Hem Avrupa'nın hem de Afrika'nın şehri: Malaga
Henüz gidip görmemişsek bile, İspanya'nın Endülüs bölgesiile aramızda daima bir gönül ilişkisi olmuştur. Bölgeyeyüzyıllarca hayat vermiş Endülüslülerin kurduğu uygarlık, bizimköklerimizdeki kültürel kodlarla örtüşür, zamanın ve mekânınötesinde farklı bir bağ kurar.
Söz konusu olan Endülüs mirası ise Malaga elbette bir Granada ya da Cordoba değildir, ancak onun da kendine has güzellikleri, her ziyaret ettiğinizde aralayabileceğiniz sır perdeleri vardır.
Bir yüzü Avrupalı, diğer yüzü Afrikalı
Bir yüzü Avrupalıdır kuşkusuz, lakin diğer yüzü çöl fırtınalarıyla yanmıştır, buram buram Afrika kokar. Bunu mimarisinden, diline karışmış Mağribi sözcüklerden, deyimlerden, müzikteki tınılarından bile anlarsınız. Kuzey Afrika sahiline sadece 130 kilometre uzaklıktadır. Bu mesafe, Türkiye'deki birçok ilçenin, bağlı olduğu iline uzaklığından daha azdır.
Mesele onun ne kadar Afrikalı ne kadar Avrupalı olduğu ise, bu tamamen üzerine yöneltilmiş nazarın sahibine göre değişir. Söz gelimi Picasso'nun Malaga’sı, füzyona uğramış Avrupalıdır. Ama üzerinde kurulduğu Costa del Sol'da (Güneş Sahili) doğaçlama yapan gençlerin müziğine kulak verirseniz yarıdan fazlası Afrikalıdır, sıcaktır! Siyahtan beyaza... Bir alışkanlığa dönüşmüş dinginlikten anlık patlamalarla heyecan ve aşk arayan geçişlerle ritmini bulmuştur.
Büyük insanların izi
Bir şehir hem üç bin yıla yaklaşan geçmişe hem de farklı kültürlerin karmaşasına sahip ise akıllarda unutulmaz izler bırakacaktır. Malaga da bu bağlamda, bir kısmı büyük acılar ve kıyımlarla kan kırmızıya dönüşmüşse de yer yer romantizmini hâlâ koruyan bir tarihten eşsiz miraslar barındırır. Malaga'nın ruhu sadece tarihsel mirasında değil, bilakis günlük yaşantısında, müzik ve edebiyatla günümüze ulaşmış estetik rotalarla da işaretlenmiş bir haritaya da sinmiştir. Kimler gelip geçmemiş ki Malaga'dan. Kimileri bu şehre izler bırakmış kimileri ise kendine bu şehirden izler yüklenmiştir. Başta ressam Picasso olmak üzere, Seneca'dan İsni Zaydun'a, Ernest Hemingway, Graham Greene, Federico Garcio Lorca'dan Hans Christian Andersen'e kadar birçok yazar, sanatçı ve düşünür bu şehirden beslenmiş, bu şehri beslemiştir.
Picasso Müzesi
Pablo Picasso, Malaga'nın öz evladıdır. Bu yüzden gezinizde muhakkak büyük sanatçının adını taşıyan, önemli eserlerini barındıran Picasso Müzesi'ne yer vermelisiniz. 2003 yılında dünya sanatına hizmet vermeye başlayan Museo Picasso Málaga’da Picasso ailesinin bağışladığı 285 eser var. Buenavista Sarayı olarak bilinen binadaki müzede sanatçının sadece eserleri değil, kişisel eşyaları da sergilenmekte. Picasso mirasını merak edenlere bu müzenin hediyelik eşya ve kitap satan mağazalarından birkaç küçük şey için bütçe ayırmalarını öneriyoruz. Çünkü üzerlerinde Picasso desenleri taşıyan hediyeliklerden almazsanız, aklınız onlarda kalacaktır.
