Olağanüstü çevresel koşullar olağanüstü insanlık durumları doğuruyor. Muhtemelen bu sebepten, sanatta ve tabii sinemada iki dünya savaşına dair anlatılar hiç eskimiyor.
1917 on milyonlarla ifade edilen sayıda insanın hayatında iz bırakmış, ülke tarihlerinde kayıp kuşakların oluşmasına sebep olacak kadar büyük bir etki yaratmış I. Dünya Savaşı hakkındaki en yeni yapım. Film sinemada onlarca kez anlatılmış bir dönemi perdeye taşısa da evrensel perspektifi, sıra dışı biçimi ve senaryo ritmi sayesinde benzerleri arasından sıyrılmayı başarıyor.
Film, tabiri caizse bir intihar görevine gönderilen iki İngiliz askerin hikâyesini anlatıyor. İkilinin tarafsız bölgeden geçerek, tuzağa düşmek üzere olan 1600 askeri durdurması gerekiyor. Üstelik gönderilen askerlerden birinin ağabeyi de tehlike altındaki birlikte yer alıyor.
Her ne kadar hikâye İngiliz ordusu içinde geçse de 1917’de ulusal referanslardan özellikle uzak duruluyor. Milliyetçilikten ziyade trajik insanlık hâllerine odaklanılması filmin evrensel niteliğini pekiştiriyor.
1917 hakkında en çok dikkat çeken ve filmin başyapıt olarak anılmasını sağlayan tercih ise tek plan olması. Bir filmin kesintisiz tek bir çekimden oluşması, içinde gizli kesmeler olsa da öyle görünecek şekilde tasarlanması yeni bir buluş değil. Tek planın sinema tarihinde örneği az olsa da Alfred Hitchcock’un Rope (1948), Sokurov’un Russian Ark (2002), Iñárritu’nun Birdman (2014) filmleri bunların en ünlüleri. Hâlihazırda zor olan tercihin 1917 gibi büyük bir prodüksiyonun içinde başarılması ise inanılması güç bir işçilik gerektiriyor.
Tek plan, yapım tasarımından oyuncuların ve kameranın koreografisine pek çok unsuru karmaşık hâle getiriyor. Nihayetinde tüm uğraşa değiyor ve 1917’nin kahramanlarının yolculuğunun seyirci tarafından gerçek zamanlı olarak tecrübe edilmesi hem sinema duygusunu hem de anlatının tesirini farklı bir seviyeye taşıyor.
Savaş filmi klişelerine güvenmek yerine detaylarla zenginleştirilen senaryodan da bahsetmek gerek.
Yönetmen Sam Mendes filmin senaryosunu kaleme alan isimlerden biri ve bizzat dedesinden dinlediği savaş anılarından esinlendiğini ifade ediyor.
Kahramanlarının yol boyunca karşılaştıkları farklı karakterler farklı bakış açılarını ve duygu durumlarını getiriyor.
Uçağı düşen pilotun akıbeti, genç bir kadının tanımadığı bir bebeği hayatta tutmaya çalışması, askerlerden birinin taarruza geçmeden önce söylediği şarkı, savaşın bir gün biteceğine inancını kaybetmiş komutanın tiradı gibi özgün sekanslar filmin ritmini kuruyor.
Bu bölümlerde Colin Firth,Benedict Cumberbatch gibi şöhretli konuk oyuncuların yer alması anlatıya olduğu kadar filmin tanıtımına da katkı sağlıyor.
2019’un son haftalarında seyirci ile buluşan 1917 bir anda sinema ödülleri tartışmalarının da ortasına düştü. Endüstriyel sinemada iddialı yapımların yer aldığı bir yılda gösterime girmesine rağmen Altın Küre ödül töreninde The Irishman, Once Upon a Time… in Hollywood, Parasite, Joker, Marriage Story gibi rakiplerini geride bırakmayı başardı. 10 Şubat’ta sahiplerini bulacak Oscar ödüllerinin de en önemli favorisi olarak görülüyor. 1917 ülkemizde 7 Şubat itibarıyla vizyonda olacak.