İran’da Sovyet destekli iki cumhuriyet projesi
1904 yılında Bakü’de Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne bağlı birkaç İranlı “İçtimayun-Amiyun” adı ile ilk Marksist hücreyi kurdu. Bakü’de örgütlenen ilk İranlı Marksistler Tebriz, Tahran, İsfahan, Meşhed gibi büyük şehirlere dönerek Kaçar Hanedanlığı’na karşı ülkedeki toplumsal ayaklanmayı ve muhalifleri örgütlemeye başladılar.
İran’da sosyalist düşüncenin ortaya çıkması ve toplumsallaşma süreci 20’nci yüzyılın başında Bakü’ye petrol sanayisinde çalışmaya giden İranlı işçiler sayesinde olmuştur. 1905 yılında petrol sanayisinde çalışmak için Kafkasya’ya geçici olarak göç etmiş İranlı işçi ve köylülerin sayısının 100 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
1904 yılında Bakü’de Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne bağlı birkaç İranlı “İçtimayun-Amiyun” adı ile ilk Marksist hücreyi kurdu. Bakü’de örgütlenen ilk İranlı Marksistler Tebriz, Tahran, İsfahan, Meşhed gibi büyük şehirlere dönerek Kaçar Hanedanlığı’na karşı ülkedeki toplumsal ayaklanmayı ve muhalifleri örgütlemeye başladılar.
1904’de Bakü’de kurulan ilk Sosyalist Müslüman Partisi “Hümmet”in yönetici sınıfı Azerbaycanlı aydınlardan oluşsa da partinin sosyal tabanını İranlı ve Azerbaycanlı Türkler oluşturuyordu. Hümmet Partisi, Bolşevik Rus Sosyal Demokrat Partisi’nin bölgedeki temsilcisi olarak görünse de milliyetçi çizgisi onu Rus Bolşeviklerinden ayrıştırıyordu.
Rusya’daki 1917 Şubat Devrimi’nden sonra yine İranlı işçilerin önderliğinde Bakü’de “Adalet Partisi” kuruldu ve programını Azerbaycan Türkçesinde ve Farsça yayınladı. Bolşeviklerin baskılarıyla Hümmet ve Adalet partililerinin bir kısmı Bakü’yü terk ederek İran’a kaçtılar.
İlk Sosyalist devlet deneyimi: Gilan Sovyet Cumhuriyeti
İran’ın İngiliz nüfuz alanında olan güneydeki Gilan bölgesi 1916 yılından beri “Cengeli”lilerin elindeydi. Cengeli Hareketi (Orman Hareketi) İran’daki İngiliz ve Çarlık Rusya’sı sömürüsüne karşı çıkan İslambirlikçi, milliyetçi, anti-emperyalist, anti-feodal bir silahlı örgüttü. Sosyalist olmamasına, hatta küçük-burjuva yönetimi ve dinî çevrelere de yakın olmasına rağmen 1919’dan sonra Rus Bolşevikler bu hareketle ilgilenmeye başladılar. Hareketin başındaki Mirza Koçak Han dinî eğitim almış bir mollaydı.
28 Nisan 1920’de Bakü’yü işgal eden Kızıl Ordu, 18 Mayıs’ta Gilan’a girerek Gilan’ın ana limanı Enzeli ile Reşt’ten İngilizleri kovdu.
Cengeli Hareketi, Sovyet filosu komutanı Raskolnikov’la temas kurarak 4 Haziran 1920’de Mirza Koçak Han önderliğinde Gilan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdular. 16 gün sonra Gilan’da İran Komünist Partisi de kuruldu.
1921 yılının mart ayında İngilizlerle Sovyetlerin anlaşması sonrası, Sovyetler Gilan’daki yönetimden desteğini çekti ve 16 aylık serüven böylece son bulmuş oldu. Lenin’in emriyle Kızıl Ordu’nun Gilan’dan ayrılmasının hemen akabinde Albay Rıza önderliğindeki İran silahlı güçleri Gilan’a girdi. Albay Rıza’nın birliklerine teslim olmayı reddeden Mirza Koçak Han birkaç gün sonra ormanda donmuş halde bulundu ve kafası kesilerek Tahran sokaklarında teşhir edildi.
