Kendine has yaşantıları ile Afganistan Hazaraları
Diğer topluluklardan inanç, kültür ve yapı olarak farklı oldukları göze çarpan Türk kökenli olan Hazaralar Afgan toplumu arasındaki yaygın görüşe göre Cengiz Han Afganistan’ı işgal ettiğinde bölgenin kontrolü için 1000 askerini bırakmış ve kökenleri bu askerlere dayanmaktadır. Hazaraların 42 milyonluk Afganistan nüfusunun yaklaşık %9’unu (yaklaşık 4 milyon kişi) oluşturdukları bilinmektedir. Çoğunluğu Şia inancına sahiptir ancak Aymak kökenli Hazaralar Ehli Sünnet mensubudur. 20. yüzyılda Afganistan’ın eğitim yönünden seviyesi en düşük ve kabile sisteminin en katı kurallarının görüldüğü topluluk Hazaralardır.
Oliver Roy’un tabiriyle “kabile topraklarında dünyaya gelen Afganistan’’, Asya ülkeleri arasında, stratejik öneme ve doğal kaynaklara sahip, tarih boyunca sürekli süper ve bölgesel güçlerin çatışma sahası olmuş ve olmaya devam etmektedir.
Bu durum tarihî süreçte birçok medeniyete ev sahipliği ve günümüz Afganistan’ının etnik toplumunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Afganistan'ın etnik kimliğini oluşturan grupların en önemlileri Peştunlar, Türkler (Özbek, Türkmen, Uygur ve Kırgız), Tacikler ve Hazaralardır.
Türk kökenli olan Hazaraların aleni şekilde diğer topluluklardan inanç, kültür ve yapı olarak farklı oldukları göze çarpmaktadır. Görünüş itibariyle Özbek ve Türkmenlere benzeyen Hazaralar Farsçanın Darice lehçesini konuşmaktadırlar.
- Afgan toplumu arasındaki yaygın görüşe göre Cengiz Han Afganistan’ı işgal ettiğinde bölgenin kontrolü için 1000 askerini bırakmış ve Hazaraların kökeni bu askerlere dayanmaktadır.
42 milyonluk Afganistan nüfusunun yaklaşık %9’unu (yaklaşık 4 milyon kişi) oluşturdukları bilinmektedir. Çoğunluğu Şia inancına sahiptir ancak Aymak kökenli Hazaralar Ehli Sünnet mensubudur. Afganistan’ın iç bölgesi olan Hazaracat ve başkent Kabil’in etrafında yaşamaktadırlar.
20. yüzyılda Afganistan’ın eğitim yönünden seviyesi en düşük ve kabile sisteminin en katı kurallarının görüldüğü topluluk Hazaralardır. Günümüzde katı sistem sadece Hazaracat bölgesinin kırsal kesimlerinde uygulanmaktadır. Mir olarak isimlendirilen kabile liderleri ve din adamları topluluğun yönetiminde söz sahibi olmuşlardır.
1960’lı yıllarda başkent Kabil ve İran’a ekonomik nedenlerden dolayı yapılan göçler, din eğitimi için Irak’ın Necef ve İran’ın Kum kentine giden öğrenciler Hazara toplumunun değişiminin ve yeniden yapılanmasının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. İran’da yaşanan devrim de bu değişimin devamı niteliğindedir.
Sovyet işgali ve sonrası
Sovyet işgaline karşı Şiî fraksiyonlar içinde işgale karşı aktif şekilde mücadele eden Hareket-i İslâmî’dir. Hareket-i İslâmî dışında küçük çaplı bazı gruplar işgale direnmiştir. Şah rejiminin devrilmesinin ardından Dünya’daki bütün Şiî grupları destekleme ilkesini uygulayan İran, bu kapsamda Sovyet Rusya’nın Afganistan’ı işgali sırasında Hazara toplumunu insanî yardım, askerî teçhizat ve eğitim yönünden desteklemiştir.
İşgal bittikten sonra yeni düzende Şiîlerin söz sahibi olması için destek vermeye devam etmiştir. Abdulali Mezari’nin liderliğinde kurulan Hizb-i Vahdet İslâmî, Afganistan meclisinde Hazaraları temsil etmektedir. Ayrıca Afganistan eski devlet başkanı yardımcısı Muhammed Server Daniş Hazara kökenli olup, devlet kademesindeki en yetkin siyasetçilerden biridir.
Taliban, 1996 yılında Afganistan’da kontrolü sağlayıp Hazaralara yönelik saldırılar düzenlediğinde Hazaralar bir anda dünya gündeminin dikkatini çekmişlerdir. Hazaralardan müteşekkil Fatimiyyun Tugayı İran Devrim Muhafızları çatısı altında Suriye, Irak ve Yemen’de Şiilerin kutsal kabul ettiği mekânları korumak adına savaşarak tekrar gündeme gelmiştir.
Suriye, Irak ve Yemen’de savaşıp harp tecrübesi kazanan Hazaralı savaşçıların Afganistan’a dönmesi uluslararası toplumda endişeye sebebiyet vermektedir. Afganistanlı bazı yöneticiler de aynı kaygıyı dile getirmektedir.
Hazaralar, Sovyet işgali döneminde İran’a, Taliban saldırıları döneminde de Pakistan’a göç etmiştir.
İran’da 2 milyonun üzerinde, Pakistan’da da yarım milyon civarında Hazara yaşamaktadır.
İran’da yaşayan Hazaralar, devlet nezdinde her zaman el üstünde tutulmuştur.
Özellikle dindar olanlar devlet ve özel vakıfların yardımlarıyla yaşamını sürdürmektedir. Dünya genelinde her mülteci toplumun maruz kaldığı ayrımcılık ve haksızlıktan, zamanla İran toplumunun bir parçası haline gelen Hazaralar da paylarına düşeni almışlardır.
Pakistan’ın Belucistan bölgesinde yaşayan Hazaralar mezhepsel ve sosyal sorunlardan dolayı yerel halk tarafından sürekli dışlanmaktadır.
Hazaralara yönelik cinayet, gasp gibi hadiseler sık sık yaşanmaktadır. Ağır işlerde düşük ücretlerle çalıştırılma, eğitim kısıtlılığı, halk nezdinde ikinci sınıf insan muamelesi görme, devlet sistemine ayak uyduramama, cinayet ve gasp on binlerce Hazaralı mültecinin müreffeh batı ülkelerine göç ederek yaşamlarını sürdürmesine neden olmaktadır.