Çocuklarla Beypazarı çok eğlenceli
İstanbul’dan kalkıp, Ankara’nın yakınındaki Beypazarı’na çoluk çocuk hafta sonu gezisi için gidilir mi? Gittik, gördük, çok da eğlendik!
Beypazarı, İstanbul’a yaklaşık 300 km, Ankara’ya 100 km mesafede Ankara’nın tarihi bir ilçesi. Geç Osmanlı, erken Cumhuriyet döneminden çok iyi korunmuş konakları, yer yer 16-17. yüzyıl yapılarının da görülebildiği tarihi çarşısı ile insanı geçmiş zamanda yolculuğa çıkaran tarihi bir yer.
ÇOCUKLA BEYPAZARI’NDA NE YAPILIR?
Çocuk eğlencesi deyince ilk akla gelen yer, tema parklar oluyor. Ancak bazı yerler var ki yerlerin kendileri de birer “tema” park. Beypazarı gezinize, tarihi kasabayı ve çevre coğrafyasının kuş bakışı gözlemlenebildiği Hıdırlık Tepesi’nden başlayabilirsiniz. Orada korunmuş tarihi kasaba manzarasına net şekilde şahit olabilirsiniz.
NEFIS KOKULAR PEŞINDE BEYPAZARI ÇARŞISI’NDA
Tarihi Beypazarı çarşısına adımınızı atar atmaz mis gibi kokan ünlü Beypazarı kurularının kokularıyla karşılaşabilirsiniz. Diğer tarafta Türkiye’nin havuç üretiminin neredeyse yarısını karşılayan Beypazarı sokaklarında, taze sıkılmış havuç sularına ve alışık olmadığınız havuç ile yapılan envaiçeşit tatlıyla da tanışabilirsiniz. Arka sokaklara geçtiğinizde 1300’lü yıllardan kalma bir fırın göreceksiniz. Halen bilfiil çalışmakta olan fırında nar gibi kızarmış Beypazarı Güveci’nden yaprak sarmasına, gözlemeden 80 katlı baklavaya, Beypazarı’nda hem çocukların hem de büyüklerin bayılacağı pek çok lezzet bulmak mümkün.
GELENEKLERIN YAŞATILDIĞI “YAŞAYAN MÜZE”
Pek çok müze, geçmişe ait somut nesneleri koruma altına alıp ziyaretçilerine sunar. Peki ya soyut unsurların, geleneklerin, geçmişte kalmış bir çocuk oyununun, bizlerin hafızalarında olan ancak şimdiki çocukların hiç görmediği atmosferlerin koruma altına alınıp gelecek nesillere sunulmasına gerek yok mu? İşte Beypazarı’nda bulunan “Yaşayan Müze” tam da bu bahsedilenleri karşılıyor. Beypazarı arka sokaklarında bulunan Yaşayan Müze, restore edilmiş bir Osmanlı konağında yer alıyor. Daha giriş kapısı önüne çizilmiş olan rengârenk seksek ile çocuk eğlencesi başlıyor olup, müze içinde ebru yapımı, ıhlamur baskı ile kumaş boyama, mangala ve topaç gibi geleneksel oyunları deneyimleme fırsatıyla ortam daha da renkleniyor...
Müzenin merdivenlerini çıkarken karşılaşacağınız görevliler, ayaküstü eski gelenekleri, “dolap çevirme” gibi deyimlerin nereden geldiğini anlatmaya başlarsa şaşırmayın… Bununla da kalmıyorlar; özel olarak hazırlanan odaların birinde masalcı nine oturuyor, etrafındakilere geleneksel Türk masallarını anlatıyor. Tıpkı dedelerimizin, ninelerimizin bizi sobanın etrafına toplayıp, Ferhat ile Şirin’i anlatması gibi… Diğer bir oda da ise gölge oyunu, gelen misafirlere özellikle de çocuklara eskinin leziz tadını yaşatıyor.