Balkanlardan uzak doğuya kültür turları
İnsan, bugünü ancak geçmişe giderek, bugününiçine hapsolmadan keşfedebilir, bunu nasıl yapardiye soracak olursanız, cevabı basit: kültür.Arayanlar, bulanlar, soranlar, bir hakikatin peşindekoşanlar, cevapsız soruları olanlar, kendi biricikliğinidünyaya armağan edenler… Kültür turuna çıkmakistiyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorumdiyenler için naçizane birkaç tavsiyede bulunduk.
Bosna Hersek
Boşnakların, Sırpların ve Hırvatların nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturduğu Bosna Hersek’in kuzey bölümünde yer alan Bosna ve güney bölümünde yer alan Hersek olmak üzere 2 ayrı merkezi vardır. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkede; Roma İmparatorluğu hâkimiyetinin sona ermesi ve bölgede Osmanlı’nın yükselişiyle Türk ve Müslüman kültürü belirleyici bir özellik haline gelmiştir, tüm Balkanlar'da da olduğu gibi. Ülkenin başkenti Saraybosna, Balkanların Müslüman ve Türk kimliğinin şehirleşmeye yani mimari ve sosyal hayata aksettirilmiş bir örneğidir adeta.
Saraybosna’nın en acı dolu yılları, Bosna Hersek’in bağımsızlığını ilan etmesinin hemen ardından 1995’e kadar sürmüş olan Bosna Savaşı sırasında yaşadığı kuşatma dönemleridir.
Binlerce Saraybosnalı, şehre yapılan bombardımanlarda ve yaşanan çatışmalarda yaşamını yitirdi. Katliam ve yıkımın izlerini bugün dahi şehrin sokaklarında görmek mümkün; şehirdeki şehitlikler ve beyaz mezar taşları Saraybosna yakın tarihinin en iyi tanıkları. Şehrin diğer tarihi ve kültürel dokusunu ise Baş Çarşı, Gazi Hüsrev Bey Camii, Saat Kulesi, Baş Çarşı Sebili, Moriçan ve Ulusal Kütüphane gibi tarihi yapılar oluşturuyor.
Ülkenin bir diğer önemli şehri ise Mostar’dır.
Kültürel dokusuyla Saraybosna gibi Balkanlardaki Osmanlı mirasının devamı niteliğindeki şehrin başlıca tarihi ve kültürel güzellikleri Mostar Köprüsü, Neretva, Blagaj Tekkesi, Karagöz Bey Camii, Türk Hamamı, Kriva cuprija, Blagaj Alperenler Tekkesi ve Sarı Saltuk Hazretleri Türbesi’dir.
Mostar Köprüsü, Bosna Savaşı’ndan sonra yenilenmiş haliyle, eski bir Mostar geleneği olan evlenmek isteyen erkeklerin cesaretlerini sergilemek için köprüden nehre atlamaları gibi pek çok kültürel etkinliğe de sahne olmaktadır. Srebrenitsa ise tam anlamıyla Bosna’nın en büyük kabristanıdır. Sırp Faşist Radko Mladiç’in katlettiği Boşnaklar ruhen diri bir şekilde Srebrenitza’nın sokaklarını, meydanlarını dolaşmakta ve ruhi varlıklarını şehirde canlı tutmaktalar. Özellikle Potacari Şehitliği ve Soykırım Anıtı yakın tarihin Avrupa’sının tam göbeğinde nice bir vahşetin işlenmiş olduğunu görmek ve bundan payımıza düşen dersleri almak için gidilesi ve görülüp üzerine tefekkür edilesi bir mekân.
İran
İran, Ortadoğu’nun en eski medeniyet beşiklerinden birisi. 3000 yıldır günümüzdeki coğrafyasında bulunan ve bu köklü yerleşik düzeni nedeniyle de çok katmanlı bir kültürel yapısı olan bir ülke burası. İran’nın genellikle her şehrinde kadim bir hava hissedilir ve ülkenin köklü kültürel yapısı pek çok açıdan gözlemlenebilir; ancak özellikle Meşhed, Yezd, Tebriz ve İsfahan İran’nın kültürel yapısının temel taşlarını oluşturan şehirlerin başında geliyor. Ülke nüfusunun %90’ını Şiiler oluşturuyor ve şeriatla yönetilen ülkede, din oldukça önemli bir yaşamsal unsur hâline gelmiş. Bu bağlamda Meşhed, Şii inancı için oldukça önemli bir merkez; çünkü İmam Rıza’nın türbesi burada yer alıyor ve Şiiler için burası Kâbe ve Kerbela’dan sonra ziyaret edilmesi ibadet olarak kabul edilen bir mekân.
Isfahan ise, aynı isimli vilayetin merkez şehri ve Ortaçağ’da dünyanın en büyük ve önemli kentlerinden birisiydi. Safevi Hanedanlığı’na başkentlik yapmış olması dolayısıyla da şehir, Fars-İslam mimarisinin ender özelliklerini barındırıyor. Şehrin en büyük meydanı olan Nakş-ı Cihan Meydanı, UNESCO tarafından “dünya mirası” listesine alınmış ve bu meydandan ayrı olarak şehirde farklı dönemlere ait sayısız kültürel ve tarihi eser yer almaktadır.
