Medine müdâfii Fahreddin Paşa

'Çöl Kaplanı' olarak anılan Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanı Fahreddin Paşa; 31 Mayıs 1916’dan 10 Ocak 1919 tarihine kadar Medine’yi müdafaa ederek adını tarihe yazdırdı.
'Çöl Kaplanı' olarak anılan Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanı Fahreddin Paşa; 31 Mayıs 1916’dan 10 Ocak 1919 tarihine kadar Medine’yi müdafaa ederek adını tarihe yazdırdı.

Osmanlı ordusu komutanı Fahreddin Paşa, Birinci Dünya Savaşı'nda Medine’yi ele geçirmek isteyen İngilizlere karşı kısıtlı koşullarda kutsal toprakları 2 yıl 7 ay boyunca başarıyla savundu.

1868'de, bugün Bulgaristan sınırları içerisindeki Rusçuk’ta dünyaya gelen Fahreddin Paşa, Osmanlı Devleti 1914'te 1. Dünya Savaşı’na girdiği zaman miralay rütbesiyle 4. Ordu'ya bağlı 12. Kolordu kumandanı olarak Musul'da bulunuyordu.

26 Ocak 1915'te 12. Kolordu'daki görevinin yanı sıra 4. Ordu kumandan vekilliğine getirilen Fahreddin Paşa, aynı dönemde birçok Ermeni ayaklanmasını bastırdı.

1. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle devam ederken Mekke Şerifi Hüseyin’in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine 4. Ordu kumandan vekili Fahreddin Paşa, 28 Mayıs 1916'da Medine'ye gönderildi.
1. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle devam ederken Mekke Şerifi Hüseyin’in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine 4. Ordu kumandan vekili Fahreddin Paşa, 28 Mayıs 1916'da Medine'ye gönderildi.

Şerif Hüseyin İsyanı

Bu sırada İngilizlerle anlaşan Mekke Şerifi Hüseyin’in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine Fahreddin Paşa, 4. Ordu kumandanı Cemal Paşa tarafından 28 Mayıs 1916'da Medine'ye gönderildi.

Medine'ye ulaşan Fahreddin Paşa, Şerif Hüseyin'in birkaç gün içinde isyan edeceğini Cemal Paşa'ya bildirdi. Şerif Hüseyin ve dört oğlu, 3 Haziran 1916’da Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyanı başlattılar. 5-6 Haziran gecesi Medine karakollarına saldırdılarsa da Fahreddin Paşa’nın aldığı tedbirler sayesinde geri püskürtüldüler.

Şerif Hüseyin ve dört oğlu, Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyanı başlattı.
Şerif Hüseyin ve dört oğlu, Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyanı başlattı.
  • Başlangıçta asilerin sayısı 50 bin, bütün Hicaz bölgesindeki Osmanlı askerinin sayısı ise 15 bin civarındaydı. Fahreddin Paşa hemen karşı harekata başlayarak 27 Haziran 1916'da Bi'riali, el-İlave, Bi’rimaşi mevkilerindeki asileri yenilgiye uğrattı.

Arkasından Fahreddin Paşa, 15 Temmuz 1916'da yeni birliklerle takviye edilen Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi kumandanlığına tayin edildi.

Asiler, Mekke Valisi Galib Paşa'nın tedbirsizliği sebebiyle 9 Haziran'da genel saldırıya geçerek 16 Haziran'da Cidde'ye, 7 Temmuz'da Mekke'ye, 22 Eylül'de de Taif'e girdiler.

Fahreddin Paşa'nın savunduğu Medine dışındaki hemen bütün büyük merkezler asilerin eline geçti. Bu sırada Kanal Harekatı bütün şiddetiyle devam ettiğinden Hicaz'a asker gönderilemiyordu.
Fahreddin Paşa'nın savunduğu Medine dışındaki hemen bütün büyük merkezler asilerin eline geçti. Bu sırada Kanal Harekatı bütün şiddetiyle devam ettiğinden Hicaz'a asker gönderilemiyordu.

Fahreddin Paşa, elinde bulunan son derece kısıtlı imkanlarla Medine'yi 2 yıl 7 ay boyunca şehri müdafaa etti.

