İstiladan saklanan yapı: Magak Attari Camii
Cengiz Han ve ordusu 1220 yılında Özbekistan’daki Buhara şehrini istila ettiğinde Moğol ordusu benzeri görülmemiş bir katliama ve yıkıma imza attı. O günün Buharası büyük ölçüde kaybolmuş, bu vahşetten sağ çıkamamıştı. Fakat bu yağmadan kurtulan yapılar vardı. Moğol istilasından yaklaşık bir asır önce gerçekleşmiş bir kum fırtınasının üstünü kaplamasıyla birlikte sırlara karışan Magak Attari Camii, bu sayede istilanın korkunç sonuçlarından kendini korumuş oldu. Belki de, üstünü kaplayan bu kumlar sayesinde Orta Asya’nın en eski yapılarından biri olarak günümüze kadar gelebildi. Caminin üstündeki toz perdesi ise 17. yüzyılda Buhara Emiri tarafından kaldırıldı ve cami kullanıma açılmak üzere onarımdan geçirildi.
Cengiz Han, 1220 yılında ordusunun önünde Özbekistan’daki Buhara şehrinin sokaklarına giriş yaptığında Moğol ordusu asırlarca unutulmayacak bir tahribata, bir istilaya, yağmaya imza attı. Şehre giren ordu savunma için açılmış hendekleri, camilerden söküp aldıkları parçalar, Kur’ân sayfaları ile doldurdu. Cengiz Han Ulu Cami’nde içki içip eğlenirken, askerleri de şehri yakıp yıkıyor, insanları öldürüyorlardı. Şehrin hafızasına kazınacak ve hiçbir zaman kaybolmayacak bu kötü anılarla birlikte o günün Buharası büyük ölçüde kaybolmuş, bu vahşetten sağ çıkamamıştı. Fakat bu yağmadan kurtulan yapılar vardı.
Magak Attari Camii bu yapılardan biri. Cengiz Han şehre giriş yaptığında Attari Camii çoktan kumların altına saklanmıştı. Yapılış tarihi istiladan 3 asır önceye dayanan cami, İslâmiyet öncesi Buharalıları için çok önemli bir mevzide konumlandırılmıştı. Burası 8 yahut 9. yüzyılda putperest yöre halkının put satmak için senede iki kere açtığı pazarın kurulduğu bölgeydi. Hatta caminin inşa edildiği yer bu pazarın kurulmasını emreden hükümdarın, pazar zamanları oturup halkı izlediği alandı. Bu kralın ölümünden sonra buraya bir ateş tapınağı yapıldı ve Zerdüşt halk o tapınakta hükümdarın anısına ibadet etti.
Bu ibadethane ilk olarak, bir Budist tapınağına dönüştürüldü daha sonra ise 937 yılında çıkan yangınla birlikte toz olup gitti.
- Gariptir ki, 10. yüzyılda Müslümanlar bölgeye geldikten sonra şu anki camiye temel teşkil edecek olan Makh Camii’nin inşası için eskiden tapınağın olduğu yeri seçtiler.
Yapılan bu cami bilinmeyen sebeplerden dolayı yoğun bir tahribata uğrayınca 12. yüzyılda Karahanlılar tarafından ortada kalan temelin üzerine yeni bir cami inşa edildi ve böylelikle bugün bildiğimiz Magak Attari Camii ortaya çıkmış oldu.
Moğol istilasından yaklaşık bir asır önce gerçekleşmiş bir kum fırtınasının üstünü kaplamasıyla birlikte Cami sırlara karıştı.
Böylelikle istilanın korkunç sonuçlarından kendini korumuş oldu. Belki de, üstünü kaplayan bu kumlar sayesinde Orta Asya’nın en eski yapılarından biri olarak günümüze kadar gelebildi. Caminin üstündeki toz perdesi ise 17. yüzyılda Buhara Emiri tarafından kaldırıldı ve cami kullanıma açılmak üzere onarımdan geçirildi.
Sivri kemerler, geometrik şekiller ve yazılı işlemeler ile Karahanlıların klasik mimari özelliklerini ihtiva eden yapı son olarak 20. yüzyılda küçük çaplı bir restore işleminden geçmiştir.