Napolyon ve ordusunu durduran adam: Cezzâr Ahmed Paşa

Napolyon'a karşı 62 gün boyunca Akka kalesini savunan Cezzâr Ahmed Paşa.
Napolyon'a karşı 62 gün boyunca Akka kalesini savunan Cezzâr Ahmed Paşa.

Akka kalesini Napolyon’a karşı 62 gün boyunca savunarak onu yenilgiye uğratan ve Mısır işgalinin durdurulmasına sebep olan Cezzâr Paşa kullandığı Cezzâr lakabını Mısır ve civarında sürdürdüğü hareketli yaşamı sırasında bu bölgede edindi. “Kasab” anlamına gelen “Cezzâr” lakabını Bedevilere karşı savaşırken 70 kişiyi develeri ile birlikte öldürmesi üzerine alan Cezzâr Paşa’nın Napolyon karşısındaki başarısı şöhretine şöhret kattı ve bazı mükafatlara layık görüldü. İstanbul, Cezzâr Ahmed Paşa ve askerlerine dağıtılmak üzere Akka’ya birçok hediye yollarken insanlar onu “İslâm’ın müdafisi” olarak anmaya başladı.

Akka kalesini Napolyon’a karşı 62 gün boyunca savunarak onu yenilgiye uğratan ve Mısır işgalinin durdurulmasına sebep olan Cezzâr Ahmed Paşa’nın ne zaman doğduğuna dair elimizde kesin bir bilgi yoktur.

Bosna’da Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini bildiğimiz Cezzâr Paşa hakkında, 1720, 1722, 1735 olmak üzere üç doğum tarihi verilmektedir. Hayatının ilk dönemi ile ilgili fazlasıyla efsane üretildiği için, gençliğini nasıl geçirdiği bir muammadır. Kesin olarak bilinen husus ise, 1756’da Bosna Valisi Hekimoğlu Ali Paşa’nın hizmetine girerek Mısır’a gitmesidir.

Cezzâr Ahmed Paşa'nın 1778'de Akka'da inşa ettirdiği Cezzâr Camii.
Cezzâr Ahmed Paşa'nın 1778'de Akka'da inşa ettirdiği Cezzâr Camii.

Henüz gençken Bosna’dan İstanbul’a göçen ve burada Müslüman olan Cezzâr Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa ile tanışarak Mısır’a geçti ve kısa bir süre Ali Paşa’nın hizmetinde kaldı. Cezzâr Paşa, 1758’de Emîrülhac Sâlih el-Kāsımî ile yaptığı hac yolculuğu sırasındaki geliştirdiği ilişkisini kullanarak Salih Paşa’nın yanına girdi. Salih el-Kasimi’nin yanında verdiği hizmetlerden sonra da sancak beyi Memlük Abdullah Bey’in hizmetinde çalışmaya başladı.

Abdullah Bey’in hizmetindeyken Arapça öğrenen Cezzâr Paşa, bu sürede bölgeyi tanıdı ve Memlüklerin yaşam tarzına kendini adapte etti. Mısır ve civarında sürdürdüğü hayatı oldukça hareketli olan Cezzâr Paşa kullandığı Cezzâr lakabını da bu bölgede edindi.

“Kasab” anlamına gelen “Cezzâr” lakabını Bedevilere karşı savaşırken 70 kişiyi develeri ile birlikte öldürmesi üzerine aldı.

Kısa sürede şöhreti duyulan Cezzâr Paşa Bulutkapan Ali Paşa’nın hizmetine girdi. Kendisi bu sıfata uymasa da, azat edilmiş köle savaşçılara verilen Memlük ismini kazandı ve Ali Paşa’nın 18 has Memlüklüsü arasına girdi. Ali Paşa tarafından verilen, Salih Bey’i öldürme emrini gerçekleştirmemesi, bilakis Salih Bey’e kendisi için düzenlenen komployu haber vermesi üzerine Mısır’da varlığını tehlikede hissederek 1768’de İstanbul’a kaçtı.

Kısa bir süre sonra gizlice Kahire’ye dönse de Ali Paşa’nın baskıları dolayısıyla rotasını Şam’a çevirmek zorunda kaldı. Şam’da Şam Muhafızı Osman Paşa’nın hizmetine girerek bölgede isyanlar çıkaran Zahir el- Ömer’e karşı verilen mücadelede yer aldı. Bu çarpışmalarda kazandığı başarılar sebebiyle, vergi toplamakla görevli olan mütesellimlik görevine getirildi.

1798'de Mısır'a sefer başlatan Napolyon Bonapart 1799'da Akka'da ağır bir yenilgiye uğradı.
1798'de Mısır'a sefer başlatan Napolyon Bonapart 1799'da Akka'da ağır bir yenilgiye uğradı.

Beyrut mütesellimliği sırasında kazandığı gücüyle bölgeyi ele geçirmek isteyen Cezzâr Paşa, Beyrut hakimi Emir Yusuf ile girdiği mücadelenin ardından mağlup olarak, Şam’a sığındı.

Görevde bulunduğu yerlerde her daim merkeze bağlılığını vurguladığı için, 1775’te, Zahir el-Ömer’in devrilmesinin ardından Lübnan’daki Sayda bölgesine vezir sıfatı ile vali olarak atandı. Önemli bir mevki elde eden Cezzâr Paşa kazandığı gücü korumak adına bölgedeki bedevi ve asilere karşı sert müdahalelerde bulundu. Uyguladığı katı tedbirlerle yerel güçleri sindiren Cezzâr Paşa bölgeyi daha güvenli bir yer haline getirmiş olsa da, yöntemleri dolayısıyla merkezinde dikkatini çekti. Fakat, her ne kadar İstanbul’da Cezzâr Paşa’nın tehlikeli olduğuna ve Sayda’da gücü eline geçirebileceğine dair düşünceler olsa da, görünürde merkeze olan bağlılığı kendisine herhangi bir yaptırım uygulanmamasına neden oldu.

