evrensel Sergi sırasında Katalonya donanma karargâhının dış kısmına dikilen heykel 60 metre uzunluğunda. Burada durup mutlaka bir fotoğraf alın derim. Heykelin bulunduğu Kolomb meydanından yukarıya Les Drasennes caddesine doğru çıktığınızda karşınıza Denizcilik Müzesi geliyor. Bu ülkenin gelişmesi özellikle denizcilik sayesinde olduğu için burayı ziyaret etmenizi öneririm. Deniz müzesine iki saatinizi mutlaka ayırın.
Picasso müzesi
Barselona’da ne yapılır denilince verilebilecek en iyi cevap hiç şüphesiz tüm şehri içeren bir sanat turu. Barselona’da yer alan Picasso Müzesi’ni de bu turun içine mutlaka almasınız. Dünyaca ünlü ressam Pablo Picasso’nun ilk çalışmalarının sergilendiği tüm dünyadaki en önemli ve büyük koleksiyona sahip bir müze burası.
Picasso 14 yaşına geldiğinde ailesiyle birlikte La Coruna kasabasından Barselona’ya taşınıyor. Picasso Müzesi’de, 1963’te Picasso’nun yakın dostu Jaime Sabartes’e bağışladığı eserler ile kurulmuş; 1968’deki ölümünün ardından Picasso’da birçok önemli eserini bu müzeye bağışlamış. Carrer Montcada üzerindeki beş ortaçağ yapısında yer alan müzede sanatçının gençliğinden olgun yaşlarına uzanan değişiminin göz önüne serildiği yaklaşık 4 bine yakın eseri inceleyebilirsiniz. Sanatçının tanınmış eserleri bu müzede bulamasanız bile, sanata ilgi duyuyorsanız mutlaka gezilecekler listenize ekleyin derim.
Paella ve tapaslarını tadın
Bir dönem tren yolu depoları ve ambar olarak kullanılan Port Vell, 1992 Barselona Olimpiyatları için yeniden limanın bir parçası haline getirilmiş. Bu tarihten sonra Barselona’nın görülmesi gereken yerler listesinde en başta olan Port Vell’in içerisinde Avrupa’nın en büyük akvaryumu da bulunuyor. Kentin sahilleri de hem canlı, hem eğlenceli. Aynı zamanda sahilde yer alan Restaurante Barceloneta’da deniz mahsulleriyle yapılmış Paella tatmanızı öneririm. Akşam yemeği için ise size Puerto Chico restoranında İspanyolların birbirinden değişik tapaslarından (mezelerinden) deneyebilirsiniz. Bu arada futbola meraklıysanız, FC Barcelona’nın stadyumunu görmeden o gösterinin bir parçası olmadan dönmemenizi öneririm. Son olarak İlkbahar ve sonbahar bu şehir daha keyifli. Seyahatlerinizi bu zamanlara göre ayarlamanızı tavsiye ederim