Dünyadan kuleler
Yuvarlak veya kare yapıdaki uzun, dar şekilde bir binanın parçası ya da tek başına olan kuleler, şehirlerin ikonik yapıları arasında yer alabiliyor. Kule denilince seyir kuleleri, minareler, haberleşme kuleleri, saat kuleleri gibi farklı yapılar akıllara gelse de; kimi tarihteki yerini alıyor ve yılda binlerce, milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan mekanlar haline geliyor.
İki Kuleler, İtalya
Her şehirle özdeşleşen mimari bir simge vardır; o yapı, insanın imgeleminde bütün keskinliğiyle yer alır. İkiz yahut İki Kuleler, İtalya’nın Bolonya şehrinden bağımsız düşünülemeyen, şehir sakinlerinin ve gezginlerin çoktandır alışageldiği Orta Çağ yapılarından biri. Kulelerin ikiz (“twin”) değil de İki Kuleler olarak anılmalarının sebebi, uzunluklarının farklı olmaları. Kısa olana Garisenda, daha uzun olana ise Asinelli adı verilmiş. Rivayete göre, 1100’lü yıllarda nüfuz sahibi iki aile bir güç yarışına girişmiş ve büyüklüklerini kanıtlayabilmek amacıyla isimleri kendi soyadlarından gelen bu kuleleri inşa ettirmişler. Ancak günümüze ulaşana dek uzunlukları defalarca değiştiği için geçmişte hangisinin daha uzun olduğu bir muamma. Bugün Asinelli’nin 97 metre, Garisenda’nın ise 46 metre uzunluğunda olduğu biliniyor.
Belém Kulesi, Portekiz
16. yüzyılda Portekizli Kâşif Vasco de Gama anısına yaptırılan Belém Kulesi, Portekiz’in başkenti Lizbon’un Belém bölgesinde yer alıyor. Kule, Portekiz geç gotik tarzı olarak bilinen gösterişli Manuelin mimarisine sahip; mimar ve heykeltıraş Francisco de Arruda tarafından tasarlanmış. Dört katlı yapının her katı ziyarete açık, bu katlar Valilik Odası, Kral Odası, Kule Terası ve Veranda olarak adlandırılıyor. 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren bu zarif eser, 2007 yılında Portekiz’in Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmiş.
Kutub Minar, Hindistan
Kuvvet-ül İslam Camii’nin avlusunda bulunan Kutub Minar, Hint-İslam kültürünün en nadide örneklerinden biri. Görkemli mimarisi, yapıyı turistler tarafından rağbet gören bir yer hâline getiriyor. Yapımı ilk olarak 13. yüzyılda, Delhi’yi Gurlu hükümdarı adına fetheden Kutbiddin Aybek tarafından başlatılmış. İslam’ın Hindistan’da elde ettiği zaferi temsil eden minarede çok çeşitli mimarilerin izleri görülüyor. 72,5 metre yüksekliğiyle dünyanın en uzun tuğla kulesi seçilmiş. 379 basamaklı bir merdivenle çıkılarak ziyaret edilebilen minarenin beşinci katındaki mermer sütunlarda Kuran-ı Kerim’den ayetler de var. Kutub Minar ve çevresindeki anıtlar 1993 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor.
Big Ben, İngiltere
Resmi adı Elizabeth Kulesi olan kule, yıllar içerisinde aslında saat kulesinin çanına verilmiş olan “Big Ben” adını almış. 1834 yılında Westminster Sarayı yangını sonucunda zarar görünce Charles Barry, yeni bir saray tasarlamış. Big Ben, yeni sarayla birlikte 1859 yılında inşa edilmiş ve o dönemde dünyanın en büyük saati olma unvanına sahipmiş. Augustus Pugin’in neo-gotik tarzda tasarladığı kule, zamanla İngilizlerin kültürel simgesi hâline gelmiş. Kulenin içerisinde bir tek Avam Kamarası’ndan girilebilen bir Hapishane Odası bulunuyor. Bu odayı günümüzde, parlamentoya sunulan dilekçeleri denetlemekle görevlendirilmiş Dilekçe Komitesi kullanıyor.
Svan Kuleleri, Gürcistan (Svan Towers, Georgia)
Çoğunlukla Gürcistan’ın Svaneti bölgesinde bulunan tarihi kuleler, güvenliği sağlama amacıyla “kule evleri” şeklinde inşa edilmiş. Bölgedeki en eski kulenin tarihi 8. yüzyıla kadar uzanıyor. Bu kuleler genellikle 20-25 metre uzunlukta, 4-5 katlılar; günümüzde ev olarak kullanılmasalar da gıda ve tarım ürünlerini depolamak için kullanılıyorlar. Svan kuleleri, otantik mimarileri sayesinde 2011 yılında Uluslararası Taş Mimarisi Ödüllerinin yöre mimarisi dalında ödül almış.
Galata Kulesi, Türkiye
İstanbul’un her neresinde olursak olalım, ister eski Türk evlerinin, gökdelenlerin, ister vapur pruvalarının ardında gözümüzün aradığı silüet hep aynıdır. Şehrin kimliğini oluşturan yapılardan birisi olan Galata Kulesi, ilk olarak Bizans İmparatoru Justinianos tarafından MS 507-508 yıllarında inşa ettirilmiş. 1348 yılında Cenevizliler kuleyi yeniden inşa edince günümüzdeki görünümünü almış. 1453’te İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilince tahribat gören kısımlar yeniden inşa edilmiş. 16. ve 17. yüzyıllarda savaş esirleri burada saklanmış ve levazım ambarı olarak kullanılmış, 18. yüzyıldan sonra ise Mehterhâne Ocağı ve yangın kulesi olarak işlev görmüş. Romanesk tarza sahip kâgir kule 62,59 metre uzunluğunda ve 11 kata sahip.