Yezd ise İran’nın kalbiymişçesine merkezi bir konumda yer alan, sarı damlarıyla, tozlu sıcak yollarıyla bir çöl şehri.
Sürreal bir resme bakıyormuş hissi veren şehrin mimari yapı, barındırdığı binlerce yıllık dini ve kültürel değerlerin bir nişanesi olarak Yezd’i İran’ın diğer şehirlerinden ayırıyor; çünkü burası İran’nın bilinmeyen yüzüne açılan bir perde, burası Zerdüşt toprağı.
Ürdün
Resmi adıyla Ürdün Haşimi Krallığı olan ve Ortadoğu’nun gerilimi yüksek topraklarının kesiştiği bir noktada kurulmuş bir ülkedir. Ülke nüfusu Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerden oluşmaktadır. 2000 yılı aşkın bir tarihe sahip ülkenin en önemli şehirleri başkent Amman, Akabe, Petra ve İrbin’dir. Tarih boyunca Asur, Babil, Pers ve Roma gibi önemli medeniyetlere beşiklik yapmış olan ülke, Hz. Ömer döneminde İslam topraklarına katılmış ve 16. yüzyılda da Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir.
Kayıp Kent Petrası, Wadi Rum çölleri, Kur’an’da adı Şuara suresinde geçen Kızıl Deniz ve Ceraş’taki antik kent Ürdün’ün kültür ve tarihine tanık olmak isteyeceklerin görmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Özellikle Petra şehri 2007 yılında UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine alındı ve dünyanın yedi harikasından birisi olarak belirlendi. Ülkenin başkenti Amman ise ilk yerleşimin Kalkolitik Çağ’da yapıldığı, dünyanın en eski şehirlerindendir. Amman Roma Tiyatrosu, Amman Kalesi, Kral I. Abdullah Camii ve şehirdeki birçok müze ve sanat galerisi bir kültür turu için görülmeden geçilmemesi gereken mekânlardır.
Hindistan
Ezoterizminin yurdu, birçok mistik hareketin kendisinden neşet ettiği bir egzotik ülke: Hindistan. Teneke mahallelerinde yaşam mücadelesi veren milyonlarca insanla birlikte, dünyanın sayılı zenginleri arasında gösterilen insanların da yaşadığı bir coğrafya. Doğum oranı artışı aynı hızla devam ederse Çin’den daha kalabalık bir nüfusa sahip olacak bu ülkede Hindular, Sihler, Budistler, Müslümanlar ve Hristiyanlarla birlikte pek çok dinin mensubu yaşıyor.
5000 yıllık varlığıyla, yaşadığı savaşlar, etkilediği ve etkilendiği uygarlılarla bir kültürel kozmostur Hint ülkesi.
Örneğin başkent Yeni Delhi dünyanın en kozmopolit, çok dilli, çok dinli ve çok nüfuslu şehirlerindendir. Hindistan’ın altın üçgen bölgesi bir kültür turu için işi kolaylaştırırken ülkeyi ilk kez ziyaret edenleri de etkileyebilecek tüm özelliklere sahip. Üçgenin merkezinde başkent Yeni Delhi bulunurken, Hindistan’ın başkentinde kadim ve modernin nasıl birleştiği gözlemlenebilir. Taj Mahal, Jaipur Sarayı, tapınak kentler ve birçok hisar yine Hindistan altın üçgen bölümünün bir parçasıdır. Ülkenin en önemli şehirleri başkentle birlikte, Agra, Mumbai, Chennai ve antik kent Haydarabad’dır.
Moğolistan
Mavi göğün ve yağız yerin ülkesi: Moğolistan.Moğollar, İslam’ı kabul etmeden önce aman vermez bir sel gibi geçtikleri coğrafyalardan aktılar ve nihayet Anadolu’da İslam’la tanışınca meşrepleri değişti ve bu kanlı sel duruldu, bölündü ve ata yurdunda kendi halinde akan bir ırmağa dönüştü.
Dünyanın en geniş otlaklarının, en büyük düzlüklerinin ve en sarp dağlarının ülkesi Moğolistan’ın Türk dünyası için en büyük özelliklerinden biri sınırları içinde yer alan Orhun Yazıtları’dır. Orta Asya Türk tarihi ve edebiyatının göçebe geçmişimizin ilk yazılı örnekleri olması bakımından büyük önem taşıyan Orhun Yazıtları Moğolistan’da yapılan Orhun Müzesi’nde koruma altındadır. Ülkenin kültürel özelliklerinin en iyi gözlemleneceği zaman 11-13 Temmuz tarihleri arasındaki Nadaam Festivali’dir. Festival kapsamında gerçekleştirilen cirit, ok atma ve güreş gösterileri Moğol yaşam kültürünün dünden bugüne vazgeçilmez unsurlarıdır.