Selamlık- Serdar Tuncer

Selamlık- Serdar Tuncer
Selamlık- Serdar Tuncer

Nihayet Dergisi, televizyon programcısı, yazar Serdar Tuncer'e sordu.

Söküğünüzü kendiniz mi dikersiniz?

Hayır ama yüksündüğüm yahut karizmaya halel getirmemek için bir hayır değil bu. Bilakis beceremediğim için, bir güzel sünnet-i seniyyeye mutâbaat edebilecek kadar dahi o küçük kabiliyetten mahrum oluşumun mahcubiyetiyle, hayır.

Babanızdan öğrendiğiniz ev işi var mı? Yemek pişirmek, ortalık toplamak, misafir ağırlamak...

Babam yemek pişirmezdi. Ortalığı toplamaya yardım ederken gördüğümü de pek hatırlamıyorum. Misafir ağırlamak, işte o başka. Bundan çok hoşlanırdı, hiçbir şeyi sen yapmayınca misafir ağırlamak keyif oluyor galiba.

Tamir ederken bozanlardan mısınız, tamirci çağıranlardan mı? Bırak bozuk kalsın diyen bir umursamaz bahsini, isteğe bağlı olarak açabilirsiniz...

Tamir işleriyle uğraşmayı severim. Evde tamir edilecek ne olursa olsun alet çantamı alır, meseleyi anında çözerim. Ama ne hikmetse genelde işin sonunda eve bir tamirci gelir ve der ki: “Abi keşke bunu böyle yapmadan beni çağırsaydınız!” Garibim hem bozuğu düzeltmek zorunda kalır hem de düzelteceğim diye benim biraz daha bozduğumu...

Uzlete çekilseydiniz yapmakta en çok zorlanacağınız husus ne olurdu?

Kendimden kurtulmak... Sustuğu an kendisiyle hiç susmadan konuşanlardanım. Mevzuumuz da ekseriyetle aynıdır: “Ne yapıp da bu Serdar’ı insan edeceğiz?” Alıp başını gitmek ister ya insan bazen; bendeniz bu sebepten “bırakıp başını gitme” hayali kuranlardanım.

Modern zamanların en güzel, en hoş tarafı nedir?

Hayatı “oyun ve eğlence”den ibaret saymaya sevk eden bilcümle anlamsızlıklara kolaylıkla ulaşabilme ve onlarla sınırsız oyalanabilme imkânı sunarak; hem kendisinden önceki zamanlarda nelerin ne kadar güzel olabildiğini hem de hakikatte nasıl olması gerektiğini tefekkür etmemize muazzam bir pencere aralaması. Uzun mu oldu cümle? Şöyle arz edeyim o zaman: Sahte var’larıyla yok’umuzu, sahte yok’larıyla var olması gerekenimizi ihtar edişiyle -ille de seveceksem- seviyorum modern zamanları.

Kurbanınızı kendiniz mi kesersiniz?

Çok istememe rağmen maalesef hayır. Ama babam kendisi keserdi. Kurban, bayramdan birkaç gün evvel alınırdı çocukluğumda. Ortam müsait... Babaannem elleriyle besler ve büyük güne hazırlardı onu, kınasını salavatlarla yakarak.

Kesilen bir yabancı olmazdı o zaman; bizden, aileden biri olurdu sanki. İbrahimî bir tefekkür doğardı böylelikle. Şimdi bir yabancıyı bir başka yabancı kurban ederken biz başında durup dua ediyoruz, Allah eksiği noksanıyla kabul etsin.

Oğluma illa da öğretmem gereken şudur bahsini nasıl detaylandırırsınız?

Allah rızasının ne kadar mühim olduğunu öğretmek isterim. Olduğu ve yaptığı şeyleri Allah için olmayıp, Allah için yapmadıktan sonra ne olduğunun ve ne yaptığının hiçbir ehemmiyeti olmadığını... Bunun da ancak olanların yanında talim edilebileceğini bildiğim için evliyaya bende olmanın olmazsa olmazlığını! Ha bir de nasıl yapacağım bilmem ama tamir işleri.

“Kızımın bu hayatta ille de bilmesi gereken üç şey” dediğinizde aklınıza neler geliyor?

Allah’a kul, Habîb-i Edîbi’ne (s.a.v.) ümmet, dostlarına dost ve ümmet-i Muhammed’e hizmetkâr olmak derdiyle yaşamaları gerektiği, bu bir. Yuvalarını hakiki bir cennet bahçesi eyleyebilmek adına, kocalarına gösterecekleri hürmetin kendilerine katacağı izzetten, dillerindeki duanın yapacakları yemeğe katacağı lezzete varana değin cümle ahvallerinde ihtimam içinde birer eş olmaları, bu iki. Çocuklarına “çocuğun eğitimi annesinin karnında başlar” hikmetini sorumluluk mihengi eyleyip, ‘yarının Fatih’ini belki de ben yetiştiriyorum şuurunda bir annelik yapmaları, bu üç. Ama en mühimi bütün bunların kâmil bir mürşid eteğinden tutmadan ele geçmeyeceğini bilecek bir idrak. Hepsi bu kadarcık.

Ev işinde erkeklere en çok yakıştırdığınız işler nelerdir?

Evin hanımının işlerini huzurla yapabileceği bir ortamı tesis ettikten sonra, belki bazı pazar kahvaltılarını, belki bir sahur sofrasını muhabbetle –ama arada bir- hazırlamak, evin derlenip toparlanmasına evi dağıtmamaktan başlayarak yardımcı olmak, bir de tamir işleri...

Hayat müşterek olduğuna göre sizin payınıza düşenden memnun olduğunuz/asla memnun olmadığınız hususlar nelerdir?

Payıma düşenden ziyadesiyle memnunum, eşimin payına düşene destek olabildiğim kadar da mutlu.