Güney Azerbaycan’a Komünizmin ihracı ve propaganda
20’nci yüzyılda İran’daki Azerbaycan Türklerinin özgürlük mücadeleleri farklı sosyal ve siyasî sebeplerden ortaya çıkmıştır. 1905-1911 yıllarında Meşrute hareketi öncülerinden Settar Han ve Şeyh Muhammed Hiyabani’nin İran Azerbaycanlıların siyasî ve kültürel hakları için verdiği mücadele iç dinamiklerle ilişkili olsa da, 1946’da Seyit Cafer Pişevari ve arkadaşlarının Azerbaycan Halk Hükumeti nezdinde verdiği mücadele daha çok dış dinamiklerle alakalıydı.
Sovyetler’in 1941’de İran’a girmesi ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Merkezi Komite kararıyla kuzeydeki Azerbaycan aracılığıyla komünizm propagandası da ihraç edilmeye başlandı. İran Azerbaycanı’nın “millî, kültürel ve siyasî canlanması” için dönemin Azerbaycan Komünist Parti sekreteri Mircefer Bağırov’un direktifleriyle İran’a heyetler gönderildi. Sosyalist ideolojiyi empoze etmek için basın yayın faaliyetleri başlatıldı.
- “Vatan yolunda”, “Kızıl asker” gibi sosyalist gazeteler, kısa sürede İran’da basılan diğer dergi ve gazeteleri geride bırakarak günlük 15 bin tirajla Azerbaycanlı Türklerin yoğun yaşadığı Tebriz, Reşt, Urmiye gibi büyük şehirlerde dağıtılmaya başladı.
Sovyet Merkez Komite’nin İran’daki yetkili temsilcisi Smirnov’la Bağırov arasındaki anlaşmazlık Güney Azerbaycan’daki Sovyet faaliyetlerine de yansıdığı için, faaliyetler bir süre sonra askıya alındı. İlk olarak “Vatan Yolunda” gazetesi kapatıldı ve Bağırov’un gönderdiği heyet geri çağrıldı.
1944’den itibaren Alman-Sovyet cephesinde savaşın seyrinin Sovyetler lehine değişmesi, Sovyetler’in tekrar Güney Azerbaycan’a yönelmesine sebep oldu. SSCB Halk Komiserleri Başkanı Molotov’un emriyle Sovyetler’in İran’daki diplomatik temsilciliklerine Azerbaycan’dan 14 kişi atanarak yerli halkla dil ve etnik birlikteliğin sağlanmasına çalışıldı ve kademeli olarak Rus diplomatlar geri çekildi.
Molotov’un emriyle ayrıca daha önce kapatılmış gazeteler tekrar faaliyete başladı ve “Şahin”, “Azerbaycan”, “Sitareye Azerbaycan”, “Havereno”, “Yumruk” gibi ilave gazeteler de çıkarılmaya başlandı, “Vatan yolunda” gazetesi tekrar faaliyete geçti. 1941-1945 yılları arasında İran’da Sovyet destekli 21 farklı isimde gazetenin basıldığı biliniyor. Sovyet destekli gazetelerle birlikte Seyit Cafer Pişeveri’nin çıkardığı “Ajir” isimli gazete de İran’lı Türkler arasında komünist ideolojinin yayılmasında önemli görev üstlenmiştir.
Araç olarak din ve dil
Sovyetler Güney Azerbaycan’a yönelik politikalarında dini de araç olarak kullanmaktan kaçınmamışlardı. Azerbaycanlı din adamlarının Güney’e gönderilerek camilerde Azerbaycan Türkçesinde hutbeler vermesi bu politikanın bir parçasıydı. 1944’de SSCB Merkezi Komite tarafından tekrar açılan Kafkas-ötesi Müslümanları Dinî İdaresi’nin başında bulunan Şeyhulislam Ağa Alizade, Güney Azerbaycanlı dinî otoritelerle bağlantı kurarak, 1945’in mayıs ayında Güney’deki camilerde Azerbaycan Türkçesinde hutbeler vermiştir.
Bunun yanında Sovyetler Güney Azerbaycan’da Azerbaycan Türkçesinde eğitim veren okullar, kültür merkezleri, hastaneler, ticari-ekonomik merkezler kurarak propagandaya hız verdiler. Tebriz’deki SSCB Başkonsolosluğu çeşitli tebligat araçlarıyla Güney’i SSCB’ye katmayacakları konusunda halkı inandırmaya çalışıyorlardı.
