Firewind: 80'lerde yeni şeyler için yer vardı...
Yunan Power Metal topluluğu Firewind, 10 Aralık gecesi “Masters Of Fire” turneleri kapsamında Masterplan ve The Madcap’la birlikte Beşiktaş IF Performance sahnesinde olacak. İstanbul konserleri öncesi grubun kurucusu, usta gitarist Gus G’yle başta son albümleri olmak üzere pek çok konuyu konuştuk.
Stand United” 10. albümünüz, Firewind olarak kariyerinizde 20 seneyi geride bıraktınız. Geriye dönüp baktığınızda bu 20 yılı nasıl özetlersiniz?
20 yıl uzun bir süre… Bu zaman zarfında elbette pek çok iniş ve çıkış yaşadık. Ama hâlâ buradayız ve Firewind olarak müzik yapmaya devam ediyoruz. Devam ettiğimiz için kendimizle gurur duyuyorum.
Albümde The Romantics'in “Talking in Your Sleep” şarkısını cover’ladınız. Röportajlarınızda özellikle 80'lerden bir grubun şarkısını yorumlamak istediğinizi söylüyorsunuz. 80'lerin müziğinin büyüsünü, hiç eskimemesini neye bağlıyorsunuz?
Bilmiyorum ama dediğiniz gibi o dönemin müziğinde bir “sihir” var. 80’lerde yeni şeyler için yer vardı, yeni teknolojiler ortaya çıktı. İnsanlar o dönemde birçok yeni müzik tarzıyla tanıştı oldukça heyecan vericiydi. Pop müzik için iyi bir dönemdi, gelecek nesilleri tanımlayan pek çok iyi ve klasik şarkı yapıldı.
Peki, bu şarkıyı yeniden yorumlamaya nasıl karar verdiniz?
Yunanistan'da arabayla dolaşırken radyoda hep denk geldiğim bir şarkıydı “Talking in Your Sleep”. Bu şarkıyı hep sevmişimdir. Bir gün aklıma geldi ve bu şarkıyı yorumlayan metal grupları var mı diye internette aradım. Şansımıza hiç yoktu. Ben de bunu gruptaki arkadaşlara önerdim ve hepsi bu fikirden heyecan duydu.
Son albümde “Destiny is Calling” diye bir şarkı var. Kadere inanır mısınız?
Hayatta kontrol edebileceğimiz pek çok şey olduğuna inanıyorum ama kontrol edemeyeceğimiz şeyler de var. Kontrol edemediğimiz şeylere zaman ve enerji harcamak sağlıklı değil. Bunun için korkmaya da gerek yok. Belki de kader kısmı burada devreye giriyordur. “Kader ne derse o olur ya da kader karar verir” gibi bir zihniyet. Sanırım bu şarkı özellikle karmadan ve “ne ekersen onu biçersin” sözünden bahsediyor. Ben buna inanıyorum.
Metal müziğin pek çok tarzında çeşitli albümlerde çaldınız. Sizin için en ilginç kayıt deneyimi neydi?
Sanırım en ilginci 2010 yılında Ozzy Osbourne'un “Scream” albümünde çalmaktı. Benim için tamamen farklı bir durumdu. Burada Ozzy'nin prova stüdyosundaydım, yazılmış ama gitar partisyonları olmayan yeni şarkıları için gitar bölümleri ve sololar bulmaya çalışıyordum. Benim için çok garip bir seanstı. Koşullara göre elimden gelenin en iyisini yaptım.
Evet Ozzy’ye de gelecektim, bir efsaneyle çalışmak nasıldı? Ondan neler öğrendiniz?
Ozzy ile çalışmak inanılmazdı. Çok rahat bir ortam vardı ve birkaç yıl boyunca onunla dünyayı turlamak çok eğlenceliydi. Ondan çok şey öğrendim. Daha iyi bir gitarist daha profesyonel bir müzisyen olmam konusunda bana katkısı büyük.
Siz önemli müzisyenlerle çalışmış, harika bir gitaristsiniz. Bir albüm kaydettiğinizde ya da sahneye çıktığınızda insanların sizden her zaman büyük beklentileri oluyor. Bu beklentiler üzerinizde baskı yaratıyor mu?
İnsanların benden büyük beklentileri olduğunu biliyorum. Benim de kendimden büyük beklentilerim var. Bu bir tür baskı ama sağlıklı bir şekilde. Beni motive eden ve gelişmeye devam etmemi sağlayan şey de bu. Sahnede ve yarattığım her şeyde, her zaman kendimin yüzde 110'unu vermek istiyorum.
Babanız da müzisyendi, çocukken babanızın size müzikal anlamda ne gibi katkıları oldu?
Babam beni inanılmaz müziklere yönlendiren kişi. Bana Beatles, Pink Floyd, Peter Frampton, The Eagles ve bunun gibi harika müzisyenleri öğretti. Beni müziğe itmedi, sadece doğal olarak keşfetmeme izin verdi. İlk enstrümanımı almama yardım etti, beni bir müzik okuluna götürdü. Ona Amerika'da okumak istediğimi söylediğimde, Amerika'ya gidebilmem için para biriktirdi ve bir mülkünü sattı. Ben işçi sınıfı bir aileden geliyorum, bu yüzden hiçbir zaman fazla paramız olmadı. Hem annem hem de babam benim en büyük destekçilerim ve geleceğim için yatırımcılardı. Onlar olmasaydı şu an olduğum yerde olamazdım.
Bruce Dickinson'ın yeni albümü “The Mandrake Project”te de yer alıyorsunuz. Bu iş birliği nasıl gerçekleşti?
Evet, geçen yıl Bruce'un yapımcısı Roy Z.'den bir telefon aldım. Onunla 20 yıllık arkadaşız. Bruce'un yeni albümü için bir şarkıya gitar çalmamı istedi. Uzun epik bir solosu vardı. Beni aradığı ve bana bu şansı verdiği için çok minnettarım! Aslında “Eternity Has Failed” şarkısı için gitar bölümlerimi yolda kaydettim çünkü tüm bunlar olurken turnedeydim. İzinli olduğum bir gün Hollanda'da bir otelde, küçük bir ev stüdyosu kurdum ve solomu kaydedip dosyaları Roy'a gönderdim. Neyse ki Bruce çok beğendi ve albümünde kullanmaya karar verdi.
Turne demişken, yanılmıyorsam 10 Aralık'taki İstanbul konserinizden sonra bir süre ara vereceksiniz. İstanbul konserinizde bizi neler bekliyor?
Evet, İstanbul konseri 2024 yılı için son konserimiz olacak, turnelerle dolu inanılmaz bir yıl oldu. Konserde yüksek enerji, pozitif hisler ve grubun tüm dönemlerini kapsayan bir setlist olacak. Tabii ki Masterplan da o gece bizimle birlikte olacak. 10 Aralık'ta görüşmek üzere!