Baykan Barlas: tüketim hızına yetişmek için üretilen şarkıların birçoğu özensiz
Uzun yıllardır Türkçe rap müziğin içinde beatmaker ve prodüktör olarak yer alan Baykan Barlas, global anlamda da prestijli işlere imza atmış bir müzik adamı. Baykan Barlas’la DJ olarak yer aldığı Açık Mikrofon isimli rap yarışmasını ve yurtdışında çalıştığı önemli isimlerle yollarının nasıl kesiştiğini konuştuk.
Ayağın kırılıyor ve sen can sıkıntısından beat yapmaya merak sarıyorsun. Sonra ne oluyor da iş buralara kadar geliyor?
Ayağım kırılmadan önce iyi bir dinleyiciydim ama içten içe üretme hevesim vardı. Fakat beat üretme konusunda en büyük engel -ki hâlen en kötü özelliklerimden biri- erteleme huyumdu. Basketbol antrenmanında gerçekleşen sakatlık sonrasında evde geçen yaklaşık 1-1.5 aylık iyileşme süreci ise bir bakıma aradığım fırsatı vermiş oldu bana. Erteleme ihtimalimi ortadan kaldırdı yani. Benim için her şey evde geçirdiğim o zaman diliminde başladı.
Bugün 10 dakikalık bir video ile anlayabildiğimiz beat tekniğine o yıllarda çok uzun sürede ulaşabiliyorduk.
O yıllarda teknoloji şimdiki kadar gelişmiş değildi beat'leri hangi programlarla yapıyordun?
Evet, kendi jenerasyonumdaki çoğu kişi gibi ben de yanlış yapa yapa, programları kurcalaya kurcalaya öğrendim, sonrasında da enstrümanları öğrendim. Daha doğrusu öğrenmek zorunda kaldım çünkü YouTube ve Tutorial videoları o yıllarda maalesef yoktu. Bugün 10 dakikalık bir video ile anlayabildiğimiz beat tekniğine o yıllarda çok uzun sürede ulaşabiliyorduk. Karşıma çıkan ilk program Hip-Hop Ejay isimli bir yazılımdı ancak tam olarak beat yaptığımızı söyleyemem. Programın içerisinde kendi hazır loop'ları vardı ve bunları aranje edebiliyorduk, o kadar. Daha çok oyun gibiydi aslında. Sonrasında Reason ve Fruity Loops’un erken sürümleri ile ciddi daw yazılımlarıyla tanışmış oldum. Hâlen FL Studio kullanıyorum. Yazılım haricinde çeşitli sampler cihazlar (drum machines), turntable ve klavye kullanabiliyorum.
Senin beatmaker'lığa merak sardığın yıllar aynı zamanda insanların rap müzik dinleyicisi olmanın ötesinde bu müziğin icracısı olmaya başladığı yıllara tekabül ediyor. Peki, sen o yıllarda sahne önündeki insan olmayı düşünmedin mi?
Prodüksiyon kısmı bana her zaman daha büyüleyici geldi. Çünkü kendi jenerasyonumdaki çoğu kişinin aksine rap müzik ile tanışmam Türkçe Rap ile değil çok küçük yaşlarda ve İngilizce bilmiyorken Amerika Endüstrisi ile oldu. Beni en başta çeken şey tamamen altyapılardı. İlerleyen yıllarda yayınlamadığım pek çok demo kaydettim ve birçok rap şarkısı yazdım (hâlen sıkıldıkça yazıyorum) ancak bu vb. durumlar hiçbir zaman beat yapmanın önüne geçmedi.
Twitter'da ve Twitch yayınlarında sözünü sakınmadan rap piyasasındaki pek çok işi eleştiriyorsun...
Aslında derdim insanlarla değil. Ben sadece daha kaliteli ve özgün işler duymak istiyorum. Yani müzisyensek müzik yapalım istiyorum ancak içinde bulunduğumuz camiada tüccar sayısı müzisyen sayısından daha fazla ve benim derdim bununla. Tabii ki moda olan her şey ticarileşir ama ben dinleyici olarak birbirinin kopyası rapçiler, global endüstriden çalınmış şarkılar veya sırf tüketim hızına yetişebilmek için özenilmeden servis edilmiş işler duymaktan sıkıldım, yoruldum. Şahıslarla asla problemim yok ancak şu da bir gerçek ki herkes eleştiri kaldıramıyor.
Sonrasında eleştirdiğin müzisyenlerden sana nasıl dönüşler geliyor?
Sivri dilli olmanın bir bedeli oluyor mu? Darılan arkadaşım da oldu, birebirde tanışmadığımız hâlde direkt küsen insanlar da oldu. Ancak en sert eleştirimi dahi olumlu karşılayan da çok isim var. Benim amacım ortak endüstrimizin kalite düzeyini yüksek tutabilmek için gereken bilinci dinleyiciye veya müzisyene aşılamak. Maalesef çekemediğimiz için eleştirdiğimizi ya da düşmanlık beslediğimizi sanan buna göre kendisini veya çevresini bana karşı belli bir pozisyona sokan çok insan var.
Yurtdışından çok sayıda saygın isimle çalıştın? Bunlar nasıl gerçekleşti?
Amerika’da mixtape kültürü vardır ancak Türkiye’de bu neredeyse yok. Bunun sebebi ise Türkiye’de DJ kültürünün bir türlü oturmamasından kaynaklanıyor. Ben ilk olarak remix bazlı bir mixtape serisi yapmaya karar verdim ve yurtdışından underground isimlerle acapellalarını istemek için irtibata geçtiğimde kapıyı ilk kez aralamış oldum. Sonrasında ise RZA’nın yönettiği The Man With Iron Fists isimli filmin soundtrack yarışmasında final etabına kadar yükseldim ve bu benim için önemli bir referans oldu. Bu referans sayesinde önceden ulaşmaya çalışıp ulaşamadığım Amerikalı rap müzik sanatçılarıyla irtibat kurmaya başladım ve süreç içerisinde bazıları ile çalışma yapma fırsatım oldu. İlk olumlu geri dönüşü Wu-Tang Clan üyesi Inspectah Deck ve rahmetli Sean Price yapmıştı. Bu isimlerin haricinde yine Wu-Tang Clan’dan Method Man ve Ghostface Killah, Canibus, Ras Kass, Killah Priest, Havoc, D12 grubundan Swifty, Intell, Lord Goat, El Da Sensei ve Punchline gibi birçok Amerikalı sanatçı ile çalışma fırsatı elde ettim. Son dönemde ise yakın arkadaşım Sayedar’ın ve Türkçe Rap’in eski isimlerinden Kaplan’ın projelerinde Ill Bill, Vinnie Paz, Brother Ali, Big Twins ve Sandra Reyes gibi isimlerle de çalışma şansım oldu. Kendilerine de tekrar sizin aracılığınızla bir kez daha teşekkür etmek isterim.
Ben sadece daha kaliteli ve özgün işler duymak istiyorum.
Gain Açık Mikrofon yarışmasınında DJ'isin. Yarışma senin açından nasıl gidiyor?
Çekimlerine yeni başladık ve pandemi sürecinde özlediğim konser atmosferini yarışma ortamı bana tekrar yaşatıyor. Bunun dışında sevdiğim arkadaşlarımla beraber bu projenin içerisinde bir arada olmak çok keyifli. Ayrıca yarışma, elde edecekleri sonuç ne olursa olsun birçok yetenekli genci keşfetmeme de olanak sağladı. Genel olarak memnunum.