'Dünya'nın bittiği yer :Ushuaia

Ushuaia
Ushuaia

Arjantin’in Tierra del Fuego eyaletinde yer alan Ushuaia, dünyanın en güneydeki şehri olarak biliniyor. Beagle Kanalı’nın kıyısına kurulmuş bu eşsiz şehir, bu sebeple doğa severlerin ve macera arayanların da durak noktalarından biri. Karlarla kaplı dağların, uçsuz bucaksız deniz manzaralarıyla yan yana durduğu, zengin bir tarihe sahip Ushuaia; ziyaretçilerine unutulmayacak deneyimler sunma konusunda oldukça başarılı. Ancak bu güzel şehri görmek birazcık çaba gerektiriyor. Çünkü Buenos Aires’ten Ushuaia’ya ulaşmak uçakla yaklaşık 3.5-4 saat sürüyor. Buna bir de Türkiye’den kalkıp gitmeyi eklersek totalde yapılacak yolculuk yaklaşık 16 saati buluyor. Ama yine de değer mi? Bizce kesinlikle değer.

Ateş Toprakları’na gönüllü sürgün

İngiliz Kraliyet Donanması gemisi Beagle ile yapılan keşif seferleri burayı oldukça önemli kılıyor.
İngiliz Kraliyet Donanması gemisi Beagle ile yapılan keşif seferleri burayı oldukça önemli kılıyor.

Ushuaia’ya gitmeden önce tarihine kısaca bir göz atmakta fayda var. Yaghanlar, Selk’namlar ve Kawésqarlar bu bölgenin eski sakinleriymiş mesela. 19. yüzyılda, Avrupalı kâşifler buraya ulaştığında elbette bölgenin nüfusu da değişmeye başlamış. Özellikle Charles Darwin ve onun evrim kuramını oluşturmasına temel olan araştırma gezisine çıktığı İngiliz Kraliyet Donanması gemisi Beagle ile yapılan keşif seferleri burayı oldukça önemli kılıyor. 1884’te Arjantin hükümetinin bölgeyi yerleşim alanı ilan etmesiyle de Ushuaia mevcut dünyanın bir parçası olmuş. Şehir tarihindeki en önemli olay ise 1902 yılında Presidio isimli binanın inşasına başlanması. 1920’de tamamlanan bu yapı hapishane olarak kullanılmış. Ushuaia da hâliyle bir ceza kolonisi olmuş. Hatta millî parka giden tren yolunu da bu hapishanedeki tutuklular inşa etmiş. Bu hapishane kapanana kadar Arjantinlilerin sürülmekten en çok korktukları yerlerden biri olmuş. 1947’de hapishane kapatılınca da bu bina bir süre boş kaldıktan sonra 1995’te Museo Marítimo de Ushuaia (Ushuaia Denizcilik Müzesi) olarak ziyarete açılmış. Müzede Charles Darwin’in bölgedeki keşiflerini, Beagle Kanalı’nın tarihini ve Antarktika seferlerini anlatan sergiler yer alıyor. Ayrıca cezaevi koğuşlarında, eski mahkûmların yaşamlarını ve çalışma koşullarını yansıtan sergiler de mevcut.

Ateş Toprakları’nın, Antarktika’ya olan yakınlığı nedeniyle benzersiz bir ekosistemi var.
Ateş Toprakları’nın, Antarktika’ya olan yakınlığı nedeniyle benzersiz bir ekosistemi var.

Tren yolu demiştik. Unutup geçmeyelim. Bu trenin adı Tren del Fin del Mundo yani “Dünyanın Sonundaki Tren”. Gittiği millî parkın adı ise Tierra del Fuego yani “Ateş Toprakları”. 1520’de Ferdinand Magellan’ın bölgeyi “yeniden” keşfederken Yaghan yerlilerinin sahildeki kamp ateşlerini görerek karaya çıkabildiği için buraya “Ateş Toprakları” denilmiş. Ateş falan dedik diye öyle kurak bir durum olduğunu düşünmeyin. Aksine burası buzullarla kaplı dağlar, zümrüt yeşili ormanlar, berrak göller ve Beagle Kanalı’nın kıyılarını bir araya gelmesiyle tam bir doğa harikası. Ayrıca Ateş Toprakları’nın, Antarktika’ya olan yakınlığı nedeniyle benzersiz bir ekosistemi var. Bu yüzden gitmişken göller, nehirler ve şelaleler dolu parkın yürüyüş parkurlarında bir tur atmadan dönmemenizi tavsiye ederiz. Parkın içindeki Lapataia Körfezi ise Kuzey ve Güney Amerika’yı birbirine bağlayan ve dünyanın en uzun karayolu olan Pan-Amerikan’ın son noktası.

Ushuaia, Antarktika’ya yapılacak keşif gezilerinin de başlangıç noktası.
Ushuaia, Antarktika’ya yapılacak keşif gezilerinin de başlangıç noktası.

Ushuaia’da doğanın ziyaretçilere sunduğu bir başka harika şey “Martial Buzulu”. Üstelik şehir merkezine oldukça yakın. Martial Buzulu, özellikle kış aylarında kayak ve snowboard yapmak isteyenler için popüler bir nokta olsa da yazın gidenler için de oldukça keyifli. Burada yapılacak bir yürüyüş, nefes kesici dağ ve Beagle Kanalı manzaralarını size cömertçe sunuyor çünkü. Ayrıca görmenizi istediğimiz bir de Laguna Esmeralda var. Bu buzul göl Tierra del Fuego’da ve Ushuaia’ya yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta. Göl, adını güneş ışığının suyuna verdiği eşsiz zümrüt yeşili renginden alıyor. Huzurlu atmosferi ve muhteşem yansımalarıyla fotoğrafçılar ve doğa tutkunları için bir âdeta bir cennet diyebiliriz.

Dünyanın sonuna yolculuk

Ushuaia’da yapılacak en keyifli aktivitelerden biri de Beagle Kanalı’nda tekne turuna çıkmak. Enfes manzaralara şahit olacağınız bu turda dünyanın en ucunda fener olarak simgeleşen Les Éclaireurs Deniz Feneri’ni de göreceksiniz. Bir adacık üstünde yer alan ve hâlen çalışan fenerin etrafı foklar, balinalar ve penguenlerle dolu.

Antarktika’ya gitmek üzere ayrılan gemilere iç çekerek baksak da hayal kurmaktan vazgeçecek değiliz.
Antarktika’ya gitmek üzere ayrılan gemilere iç çekerek baksak da hayal kurmaktan vazgeçecek değiliz.

Ne kadar anlatsak da görmeden olmaz. Beagle Kanalı’nın sakin sularından Martial Dağları’nın zirvelerine uzanan Ushuaia şehri hem doğası hem de tarihiyle benzersiz bir destinasyon. Ushuaia, Antarktika’ya yapılacak keşif gezilerinin de başlangıç noktası. Oldukça pahalı bu yolculuklar genellikle Kasım-Mart ayları arasında, yani güney yarım kürede yaz mevsimi sürerken düzenleniyor. 7-20 gün kadar süren Antarktika seferlerinde gemiler, Beagle Kanalı’ndan ayrıldıktan sonra Drake Geçidi’ni geçiyor ve Antarktika Yarımadası’na ulaşıyor. Bu yolculuklar, yalnızca doğanın çarpıcılığıyla değil, aynı zamanda bilimsel ve kültürel açıdan da derinlemesine bir keşif imkânı sunuyor aslında. Zira Antarktika’ya gitmek gibi dünya üzerinde yapılabilecek ve unutulmaz başka kaç tane deneyim olabilir ki! Şimdilik yolumuz dünyanın ucuna düşmüş olsa da ve limandan Antarktika’ya gitmek üzere ayrılan gemilere iç çekerek baksak da hayal kurmaktan vazgeçecek değiliz. Belki bir gün Antarktika’ya gitmek mümkün olur. Kim bilir?