Buenos Aires'in gökkuşağı: La Boca
Buenos Aires görmek istediğim şehirler içinde ilk sıralarda yer alanlardandı. Geniş bulvarları, huzuru yakalayabileceğiniz parkları ve bahçeleri, sokakları dolduran müzik sesiyle beni kalbimden yakaladı. Ancak şehirde iki mahalle var ki, bunlar görülmeden Buenos Aires’i gördüm diyemezsiniz. Biri muhteşem pazarıyla San Telmo, diğeri de rengarenk evleriyle La Boca... San Telmo başka bir yazıya kalsın, biraz La Boca’dan bahsedelim istiyorum.
Sokaklara taşan müzik
Arjantin’e beraber gittiğim çift daha önce Türkiye’de Tango kurslarına katılıp Tango dersleri aldığı için, Tango kulüplerinin olduğu La Boca’ya hiç vakit kaybetmeden gitmek istediler. Türkiye’de ne kadar öğrendiklerini görmek ve yerel halkla dans etmek istiyorlardı. Doyasıyla şehre gelir gelmez kendimizi La Boca’da bulduk.La Boca Buenos Aires’in 48 mahallesinin en ünlüsü. Gezip görünce anladık ki, buna şaşmamak gerek. Arkadaşlarım sokaklarda dans eden yerel dansçılarla birlikte bolca tango yaparken, ben de rengarenk evlerin arasında kendimi kaybettim. Bu kadar renkli bir mahalleyi ilk kez görüyordum.
Teneke çatılı rengarenk evler
Caminito Sokağı araç girişine izin vermediği için yayalar rahatça dolaşıp, kapı önlerinde kurulan restoranlarda, sokağa yayılmış kafelerde oturabiliyorlar. Kostümlerle Tango yapanları seyretmek, sokak müzisyenlerini dinlemek ayrı bir zevk bu sokakta. Aslında mahalle genişçe olmasına rağmen renkli evler sadece birkaç sokakta bulunuyor. Yoğun turist kalabalığı da bu sokaklara has.
La Boca’da La Ribera tiyatrosu, çokça tango kulübü ve İtalyan tavernaları var. Özellikle La Perla Cafe,1899 numarada mutlaka görülmesi gereken bir bina. Ahşap tavan, masalar, yerel sanatçıların eserleri çok etkileyici... Evet İtalyan, çünkü semt İtalyan göçmenler tarafından kurulmuş. Dolayısıyla İtalyan etkisi kendini hissettiriyor. İlk sakinlerinin çoğu Cenova’dan gelse de, günümüzde Avrupalı göçmenlerin oturduğu mahalle, sakinlerinin -İspanyol, Arap, Alman ve Fransız- kültürüyle bezenmiş durumda.
64 kilometre uzunluğundaki Riachuelo Nehrinin, dünyanın en geniş nehri Rio De La Plata’ya döküldüğü yerde kurulan La Boca, çok eski bir liman yerleşimi. Buradaki evler nasıl böyle rengarenk derseniz? Bu evler Avrupa’dan gelen göçmenlerin, bölgedeki barakaları artan tekne boyalarıyla boyaması sonucu ortaya çıkmış. Barakalar da eski gemilerin saçlarından inşa edilmiş zaten.
Barakaların da aslında Afrika’dan getirilen köleler için yapıldığı söyleniyor. 1800’lerde bölgede yaşayan çok ciddi bir siyahi nüfus söz konusu ki, birçok araştırma siyahilerin Arjantin müziği ve Tango’ya katkı sayladıklarını söylüyor. Hatta 1800’lerde kurulan köle pazarlarına Tango denilmesi ve davullar eşliğinde siyahların dans etmeleri de bunu destekleyen bilgilerden.
Bolca grafiti ve tablo
Caminito Sokağı boyunca kaldırımlarda ve duvarlarda sanatçıların eserlerini görmeniz mümkün. Her bir duvarı dikkatlice incelemek gerekiyor. Yerel hayata dair pek çok ipucu yakalamak mümkün eserlerde. Yine heykeller de süslüyor sokağı. Ayrıca La Boca’da bir balkonda Maradona, Evita ve Gardel’in heykelleri bulunuyor. Maradona ve Evita tanıdık olsa da, Gardel özel ilgi alanına girenler için bilinecek bir isim aslında. Uruguay doğumlu Carlos Gardel, Tango’nun Kralı kabul ediliyor. Tango tarihinin unutulmaz kişiliği... Arjantin’in bu 3 efsane siması, La Boca’da mahalleliyi ve turistleri selamlıyor.
Maradona ve Boca Junıors
Bir zamanlar Maradona’nın da top koşturduğu Boca Juniors, mavi sarı renkleriyle adeta bölgenin ruhunu oluşturuyor. Bunu sokaklarda, sürekli karşınıza çıkan futbol oynayan çocuk manzaralarından da anlamak mümkün.
Boca Juniors’ın futbol stadyumu La Bombonera da yine bu mahallede...
Severek gezebileceğiniz La Boca’da dikkat edilmesi gereken bir noktayı belirteyim ki o da güvenlik... Gün içerisinde hava aydınlıkken hiçbir sorun yaşanmazken, havanın kararması ile birlikte hırsızlık olayları artıyor mahallede. Her gidişimizde taksi şoförleri bizi uyardı. Aman çantanıza, aman kameralarınıza dikkat diyerek...
