Gerçek bir trajedinin arka planı: Chernobyl

Gerçek bir trajedinin arka planı : Chernobyl
Gerçek bir trajedinin arka planı : Chernobyl

Yirminci yüzyılda gerçekleşen en büyük nükleer felaketler arasında yer alan ve geniş bir coğrafyada neden olduğu ölümler ve doğa tahribatıyla belleklerimizde hâlen tazeliğini koruyan Çernobil Nükleer Santrali patlamasını konu alan Chernobyl dizisi muhteşemsenaryosu, prodüksiyonu, olağanüstü gerilimli gerçek hikâyesi ve oyunculuklarıyla ilk bölümünden itibaren tüm izlenme rekorları alt üst etti.

Patlamanın ağır faturası

Tarihte insan eliyle gerçekleşen en büyük felaketlerden biri, Sovyetler Birliği (SSCB) yönetimindeki Ukrayna’da bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nde 26 Nisan 1986’da gerçekleşen patlamaydı. SSCB’nin kurucusu Vladimir Ulyanov Lenin’in adını taşıyan nükleer güç santralinin 4. ünitesinde gece saatlerinde gerçekleşen patlama, olumsuz etkileri hâlen süren büyük ve trajik sonuçlara kapı aralamıştı.

Patlama sonucu, santralin reaktör kısmında yaşanan yıkım ve başlayan yangın sonucu oluşan sızıntı, rüzgâr yoluyla kısa zamanda SSCB’nin yanı sıra batı Avrupa ve İskandinavya ile Karadeniz havzasındaki birçok ülkeyi etkisi altına almıştı.

Çernobil’de yaşanan patlama sırasında iki santral işçisi hayatını kaybederken, ilerleyen günlerde radyasyon zehirlenmesi sonucu 29 kişi hayatını kaybetti, 134 işçi de ağır şekilde yaralandı. Santralin bulunduğu Pripyat şehri merkezde olmak üzere, yaklaşık 30 kilometrekarelik alan “Yabancılaşma (Dışlanma) Bölgesi” ilan edilerek, ilk haftada bu bölgeden yaklaşık 116 bin kişi başka şehirlere tahliye edildi. Sonraki yıllarda da yaklaşık 230 bin kişinin tahliyesi gerçekleşti.


Santralin bulunduğu Pripyat şehri merkezde olmak üzere, yaklaşık 30 kilometrekarelik alan “Yabancılaşma (Dışlanma) Bölgesi” ilan edilerek, ilk haftada bu bölgeden yaklaşık 116 bin kişi başka şehirlere tahliye edildi.

Felaketin kesin sonuçları hâlen bilinmemekle ve gizli tutulmakla birlikte, radyoaktif sızıntıdan yaklaşık 1600 kilometrekarelik bir alanın yoğun şekilde etkilendiği; Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre 1986-2005 yılları arasında yaklaşık 4 bin kişinin, Greenpeace International’ın iddialarına göre ise yaklaşık 90 bin kişinin radyasyonun etkileri nedeniyle hayatını kaybettiği raporlara yansıdı.

Radyasyondan etkilenen bölgelerde başta kanser vakaları olmak üzere, ölü ve sakat doğum oranlarında da artışlar gözlendi. Felaketin ardından 14 yıl daha çalışmaya devam eden ve 2000 yılında tamamen kapatılan santraldeki patlamanın yoğun radyasyonla zehirlediği “Yabancılaşma (Dışlanma) Bölgesi”nde ise kimi uzmanlara göre 3 bin, kimilerine göre ise 20 bin yıl boyunca yaşanamayacak bu bölgenin en iyimser tahminlerle 2065 yılından önce yeniden yerleşime açılması mümkün görünmüyor.

