Hepimizin orada olduğu an: Unutmak
Başlangıçta buradaydı. Onunla başladık ve onsuz devam edemedik. Çocukluğumuzdan itibaren elimizi bırakmadı. Sonsuz bir dosttu aynı zamanda da sonsuz bir düşman. Onunla ilerledik; bazen ondan kurtulmamız gerekti. Bazen ise bütün varlığımızla ona teslim olduk.
Tarihler ona rağmen yazıldı ve onun müdahalesiyle. Aşıklar ona hem borçluydu hem de alacaklı. Onu terk edenlerimiz de oldu zaman zaman. Ama ‘onsuzluğun varlığı’nı bütün ömrü boyunca taşıyabilen oldu mu? Hayır.
Unutmak.
Herkesin en çok bildiği ve herkesin kimselere söylemediği. Başka türlüsü de zaten mümkün değildi.
Sokağa onu evde bırakıp adım attık ve akşam eve dönerken en çok onun hasretini çektik. Çünkü insan olmak, ‘unutmaksız’ mümkün değildi. Ama şu da vardı; unutmak, insana çalışmaz. İnsan, unutmanın çalışanıdır. O nasıl isterse. Bir patron olarak: unutmak. Bütün kara parçalarında.
Mesai devam ediyor.
- Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
- Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
- Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
- Büyük yalnızlığını dünyanın.
- Ahmet Muhip Dıranas