Bir okuldan daha fazlası ilk üniversitemiz: İstanbul Üniversitesi
Ülkemizin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi’nin tarihi fetih dönemine dayanmaktadır. 29 Mayıs 1453'te İstanbul fethedilmiş ve şehirde Türk İslam medeniyeti başlamıştır. Fetihten bir gün sonra Bizanslıların son dönemine ait Pantokrator Manastırı Kilisesi Molla Zeyrek Mehmed Efendi’nin girişimleriyle cami ve medreseye çevrilmiştir. Fatih Külliyesi, medreseleri inşa edilene kadar eğitim faaliyetlerine bu yapıda devam edilmiştir. 1469 yılında tamamlanan Fatih Külliyesi’nin medrese birimlerinde başlanan eğitim faaliyetleri döneminin en yüksek eğitim seviyesi olarak kabul edilebilir.
19. yüzyılda reformlarla birlikte eğitim modelinde de yenilikler yapılmaya başlanmıştır. Yüksek eğitim bölümü için medreseden ayrı bir kurum olarak “Fenler Evi” manasına gelen “Dârülfünun” un kurulması kararlaştırılmıştır. 1846 yılının Kasım ayında Ayasofya’ya yakın Marmara’ya hâkim bölgede Dârülfünun için Avrupa’da bulunan üniversitelere benzeyen bir bina yapılması istenmiştir. Plan ve tasarım açısından Avrupai tarzda yapılmasının sebebinin öğrenim gören talebeleri yabancı ülkelere gitme ihtiyacından kurtarmak ve bilgi ararken zararlı fikirlere kapılmalarını önlemek olduğu ifade edilmektedir. Mimar Gaspare Fossati tarafından yılında inşa edilen ilk Dârülfünun binası günümüze ulaşamamıştır.
İkinci Dârülfünun “Dârülfünun-ı Osmânî” adıyla açılmıştır. Dârülfünun-ı Osmânî, 20 Şubat 1870 tarihinde Çemberlitaş’ta Sultan II. Mahmud Türbesi yanındaki inşa edilen yeni binasında Maârif Nâzırı Safvet Paşa’nın nutkuyla açılmıştır. Yeterli sayıda nitelikli öğrencinin bulunmaması nedeniyle Mahmud Nedim Paşa’nın sadareti sırasında (1872 Ocak veya Şubat) Dârülfünun-ı Osmânî kapatılmıştır. 1873 yılında Maârif Nâzırı Safvet Paşa’nın girişimleriyle Mekteb-i Sultani’nin Müdürü Sava Paşa hazineye yük olmamak koşuluyla yeni bir Dârülfünun kurmak için görevlendirilmiştir. Yeni Dârülfünun Mekteb-i Sultani’nin temelleri üzerine oturtulmaya çalışılmıştır. Öyle ki bu durum isim değişikliğine sebep olmuş ve Dârülfünun-ı Sultani adıyla kurulmuştur. Dârülfünun- ı Sultani’de verilen derslerin İslam kültürüne yabancı olması, öğrencilerin Hıristiyan Rum olması ve Fransız ekolünün ağır basması gibi çeşitli sebeplerden dolayı 1881 yılında tamamen kapatılmıştır.
1895 yılında Sadrazam Küçük Said Paşa mesleki eğitimin yanı sıra ilim adamı yetiştirmeye yönelik bir okul açılması için Sultan II. Abdülhamid’e yeni bir Dârülfünun kurulmasının gerekliliğini arz etmiştir. Sultan II. Abdülhamid’in iradesiyle kurulan Dârülfünun- ı Şahane 21 Ağustos 1909'da Vezneciler’de bulunan Zeynep Hanım Konağı’nda eğitim vermeye başlamıştır. 20 Nisan 1912 tarihli nizamnameyle Dârülfünun-ı Şahane’nin adı İstanbul Dârülfünunu olarak değiştirilmiştir. 1919 yılında İstanbul Dârülfünunu’nun adı Dârülfünun-ı Osmânî olarak değiştirilmiş ve tekrardan canlandırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’nin modernleşmesi için bir üniversiteye ihtiyacı olduğunu bilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, 21 Nisan 1924 tarihinde 493 sayılı Kanunla İstanbul Dârülfünunu’nun hükmi şahsiyetini tanımıştır.
Bu müesseseyi köklü bir reformla tam bir Avrupa üniversitesi tarzında kurmaya karar veren Cumhuriyet Hükümeti, İsviçreli Profesör Albert Malche’ye Dârülfünun’un kalkınması için hazırlattığı raporu esas alarak 31 Mayıs 1933 tarihli ve 2252 sayılı Kanunu çıkarmıştır. Bu kanunun 1. Maddesinde “İstanbul Dârülfünununu ve ona bağlı bütün müesseseler kadro ve teşkilatlarıyla beraber 31 Temmuz 1933 tarihinden itibaren mülgadır” ifadeleriyle İstanbul Dârülfünun lağvedilmiştir. 2. maddesiyle de “Maârif Vekilliği 1 Ağustos 1933 tarihinden itibaren İstanbul’da (İstanbul Üniversitesi) adı le yeni bir müessese kurmağa memur…” ifadeleriyle İstanbul Üniversitesi resmî olarak kurulmuştur.
1948 yılında Orman Fakültesi İstanbul Üniversitesi’ne bağlanmıştır. 1962 yılında Eczacılık, 1964 yılında Diş Hekimliği okulları fakülteye dönüştürülmüştür. İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) dışında 1966 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ikinci bir tıp fakültesi olarak açılmıştır. Cumhuriyet’in 50. yıl dönümü olan 1973 yılında Avcılar Kampüsü çalışmalarına başlanmıştır. 1983 yılında çıkan 2809 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu gereği İstanbul Üniversitesi de Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) bağlanmıştır.
İstanbul Üniversitesi 2018 yılında alınan bir karar neticesinde İstanbul Üniversitesi içinden “İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa” kurulmuştur.
İstanbul Üniversitesi 1453 yılından günümüze eğitim ve öğretim hayatına devam etmektedir. “Tarihten geleceğe bilim köprüsü” sloganıyla akademik dünyada sorumluluğunun bilincinde olan İstanbul Üniversitesi ülkemize değer katmaya devam etmektedir.