Önce Medine ve çevresinde bir güvenlik hattı oluşturmak için Aşar Boğazı, Bi'riderviş, Bi'riabbas ve Bi'rireha mevkilerini asilerden temizleyen Fahreddin Paşa, 29 Ağustos 1916’da Medine çevresinde 100 kilometrelik bir emniyet şeridi meydana getirilmiş oldu.

Fahreddin Paşa, Medine'yi savunabilmek için İstanbul’dan devamlı takviye kuvveti istiyor, Osmanlı hükümeti de onun isteklerine cevap verebilecek durumda olmadığını bildiriyordu.

Kutsal emanetleri yağmanmasın diye İstanbul'a gönderdi

Osmanlı hükümetinin Hicaz’ı kısmen boşaltma kararı alması üzerine Fahreddin Paşa, herhangi bir yağmaya karşı Medine'de Hz. Peygamber’in mezarında bulunan mukaddes emanetlerin İstanbul'a nakledilmesini teklif etti. Sorumluluk kendisinde olmak şartıyla teklifi hükümet tarafından kabul edildi.

Fahreddin Paşa ve Osmanlı askeri Mescid-i Nebevî'de.
Fahreddin Paşa ve Osmanlı askeri Mescid-i Nebevî'de.

Bedeviler, Şerif Hüseyin ve İngilizlerin safına geçince Medine’yi Suriye’ye bağlayan demiryolunun korunması güçleşti. Meşhur İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence demiryolu boyunca dolaşarak rayları dinamitle parçalattı.

Çölün ortasında çevre ile irtibatı kesilmiş bir kale durumuna gelen ve iaşesi de azalan Medine'nin tahliyesine karar verildi. Mekke Emiri Şerif Haydar Paşa ve 3-4 bin kişilik yerli halk Medine'den ayrıldı.


Fahreddin Paşa, bir komisyon kurarak tek tek kontrol ettirdiği 30 parçadan oluşan mukaddes emanetleri, 2 bin askerin koruması altında İstanbul’a gönderdi.
Fahreddin Paşa, bir komisyon kurarak tek tek kontrol ettirdiği 30 parçadan oluşan mukaddes emanetleri, 2 bin askerin koruması altında İstanbul’a gönderdi.

Fahreddin Paşa, elinde kalan az sayıdaki kuvvetle hem bu çöl yolunu hem de Medine’yi müdafaaya devam etti. Fakat Hicaz demiryolunun Medine’ye yakın olan Tebük-Medain arasındaki Müdevvere İstasyonu’nun düşman eline geçmesinden sonra Medine Kalesi isyancılar tarafından kuşatıldı.

Hiçbir yerden yardım alamaz duruma gelen şehirde kalmış olan halk ve asker arasında açlık ve hastalık hüküm sürmeye başladı.

Güç şartlara rağmen Fahreddin Paşa şehrin müdafaasını sürdürdü hatta kuşatmadan önce kaleyi tahliye etmesini teklif eden İstanbul hükümetine, "Medine Kalesi’nden Türk bayrağını ben kendi elimle indiremem, eğer mutlaka tahliye edecekseniz buraya başka bir kumandan gönderin." cevabını verdi.
Güç şartlara rağmen Fahreddin Paşa şehrin müdafaasını sürdürdü hatta kuşatmadan önce kaleyi tahliye etmesini teklif eden İstanbul hükümetine, "Medine Kalesi’nden Türk bayrağını ben kendi elimle indiremem, eğer mutlaka tahliye edecekseniz buraya başka bir kumandan gönderin." cevabını verdi.

Fahreddin Paşa ve askerleri bir taraftan düşmanla, diğer taraftan açlık ve hastalıkla mücadele ederken İngilizlere karşı 2. Kanal Harekatı felaketle sonuçlandı, Filistin elden çıktı ve en yakın Osmanlı kuvvetleri Medine'den 1300 kilometre uzakta kaldı.

Bu sırada Osmanlı Devleti mağlup oldu ve 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzaladı. Mütarekenin 16. maddesine göre teslim olması gereken Fahreddin Paşa buna yanaşmadı. İstanbul Hükümeti'nin Mondros Mütarekesi'ni tebliğ etmek üzere gönderdiği yüzbaşıyı hapsederek İstanbul'u cevapsız bıraktı.