Alcazaba Kalesi
Şehre hâkim olan bir tepede yer alan Alcazaba, Endülüs Araplarından kalma çok önemli bir kale ve emir ikametgâhı. Bu kale denizden yükselen bir tepenin doğusunu kaplar. Etrafında palmiye ve çam koruları bulunur. Alcazaba ve bir başka kale Gibralfarao'yu birbirine korunaklı bir yol bağlar. Bu kale kompleksi girişinde diğerlerinde daha büyük bir kule vardır. Puerta da Granada olarak anılan iç surlardan geçildikten sonra Valinin Sarayı'na ulaşılır. Bu saray üç kemerli kenarları olan ve bir tarafı güneye açık olarak bahçeleri ve deniz manzarasını gören bir dikdörtgen avlu etrafında kurulmuştur.
Gibralfaro Kalesi
Bu yapı da zengin Endülüs mirasından. 11.yüzyılda Endülüs Taifalar idaresi sırasında ufak emirliklere bölündüğü dönemde yapılmış. 13. ve 14. yüzyılda hüküm sürmüş Nasrid Hanedanı hükümdarlığı sırasında genişletilmiş. Bu kale Alcazaba kale kompleksine bağlı olduğu için iki yapıyı peşi sıra gezebilirsiniz.
- Müzelerle bezeli şehir
- Malaga farklı kültürlerin eserlerinin yanı sıra modern sanat ürünlerinin de sergilendiği birçok müzeye sahip. Bu yüzden sanata ilginiz güçlüyse sadece Picasso Müzesi’ni değil, Carmen Thyssen Müzesi, Aduana Sarayı'ndaki Malaga Güzel sanatlar ve Arkeoloji Müzesi, CAC Malaga Modern Güzel Sanatlar Müzesi, MUPAM Şehir Müzesi, Otomobil Müzesi, Cam ve Kristal Müzesi, MİMMA yani Karşılıklı Etkileşimli Müzik Müzesi'ni muhakkak görmelisiniz.
Guadalmedina ve Guadalhorce
Şehrin eski tarihi merkezi burası. İki tarafında Guadalmedina ve Guadalhorce adlı Akdeniz'e erişen akarsular var, bu iki nehrin kenarlarında gezilip görülesi birçok yer bulunuyor.
Öte yandan tarihi bir botanik bahçesi olan La Concepcion'u, 1951'de başlayan kazılarda ortaya çıkarılan Antik Roma Tiyatrosunu, Atarazanas Pazaryerini, her ne kadar boğalara yaptıkları işkenceleri lanetlesek de La Malagueta Boğa Güreşi Arenası'na da yer vermelisiniz Malaga gezinizde.
Katolik İspanya'nın hemen her şehrinde olduğu gibi Malaga'da da birçok tarihi kilise ve katedral yer almakta. İlginizi çekerse, yapımına Rönesans stilinde başlanan ve Barok tarzda bitirilen Malaga Katedrali'ni, Mudijar stilinde inşa edilmiş Santiago Kilisesi'ni ve cami olarak yapılmışsa da sonradan kiliseye dönüştürülmüş İglesia del Sagrario'yu da görebilirsiniz.
- Costa Del Sol
- Yazımızın başında Costa del Sol'dan, Güneş Sahili'nden söz etmiştik. Özellikle gün batırmak için bu şehri deniz tarafından kuşatan sahile giderseniz, Malagalı gençlerin yaptığı birbirinden ilginç melez müziklere eşlik edebilir, yüzünüzü güneyden esen ılık rüzgâra verip günün yorgunluğunu serin bir içecekle atabilirsiniz.
- Bu sahil, birçok uluslararası şöhrete sahip müzik grupları da armağan etmiştir dünya müziğine. Bunlardan belki de en önemlisi, son 15 yılda ülkemizde konserler vermiş olan, adını plaj taburesinden alan, chillout müziğin önemli temsilcisi Chambao'dur. Yazımızı grubun en popüler parçalarından biri olan Los Sueños'tan (Düşler) bir alıntıyla sonlandıralım...
- "Kimsenin şifresini çözemediği gizli mesajlar,
- Düşüncelerin kaynağı, duyguların fabrikası sırlarımızı saklıyor
- Acıyı hafifleti kaderimizi yönlendiriyor ve bize yol gösteriyorlar
- Keşfetmekten mutlu ol!"