Facianın tam sonuçları bilinmeyen bir diğer faturası ise radyasyonun doğaya verdiği zarar. Çok sayıda bitki ve hayvanın yok olmasına, toprakların ürün yetiştirilemez hale gelmesine ve temiz su kaynaklarının kirlenmesine neden olan Çernobil faciası, uzun yıllar boyunca ülkemizde de gündem olmuş, özellikle Doğu Karadeniz bölgemizde yetiştirilen başta çay olmak üzere birçok tarım ürününün radyasyonlu olduğu tartışmaları yapılmıştı. Yine Karadeniz bölgemizde hızla artışa geçen kanser vakaları da Çernobil’in bir sonucu olarak değerlendirilmişti.

 Chernobyl IMDB’de dizi kategorisinde 9.7 puanla ilk sıraya yerleşti.
Chernobyl IMDB’de dizi kategorisinde 9.7 puanla ilk sıraya yerleşti.

Çernobil faciasını konu alan ilk televizyon dizisi ise yapımcılığını Amerikalı yayıncı kuruluş HBO’nun üstlendiği ve İngiliz Sky Atlantic televizyonu tarafından 6 Mayıs’ta ilk bölümü ekrana taşınan Chernobyl oldu. İlk bölümünden itibaren reyting rekorlarını altüst ederek, IMDB’de de dizi kategorisinde 9.7 puanla ilk sıraya yerleşen Chernobyl, tüm yönleriyle ve bilinmeyen detaylarıyla tarihin en kötü insan yapımı felaketlerinden biri olan nükleer patlamanın öyküsüne tüm detaylarıyla yer veriyor.

Facianın kirli arka planı

Santralde aslında ne yaşandığı izleyici için uzun bir süre muamma oluştursa da, sonradan ortaya çıkmaya başlayacak bilgiler; yaşanan ihmalleri ve patlamaya nasıl davetiye çıkartıldığını olağanüstü bir gerilimle izleyiciye yansıtmayı başarıyor.

Dizi, Çernobil’de olan biteni büyük oranda muhteşem oyunculuğu üzerinden izleyeceğimiz Jared Harris’in canlandırdığı nükleer fizikçi Valery Legasov’un, aslında birçok gerçeğin gizlendiğini seyirciye hissettireceği bir sahnesiyle açılıyor.

Dizi, Çernobil’de yaşanan ihmalleri ve patlamaya nasıl davetiye çıkartıldığını olağanüstü bir gerilimle izleyiciye yansıtmayı başarıyor.
Dizi, Çernobil’de yaşanan ihmalleri ve patlamaya nasıl davetiye çıkartıldığını olağanüstü bir gerilimle izleyiciye yansıtmayı başarıyor.

Bu sahnenin hemen ardından santralde gerçekleşen patlamada, olayın başsorumluları olan santral müdürü Viktor Bryukhanov (Con O’Neill), santral başmühendisi Nikolai Fomin (Adrian Rawlins), başmühendis yardımcısı ve felaketle sonuçlanan ölümcül testi yöneten şef Anatoly Dyatlov (Paul Ritter), 4. ünite gece vardiyası şefi Aleksandr Akimov (Sam Troughton) ve görevli Leonid Toptunov (Robert Emms) sahne alıyor.

Facianın büyüklüğüne rağmen aslında neler olup bittiğini anlamakta zorlanan, meseleyi hafife alan, ihmalkâr davranan ve gerçekleri gizleme yoluna giden bu ekibin karşısında, nükleer fizikçi Valery Legasov bir kahraman olarak beliriyor.

Patlamanın görünenden daha ciddi olduğunu ve daha büyük bir patlamanın da kapıda olduğunu gerek santral gerek ise devlet yöneticilerine anlatmaya çabalayan Legasov, aynı zamanda nükleer patlamanın hem SSCB’de hem de komşu ülkelerde milyonlarca kişinin hayatına ve doğaya büyük tehditler yöneltecek olumsuz sonuçlarına SSCB yönetimini ikna etmek adına zor bir mücadeleye girişiyor.