Bu süreçte, Mısır’ın karışık durumunu raporlayarak sürekli olarak merkeze yollaması İstanbul’da bir takdir uyandırdı ve Şam valiliğine atandı. Şam valiliği sırasında, Lübnan’da çıkan gerginlikler sebebiyle eski görevine zaman zaman geri getirilen Cezzâr Paşa, Şam ve Lübnan arasında geçen bu dönemde genellikle Akka’da konakladı. Akka’da ikamet ettiği süreçte, onun baskın yönetimden bunalan ve isyan eden Memlükleri şiddetli bir şekilde bastırdı.

Mısır seraskerliği konumuna atanan Cezzâr Ahmed Paşa, Mısır'da Fransızlara karşı önleyici tedbirler aldı.
Mısır seraskerliği konumuna atanan Cezzâr Ahmed Paşa, Mısır'da Fransızlara karşı önleyici tedbirler aldı.

Tüm bağlılığına rağmen, sert yöntemleri merkezin dikkatini çekince Cezzâr Paşa’nın Bosna’ya tayin edilmesine karar verildi fakat bölgeyi zapturapt altına alacak başka birinin olmaması merkezin bu karardan dönmesine sebep oldu. Cezzâr Paşa Lübnan kıyılarında tehlike oluşturan ve ticaret faaliyetlerini engelleyen yerel grupları kendine özel yöntemleri ile bastırdıktan sonra, bölge refah kazandı.

1798’de Napolyon’un Mısır işgal etmesinin ardından Merkez, Cezzâr Ahmed Paşa’yı Mısır seraskerliği görevine getirdi. Orduların başındaki en yüksek kişiyi niteleyen seraskerlik pozisyonuna getirilen Cezzâr Paşa, Mısır’da Fransızlara karşı tedbirler almaya başladı. En nihayetinde, Mısır’da sıkışan ve çareyi Filistin’e geçmekte bulan Napolyon’un bugün İsrail topraklarında kalan Akka’yı kuşatması ikili arasında doğrudan bir çatışma ortamı ortaya çıkardı.

Akka Kalesi, sahil kenarında yer aldığından ve büyük bir kısmı denizle çevrelendiğinden doğal bir savunmaya sahipti.
Akka Kalesi, sahil kenarında yer aldığından ve büyük bir kısmı denizle çevrelendiğinden doğal bir savunmaya sahipti.

Napolyon Akka kuşatmasına bir temel sağlaması ve gelebilecek olası yardımları kesmek adına Hayfa’yı kuşattı. Hayfa’daki askerler kalabalık Fransız güçlerine direnemeyeceklerini anladıklarında, Napolyon’un teslim olma teklifini değerlendirerek, kendilerine herhangi bir zarar verilmeme şartı ile teslim oldular.

Lakin Napolyon, bu askerlerin oluşturabileceği tehlikeden korkarak, teslim olan tüm askerlerin öldürülmesini emretti.

Napolyon elindeki asker sayısını dikkate alarak Akka'nın kısa bir sürede düşeceğini öngörüyordu.
Napolyon elindeki asker sayısını dikkate alarak Akka'nın kısa bir sürede düşeceğini öngörüyordu.

Bu sırada Akka kalesine çekilmiş olan Cezzâr Paşa, askerlerine savunma için Akka’daki kaleye çekilmelerini buyurdu.

  • Bir sahil kenti olan Akka’ya merkezden ve İngilizlerden deniz yolu ile yardım ulaştırıldı. Napolyon karşısında dezavantajlı oldukları asker sayısı problemi, ağır toplu 800 askerli İngiliz donanmasının da içinde olduğu 700 birliğin bölgeye ulaşması ile çözülmüş oldu.

Özellik toplu İngiliz birliğinin, Napolyon’un 1799'da başlattığı Akka kuşatmasında hayati bir etkisi oldu. Birliklerini kale önüne dizen Napolyon ağır bombalamalar ardında çok sayıda kayıp verdi. Bu kayıpların en önemlisi de, kaleyi dövmek için kullanacakları teçhizattı.

Cezzâr Paşa tarafından inşa ettirilen Akka kalesinin ön surları.
Cezzâr Paşa tarafından inşa ettirilen Akka kalesinin ön surları.
  • Napolyon’un çok kısa bir sürede ele geçireceğini düşündüğü Akka kalesi, Cezzar Ahmed Paşa kumandasında 62 gün boyunca Fransızlara direndi. 62 günün sonunda verdiği kayıplara yenisini katmak istemeyen Napolyon, mağlubiyetini kabullenerek geri çekildi.

Bu beklenmedik zafer karşısında büyük bir sevinç duyan İstanbul, Cezzâr Ahmed Paşa ve askerlerine dağıtılmak üzere Akka’ya birçok hediye yolladı. Hediyeler değil, bir makam elde etmeyi uman Cezzâr Paşa merkezden istediğini alamadı.

Fakat Cezzâr Paşa’nın bu başarısı büyük ses getirdi, insanlar onu “İslâm’ın müdafisi” olarak anmaya başladı.

Şüphesiz, bu zaferin Mısır’ın Fransızlardan geri alınması için başlatılan hareketin başarılı olmasında da büyük bir etkisi oldu ve 1802’de Mısır geri alındı. Cezzâr Ahmed Paşa 24 Nisan 1803’de yakalandığı bir hastalıktan dolayı, müreffeh bir kent haline getirdiği Akka’da vefat etti.