Eski olan güzeldir: Hatay

Hatay, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on üçüncü şehridir.
Hatay, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on üçüncü şehridir.

Farklı medeniyetlere evsahipliği yapan Hatay,ülkemizin turizm açısındanen hareketli şehirlerinden.Her mevsim pek çokziyaretçiyi ağırlayan şehir;binlerce yıllık köklü tarihi,mistik yapıları, 600 çeşityemek ve tatlıya sahipzengin mutfağı ve doğalgüzellikleri ile mutlakagörmeniz gereken bir kent.Sizlere Hatay gezinizderehber olabilecek bir 11’liliste hazırladım.

Hatay Arkeoloji Müzesi

Hatay gezimin ilk durağı olan Hatay Arkeoloji Müzesi’ndeyim. 2014’de yeni yerine taşınan Hatay Arkeoloji Müzesi, dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonuna sahip. Bu mozaikler 3 bin metrekare alanda sergileniyor. Yakın bir zamanda ortaya çıkarılan M.S. 3. yüzyıla tarihlenen ve üzerinde "Neşe" yazan "İskelet Mozaiği" dünyanın en nadir mozaik eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Yapılan arkeolojik araştırmalarda milattan önce 100.000 ile 40.000 yılları arasına tarihlenen bulgulara ulaşılmıştır.
Yapılan arkeolojik araştırmalarda milattan önce 100.000 ile 40.000 yılları arasına tarihlenen bulgulara ulaşılmıştır.

Meşhur Yüz: Şuppiluliuma Heykeli

Bu yüzü bugüne kadar mutlaka görmüş olmalısınız. Hatay Arkeoloji Müzesi’nin en önemli eserlerinden 3 bin yıllık 2. Şuppiluliuma Heykeli, Reyhanlı’daki Tell Tayinat Höyüğü’nde bulundu. Hitit Kralı 2. Şuppiluliuma’ya ait heykel, 1.5 metre yüksekliğinde, yaklaşık 1.5 ton ağırlığında. Sakallı, saçları bukleli, kollarında özel birtakım bileklikler olan kral heykelinin bir elinde mızrak, bir elinde başak bulunuyor. Savaşın ve üretimin temsilleri diyebiliriz.

Antakya Uzun Çarşı

Hatay'ın doğusunda ve güneyinde Suriye, batısında Akdeniz, kuzeybatısında Adana, kuzeyinde Osmaniye ve kuzeydoğusunda Gaziantep bulunur.
Hatay'ın doğusunda ve güneyinde Suriye, batısında Akdeniz, kuzeybatısında Adana, kuzeyinde Osmaniye ve kuzeydoğusunda Gaziantep bulunur.

Hatay'ın turistik ve simge mekânlarının başında gelen Antakya Uzun Çarşı, keyifli zaman geçirebileceğiniz bir durak. Hem geleneksel el sanatlarını yakından tanıyabileceğiniz hem de hediyelik eşya alabileceğiniz Antakya Uzun Çarşı'ya birkaç saatinizi ayırabilirsiniz. Yine her ara sokak ve caddenin farklı bir meslek grubuna ayrıldığı bu alanda, yöresel el işçiliğini, aktarları, peynircileri, köşkerleri, bakırcıları, künefecilerı ve kuyumcuları aynı alanda görmek mümkün. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen ve içerisinde han, hamam ve camilerin bulunduğu çarşı, yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğunda ve her gün binlerce kişi ziyaret ediyor.

Antakya Lahiti

Yine Hatay Arkeoloji Müzesi’nin en nadide eserlerinden biri de 3’üncü yüzyıla ait Antakya Lahiti. Özel bir bölümde sergilenen lahitin üzerindeki figürlerden dolayı, mezarın saygın ve eğitimli birine ait olduğu düşünülüyor.

Lahitten 200’lü yıllara ait üç altın sikke, bir altın gerdanlık, bir altın yüzük, bir altın küpe, bir altın düğme ve bir de kehribar bilezik çıkarılmış.

Lahitin mermerinin Afyon İscehisar’dan çıkarıldığı ve yöredeki atölyelerde yapıldığı düşünülüyor. Lahitten çıkan iskeletler ise Alpin ırkına ait.

Affan Kahvesi ve Haytalı

Hatay Türkiye'nin en önemli eski yerleşim yeridir.
Hatay Türkiye'nin en önemli eski yerleşim yeridir.

Hatay’ın özellikle fotoğrafçıları mıknatıs gibi çeken mahallesi Affan’ın girişindeki İnci (Affan) Kahvesi’nin tarihi dokusunu seveceğinize eminim. 1913’te bitirilen iki katlı taş binanın alt katındaki kahvehanenin yapımında Fransız mimarların ve Halep’ten gelen taş ustaların emeği de var. Ortada iki ana sütunla ayakta tutulan kahvehanenin inşası sırasında Roma döneminden kalma kuyular da bulunmuş. Burada Arap kültürünün bir parçası olan Haytalı’yı tatmalısınız. Süt, nişasta ve gül şurubu kullanılarak yapılan bu muhallebiyi bekletmeden yemek lazım.

Habib-i Neccar Camisi

Habib-i Neccar Camisi, Antakya’nın 638’de Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilmiş. Bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olduğu kabul ediliyor. Kurtuluş Caddesi’nde bulunan cami Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir Antakyalının adını taşıyor.

St. Pierre Kilisesi

1516'da Yavuz Sultan Selim bu toprakları fethetmiş ve Osmanlı İmparatorluğu dönemi başlamıştır.
1516'da Yavuz Sultan Selim bu toprakları fethetmiş ve Osmanlı İmparatorluğu dönemi başlamıştır.

Antakya–Reyhanlı yolu üzerinde kente iki kilometre uzaklıkta Habib-i Neccar Dağı yakınında yer alan Aziz Pierre kilisesi, doğal bir mağara olup, eklemelerle kiliseye dönüştürülmüş. H.z İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Pierre; Antakya’ya M.S. 29-40 tarihleri arasında gelmiş ve Hıristiyanlığı yaymaya çalışmış. İlk dini toplantının yapıldığı bu kilisede cemaat ilk kez Hıristiyan adını almış. Bu yüzden St. Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak biliniyor. 1983’de Papa VI. Paul tarafından Hıristiyanlar için Hacc yeri ilan edilmiş.

Her yıl 29 Haziran da Katolik Kilisesi’nce burada bir ayin düzenleniyor.

Bin Esirin Yaptığı: Titus Tüneli

Roma İmparatoru Vespasian'ın emriyle yapımına başlanan ve dağdan gelen suların neden olduğu selin taşıdığı kum ve çakılların limanı doldurmasına engel olmak için bin esire yaptırıldığı bilinen Titus Tüneli, doğanın içerisindeki büyüleyici bir mimariye sahip. Bin 380 metre uzunluğu, 7 metre yüksekliği ve 6 metre genişliğiyle dikkatleri çeken ve esirlerin çekiç ve murç yardımıyla dağı oyarak şekillendirdiği tüneli ziyaret edenler adeta büyüleniyorlar.

Türkiye, 7 Temmuz 1939 günü çıkarılan bir yasa ile
Türkiye, 7 Temmuz 1939 günü çıkarılan bir yasa ile