Büşra Kayıkçı: Farklı disiplinlerle ilgilenmek, müziğin inşa süresini kolaylaştırıyor
Son dönemde eserleri sosyal medyada büyük ses getiren,sanatın farklı dallarıyla ilgisini koruyan 1990 doğumlu gençpiyanist Büşra Kayıkçı ile sosyal medyanın müzisyenekatkısını, diğer disiplinlerin müziğini ne şekilde etkilediğini vegelecek planlarını konuştuk.
Öncelikle merhaba, sizi sosyal medya aracılığıyla tanıyoruz. Aslında sizin biraz ezber bozduğunuzu düşünüyorum. İnternet aracılığıyla popülerleşen müziklerin hızlı tüketime daha uygun olan pop, arabesk veya rap türlerinde olmasına aşinayız. Piyano çalıyorsunuz ve yaptığınız müziği minimalist müzik, neo-klasik müzik olarak tanımlıyorsunuz. Pek de alışkın olmadığımız bu türe insanların ilgi göstermesini nasıl buluyorsunuz, görüntülenmenizin yüz binlere ulaşmasını neye bağlıyorsunuz?
Merhabalar, evet ülkemizde çok talep gören bir müzik türü değil aslında fakat Kuzey Avrupa’dan bize doğru hızla gelen yeni bir akım bu ve az da olsa kemikleşmiş bir kitlesi var, bu kitlenin zamanla çoğalacağına inanıyorum. Benim belki de en büyük avantajım temsilcisinin az olması, bunun dışında ise altyapısında tekrar eden formlar var bu sebeple çok karmaşık bir yapısı yok, dinlerken size eşlik ediyor müzik. Ortamınızı baskılamıyor aksine ona uyum sağlamaya çalışıyor sizi rahatlatıyor. Benim kendi müziğimde yakalamaya çalıştığım ise çok romantizme kaymadan melodik bir taraf eklemek bu tekrar eden motiflere, belki bunun havası insanları daha çok sarıyordur diye düşünüyorum.
Sosyal medyanın hız ve görünürlük anlamında gücü yadsınamaz, siz de sosyal medyayı iyi kullanan birisiniz, sizce bu mecranın sanatla uğraşan insanlar açısından olumlu ve olumsuz diyebileceğiniz yönleri neler olabilir?
Sosyal medyanın en çok faydayı müzisyenlere sağladığına inanıyorum. Müziğinizi düzgün bir ortamda kaydedecek imkânınız varsa eğer bir prodüktöre, plak şirketine veya menajere ihtiyaç duymadan rahatlıkla binlerce kilometre ötelere ulaştırabilirsiniz. Şu ana kadar bariz olumsuz bir yönüyle karşılaşmadım açıkçası fakat belki şunu söyleyebilirim; sosyal medyadan gelen iletişimin, yorumlar ne kadar olumlu olursa olsun, aşırıya kaçan övgülerden dolayı sanatçının egosunun şişme tehlikesinin olduğunu söyleyebilirim. Bu durum sanatçının anlam dünyasının yerinde saymasına, hatta geriye gitmesine neden olabilir.
Farklı disiplinlerdeki sanatları birlikte yürüttüğünüzü görüyoruz şüphesiz bunların hepsinin birbirini beslediği bir dünyanız var; mimari, müzik ve resim nasıl oluyor da birbirine ilham olabiliyor?
Elbette hepsi çok besledi, bale eğitimi alırken disiplinli olmayı ve sağlığıma değer vermeyi öğrendim. Ritim duygum ve kulağım çok gelişti. Tiyatro, sahneyi ve sesimi kullanmayı öğretti.
Resim yapmak beni hep renk kullanım teknikleriyle çok cezbetti, neşelendirdi.
Özellikle suluboyanın akışkanlığını, esnekliğini seviyorum. Ama bu anlamda en çok mimarlık fakültesinde okumuş olmaktan dolayı kendimi çok şanslı hissediyorum. Benim beste yapım sürecimde müziğe yaklaşımıma da pozitif anlamda çok etkisi oldu. Sanatta en önemli şeylerden biri bence değerini kaybetmeden soyutlayabilmek. Bunu öğrendik fakültede. Ve bir tasarım disiplinini çalışmak bana üretken, yenilikçi ve işlevsel olmayı aşıladı. Yöneldiğim her alanda artık bu kaygıyı taşıyorum ve bu kaygı bana farklı kapılar açıyor, keşif sınırlarımı genişletiyor.
Hepimizin yaptığı işlerde motivasyonunun azaldığı dönemler oluyor. Siz bu dönemlerde neler yapıyorsunuz, size iyi gelen ve tekrar bir canlanma sağlayan şeyler nelerdir?
Sık yapamasam da sanırım seyahat etmek. Ne zaman buna fırsatım olsa depolarımın dolduğunu hissediyorum. Onun dışında bana en çok ilham veren deneysel çalışan sanatçılar. Bu bir ressam da olabilir, grafik tasarımcı da olabilir. Yenilikçi yaklaşımlar beni çok heyecanlandırıyor ve harekete geçiriyor. Tekrara düşülmesinden ve düşmekten hep korkmuşumdur.
Kendi bestelerinizi yapıyorsunuz, Spotify’da albüm çıkardınız bundan sonrasında neler yapmayı düşünüyorsunuz, farklı projeleriniz olacak mı?
Aslında hayalim film müzikleri yapmak, ses mühendisliği ile alakalı bir yüksek lisans programına katılıp işin mutfağını daha detaylı öğrenmek. Bunun dışında müziğimi farklı ülkelere taşımayı konser vermeyi elbette çok isterim.