Bi' kavram 3 film: Aşk

Aşk.
Aşk.

Aşk; ruhumuzun en ücra köşelerini bile etkisi altına alan, zor bir duygu. Herkes farklı şekilde yaşıyor. Hemfikir olduğumuz nokta ise aşkın, insanı güçlü bir şekilde dönüştürmesi. Bu dönüşüm bir bakışta, dokunuşta ya da salt varlıkta olabilir. Zira iki insan arasındaki bağın ötesindedir aşk. Bir yanda özgürlük, diğer yanda bağlılık duygusunu taşır. Dolayısıyla hem bireyseldir hem de ortak. İnsan, sevdiğinde kendi kimliğini bulurken güçlü ve kırılgan hâlleri meydana çıkar. Yani aşk, bazen coşkun bir nehir gibi akar, insanı boğar, bazen de küçük bir çatlaktan sızan su gibi sessizce insanın içine akar ve onu yıkar; ama her durumda insanı derin bir anlam arayışına sürükler. Nihayetinde aşk, evrenle ilişkimizde iz bırakır; varoluşumuzu anlamlı kılar. Hayatın en saf ve karmaşık hâliyle buluştuğu nokta da burasıdır. Buradan hareketle aşkın hâllerini anlatan üç filmi bir araya getirdik:

Phantom Thread

Phantom Thread.
Phantom Thread.

Yönetmen Paul Thomas Anderson, 2017’de seyircisiyle buluşturduğu Phantom Thread’de aşkı; tutku ve kontrol arasındaki ince çizgide arıyor. Filmin ana karakteri Reynolds Woodcock, ünlü bir moda tasarımcısı olarak mükemmeliyetin peşinden sürüklenirken, Alma adında genç bir kadına âşık olunca tüm hayatı değişiyor. Alma, Reynolds için başlangıçta sadece bir ilham kaynağı gibi görünse de zamanla onun hayatına hem bir tehdit hem de bir anlam kazandırıyor. Aşkın bazen tahripkâr, bazen de dönüştürücü gücünü işleyen filmde iki karakterin ilişkisi, kontrol, bağımlılık ve özgürlüğün kesişim noktasında şekilleniyor. Böylece Phantom Thread, aşkın karmaşıklığını ve derinliğini de zarif bir şekilde ortaya koyuyor.

Sadece Aşıklar Hayatta Kalır

Sadece Aşıklar Hayatta Kalır.
Sadece Aşıklar Hayatta Kalır.

Sıradan bir vampir hikâyesinin bile Jim Jarmusch’un dokunuşuyla nasıl bir sinema başyapıtına dönüşeceğinin örneği: Sadece Âşıklar Hayatta Kalır (2013). Zira aşkın zamansızlığını ve ölümle yüzleşmenin getirdiği varoluşsal sorgulamaları keşfeden bir film bu. Yüzyıllardır var olan iki vampir, Adam ve Eve’in hikâyesini anlatan film; aşkın sadece duygusal değil, aynı zamanda varoluşsal bir bağ oluşuna dikkat çekiyor. Adam, dünyadan uzaklaşarak melankolik bir hayat sürerken; Eve, dünyayı ve insanları hâlâ sevmeye çalışıyor. Yüzyıllar boyunca birbirlerini beklemişler, ancak yine birbirlerinden ayrılar. Dolayısıyla filmde aşk bir kurtuluş değil, aynı zamanda bir yük olarak karşımıza çıkıyor. Tarihin karanlık ve bozulmuş yanları karşısında, nihayetinde Adam ve Eve’in ilişkisi bile bir araya geldiklerinde zamanın ve ölümün acımasız gerçekleriyle yüzleşiyor.

Aşk

Aşk.
Aşk.

Spike Jonze’un 2013 yapımı filmi Aşk, teknoloji ve aşkın kesişim noktasından insanı ele alıyor. Filmin, yalnız bir adam olan Theodore’un, yapay zekâ işletim sistemi Samantha ile kurduğu garip ilişkiye odaklanıyor. Boşanmış, yalnız bir adam olan Theodore, bir gün yeni bir işletim sistemi satın alır. Bu sistemin yüzü Samantha, sadece bir yazılım olmasına rağmen, kendine özgü kişiliği, zekâsı ve duygusal derinliğiyle Theodore’a âşık olur. Böylece filmde aşk; insanlık, kimlik ve yalnızlık gibi kavramlarla birleşerek, dijital dünya ile gerçek dünya arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor. Aşk, teknolojinin insan ilişkileri üzerindeki etkilerini, aşkla olan bağımızın doğasını sorgularken, aynı zamanda aşkın evrensel ve dönüştürücü gücünü gösteren hem duygusal hem de entelektüel anlamda derin bir hikâye.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım