Dört medeniyetin tek başkenti: İznik
Hristiyanların Kudüs ve Roma’dan sonra en önemli üçüncü şehri İznik. Selçukluların ise Anadolu’da ilk devletleşme adımını attığı yer. Çok eski zamanlarda bağı bol anlamında yani “Helikore” diye adlandırılmış bu bereketli şehir. Daha sonra yoldaşlık ettiği gölden ismini alarak “Askania” demişler adına. Ardından Makedonyalı Büyük İskender’in Trakya satrabı Lysimakhos, şehri ele geçirmiş ve çok sevdiği karısının ismini vermiş şehre: “Nikaea”. Son dokunuşu ise Osmanlı yapmış ve İznik demiş bu kadim şehre.
İznik, Bitinya’nın altın şehri ve bir dönem başkentidir. Daha sonra Roma hâkimiyetine girer. Antik tiyatro ve Roma yolları dâhil birçok eser kalmıştır bu dönemlerden. Hristiyanlığın temel inançlarının belirlendiği, tüm mezhepler tarafından kabul görülen I. Konsil (325) ve Kiliselerde ikona ve tasvirlerin serbest bırakıldığı VII. Konsil de İznik’te toplanır. Bu önemli gelişmeler neticesinde İznik, Avrupa’dan başlayıp Kudüs’te sona eren hac yolunun olmazsa olmaz bir parçası olur. Keza VII. Konsilin toplandığı Ayasofya Orhan Camii de İznik’teki en önemli yapıdır. Özellikle 2014 yılında havadan fotoğraflama sırasında keşfedilen su altı bazilikası (st. Neophytos) büyük bir heyecan uyandırmıştır. Nitekim yüzyıllardır aranan I. Konsilin toplandığı yer artık bulundu. Vatikan Müzelerinden Capella Sistina’daki freskde yer alan betimleme bu tespitin en büyük kanıtıdır hatta.
Kılıçaslan’ın 1075’teki fethiyle ilk kez İslamla tanışır bu kadim şehir. Bu fetih onun değerine değer katar çünkü artık Anadolu Selçuklularının ilk başkentidir. Fakat çok uzun sürmez bu saltanat.
Nitekim 1096’da 600 bin kişilik haçlı ordusuna bir avuç askeri ile daha fazla dayanamaz Selçuklular ve şehre zarar vermeme sözü karşılığında İznik’i teslim ederler istemeye istemeye. Yani Türkler İznik’i sadece onun var olmaya devam edebilmesi için terk eder. Öyle de kıymetlidir bu şehir. Ancak bir gün mutlaka dönülecektir.
1204’te ise IV. Haçlı Ordusu Kudüs’e yürümek yerine İstanbul’u yağmalayınca Doğu Roma hanedanı soluğu İznik’te alır. 1261’e kadar dört Doğu Roma İmparatoru Ayasofya’da taç giyer. Tarihler 1331’i gösterdiğinde ise hasret son bulur, Sultan Orhangazi bir daha geri vermemek üzere alır İznik’i. Peki o zamandan beri kadim bir Türk yurdu olan İznik’te nereleri görmek gerekir yakından bakalım biraz.
Hristiyanlık için olduğu kadar İslam için de önemli bir şehirdir İznik. Kadiriyye Tarikatının Eşrefiye kolunu kurup balkanlarda geniş bir nüfuza ulaşan Eşrefzade Rumi’nin varlığı Tasavvufi İslam’ın İznik’te ne kadar güçlü olduğunun bir ispatıdır.
Çininin de başkentidir İznik. Başta Bursa Yeşil Camii ve Türbesi ile Sultanahmet Camii olmak üzere birçok Osmanlı yapısında görebiliriz İznik’in maharetli çinicilerinin eserlerini. Hatta İznik, British Museum’da sergilenen turkuaz ağırlıklı çinilerin de üretim merkezidir.
İznik’te asırlara meydan okuyan muhteşem takları ile günümüze ulaşmış Lefke Kapı, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı katman katman farklı medeniyetleri anlatır bize. Roma Tiyatrosu, İslam eserleri müzesi, Yeşil Camii mutlaka görülmesi gereken yerlerden birkaçıdır. İznik turuna Abdülvahhap Bayraktar Dede türbesinin olduğu tepeden muhteşem göl ve zeytin bahçeleri manzarası izleyerek başlayın. Hava açıksa şanslısınız. Hele ki göl üzerinde plankton patlamalarına denk gelirseniz çok şanslısınız. Ekinoks zamanlarında çayınızı alın ve göl kıyısında akşamı bekleyin. Yaşayacağınız güzelliği anlatmaya kelimeler kafi değildir.
Ve İznik’i mutlaka yürüyerek gezin. Osmanlı’ya vezir yetiştiren, İznik’i mamur eden Çandarlı Ailesi’nin hatırasını hissedeceksiniz. Özellikle Çiniciler çarşısında, Süleyman Paşa Medresesi ve I. Murad Hamamı’ndaki çini boyama atölyelerinde zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.