Legasov’un bu mücadeledeki en büyük destekçisi ise Minsk şehrinde şüpheli bir radyasyon artışı tespit edip, Çernobil’de bir şeyler olmuş olabileceğini düşünerek, hızla santrale doğru yola çıkan ve tamamen kurgu kadın karakter olan Belaruslu nükleer fizikçi Ulana Khomyuk (Emily Watson). Khomyuk hızla kurulan araştırma komisyonuna giriyor, Devlet Başkanı Gorbaçov ile gerçekleşen görüşmelere katılıyor, devlet arşivlerine baskın yaparak araştırma arda bulunuyor, hastanede yatan santral görevlileriyle görüşüyor ve hatalı reaktörün gizli tarihine dair bilgileri tüm zorluklara ve risklere rağmen ortaya çıkarma çabasında bulunuyor.

Kazanın ardından santral yöneticilerinden devlet yöneticilerine her seviyede gerçekleşen ihmaller, ulusal ve uluslararası kamuoyuna karşı gerçeği gizleme çabaları, manipülasyonlar ve kara propaganda yöntemlerine de dizide detaylarıyla yer veriliyor. Dizide aslında olabildiğine yalın bir anlatı var.

  • Bir nükleer tesiste yaşanan patlama, sıradan ve tek boyutlu kahramanlar ve çoğunlukla hataların kabul edilmemesi, gerçeğin gizlenmeye çabalanması, patlama sonrasında hiçbir özel kıyafet giydirilmeden santrale gönderilen itfaiyeciler ve çıplak çalışmak zorunda bırakılan maden işçilerinin trajik hikâyeleri ve felaketin tüm boyutlarıyla ortaya çıkması durumunda uluslararası arenada ve kendi toplumuna karşı oldukça zor durumda kalacak Sovyet yönetiminin kendi nükleer sırlarını korumayı da amaçlayan kirli mücadele tarzını temsil eden kötü karakterler üzerinden işleyen sembolik bir anlatı öne çıkıyor.

Bu sembolik anlatı ise en çok da, oyuncu Stellan Skarsgard’ın canlandırdığı, kriz yönetimi için santrale gönderilen dönemin enerjiden de sorumlu SSCB Başkan Yardımcısı Boris Shcherbina’da billurlaşıyor. Shcherbina üzerinden, güç ve tehdidi elinde bulunduran ve ön alma duygusuyla hareket eden siyasetçiler ve dönemin devlet işleyişi ve kodlarına yönelik dikkate değer bir okuma sunuluyor.

Üst düzey psikolojik gerilim

Senarist Craig Mazin ve yönetmen Johan Renck’in imzasını taşıyan Chernobyl, bazı kurgu karakterler barındırmakla birlikte, tamamen gerçek olaylara dayanan titiz bir çalışmanın ürünü
Senarist Craig Mazin ve yönetmen Johan Renck’in imzasını taşıyan Chernobyl, bazı kurgu karakterler barındırmakla birlikte, tamamen gerçek olaylara dayanan titiz bir çalışmanın ürünü

Dizideki siyasi gerilimin yanı sıra santralin içinde kapalı mekânlarda, yanan enkazın yanı başında, söndürülmesi imkânsıza yakın nükleer yakıt ve ani bir buharlaşmayla patlayıp yüzlerce km2 ’lik bir alanda yaklaşık 5 milyon insanı öldürmesi ihtimali olan binlerce ton suyun tahliyesinde çalışan işçilerin dramı da kayda değer bir anlatı sunuyor.

O an yayılmakta olan yüksek düzey radyasyonun ortasında ve üstelik korunmasız şekilde görev yaparak, radyasyonu anbean emen işçilerin haftalarca sürecek çaresizliğini içeren dramatik ve gerilimli sahneler izleyiciyi ekrana âdeta kilitliyor.

Senarist Craig Mazin ve yönetmen Johan Renck’in imzasını taşıyan Chernobyl, bazı kurgu karakterler barındırmakla birlikte, tamamen gerçek olaylara dayanan titiz bir çalışmanın ürünü. Dizi, kan donduran gerçekliği, muhteşem senaryosu, kurgusu ve oyunculuklarıyla her yönüyle sürükleyici ve mutlaka izlenmesi gereken bir yapım.