Fahreddin Paşa, maiyeti ile beraber Hazret-i Muhammed’in kabrinden (Bâbüsselâm) çıkarken.
Fahreddin Paşa, maiyeti ile beraber Hazret-i Muhammed’in kabrinden (Bâbüsselâm) çıkarken.

Bir yandan İngilizler, bir yandan Medine’yi kuşatmış olan Şerif Hüseyin'in kuvvetleri Medine'nin bir an önce teslim edilmesini istedilerse de Fahreddin Paşa bu isteklerine karşılık vermedi. Babıali İngilizler'in de baskısı üzerine bu defa padişahın imzasını taşıyan bir teslim emrini Adliye Nazırı Haydar Molla ile Medine’ye gönderdi. Fahreddin Paşa bu emri de dinlemedi. Askerlerin çoğunun hasta olmasına, cephane, ilaç ve giyecek stoklarının bitmesine rağmen direnmeyi sürdürdü. Ancak sonunda kendi subaylarının da baskısı ile teslim olmaya rıza gösterdi.

Kabul edilen teslim şartlarının başında, kumandan Fahreddin Paşa'nın 24 saat içinde Haşimi kuvvetleri karargahında misafir edileceği ifadesi yer aldığı halde Fahreddin Paşa Ravza-i Mutahhara yakınındaki bir medreseye giderek yatağına girdi ve bir yere gitmeyeceğini bildirdi. Fakat 10 Ocak 1919'da kendisiyle görüşmeye gelen kumandan vekili Necib Bey ve etrafındakiler tarafından tutulup Haşimî karargahında hazırlanmış olan çadırına götürüldü.

13 Ocak 1919'da, Fahreddin Paşa, 2 yıl 7 ay boyunca savunduğu Medine-i Münevvere'yi, Şerif Hüseyin'in oğlu Emir Abdullah'a teslim etmek durumunda kaldı.
13 Ocak 1919'da, Fahreddin Paşa, 2 yıl 7 ay boyunca savunduğu Medine-i Münevvere'yi, Şerif Hüseyin'in oğlu Emir Abdullah'a teslim etmek durumunda kaldı.

Şerif Abdullah'ın kuvvetleri antlaşma gereğince 13 Ocak 1919'da Medine'ye girdi. Böylece Mondros Mütarekesi'nden 72 gün sonra Medine teslim edilmiş oldu.
Türkiye'nin ilk Afganistan sefiri olarak atanan Fahreddin Paşa, Afganistan Kralı Amanullah Han ile birlikte.
Türkiye'nin ilk Afganistan sefiri olarak atanan Fahreddin Paşa, Afganistan Kralı Amanullah Han ile birlikte.

İngilizler tarafından "Çöl Kaplanı" olarak adlandırılan Fahreddin Paşa, 27 Ocak'ta savaş esiri olarak Mısır'a gönderildi, 5 Ağustos'ta Malta'ya sürgün edildi, sürgün sırasında, savaş suçlularını yargılamak üzere işgalci devlet tarafından İstanbul'da kurdurulan ve başkanından dolayı halk arasında Nemrud Mustafa Divan-ı Harbi adı verilen mahkemece ölüme mahkum edildi.

Ancak Fahreddin Paşa, Ankara hükümetinin gayretleriyle 8 Nisan 1921'de Malta'dan kurtuldu, Berlin'de karşılaştığı Enver Paşa'nın daveti üzerine Moskova'ya geçti, burada İslâm İhtilal Cemiyetleri İttihadı Kongresi'ne iştirak etti.

 22 Kasım 1948'de vefat eden Fahreddin Paşa'nın naaşı, Aşiyan Mezarlığı'nda mukim.
22 Kasım 1948'de vefat eden Fahreddin Paşa'nın naaşı, Aşiyan Mezarlığı'nda mukim.

12 Mayıs 1926'da görevinin sona ermesi üzerine Kabil'den yurda dönen Fahreddin Paşa, 5 Şubat 1936'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nden tümgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldı, 22 Kasım 1948'de vefat etti. Fahreddin Paşa'nın naaşı Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.