- Güney Azerbaycan’da halkın Sovyetler’in faaliyetlerine müspet bakmasının en önemli sebebi İran Merkezi Hükümeti’nin Güney’e olan sorumsuz politikalarıydı.
Güneyli Türklerin en büyük sıkıntısı olan yoksulluk ve eğitim konusunda merkezi hükumetin hiçbir girişimde bulunmaması, bu boşluğu Sovyetler’in doldurması için fırsat yaratıyordu.
Azerbaycan Halk Fırkası’nın kurulması
İran Meclisi için 1943’de yapılan seçimlerde Güney Azerbaycan’dan içlerinde Seyit Cafer Pişeveri’nin de olduğu 9 kişi milletvekilliğini kazansa da, mazbataları 1944 yılında iptal edildi.
Sovyetlerle yapılan görüşmeler sonrası Seyit Cafer Pişeveri 3 Eylül 1945’de Azerbaycan Demokratik Fırkası’nı (ADF) kurdu. ADF’nin ilk beyannamesinde Azerbaycan’ın özerkliği vurgulanarak onun İran’dan ayrılmayacağı, başka bir ülkeye ilhak edilmeyeceği de belirtildi ve Türkçe eğitim, eyalet encümenlerinin oluşturulması, yasadışı vergilerin kaldırılması, İran Meclisi’nde Azerbaycanlı Türklere 20 kişilik milletvekilliği kontenjanı açılması gibi bir takım talepler seslendirildi.
ADF’nin kurulması ve hızla güçlenmesi İran hükumeti ve İngilizleri iyiden iyiye rahatsız ederken Kürt grupların da aynı şekilde özerklik taleplerini seslendirmesine sebep oldu. Kürt aşiret liderleri İran’daki Sovyet heyetlerine Mircefer Bağırov’un aynı şekilde onlarla da ilgilenmesi için taleplerde bulundular.
Kasım ayında Azerbaycan Ulusal Meclisi oluşturuldu ve seçimler yapıldı. Sovyet yetkilileriyle yapılan uzun pazarlıklar sonucu 12 Aralık 1945’de (İran takvimiye 21 Azer 1324) Azerbaycan Millî Hükümeti’nin kurulduğu ilân edildi.
12 Aralık 1945’de Pişeveri, Millî Hükümetin kurulmasını ilân ettikten sonra yerli silahlı birlikler olan “fedailer” çok kısa sürede bölgede kontrolü ele geçirdiler. ADF İran tarihinde ilk toprak reformunu gerçekleştirerek devletin topraklarını çiftçiler arasında paylaştırdı. İran tarihinde ilk defa olarak kadınlar oy kullanma hakkına sahip oldular. Hukuk sisteminde değişiklik yapılarak, bedensel cezalandırma kaldırıldı. Yerel yönetim teşkilatları oluşturuldu, iş yasası çıkartıldı.
- Yıllardır merkezi hükumetin üvey evlat muamelesi yaptığı Tebriz ciddi değişime uğradı, temizlik hizmetleri, asfaltlama çalışmaları yapıldı.
SSCB birliklerinin ayrılması ve İran ordusu’nun katliamı
İran Başbakanı Ahmet Kavam’ın İngiltere ve ABD nezdinde uluslararası platformda Sovyet yönetiminin tavrına karşı yaptığı manevralar ve özellikle ABD yönetiminin baskısı sonuç verdi ve Sovyet birlikleri kademeli olarak 26 Mart 1946’dan itibaren Güney Azerbaycan’dan çekilmeye başladılar.
13 Haziran 1946’da Seyit Cafer Pişeveri ile İran Başbakan Yardımcısı arasında imzalanan anlaşmada Azerbaycanlıların taleplerini dikkate alan ve sorunların kısa sürede çözülmesi yönünde adımların atılacağını bildiren bir anlaşma imzalandı.
Tüm uyarılara ve yapılan görüşmelere rağmen İran ordusu 11 Aralık’tan itibaren Güney Azerbaycan’a girmeye başladı ve 14 Temmuz’da Tebriz düştü. Azerbaycan Demokratik Fırkası’nın aktif üyeleri ve fedai birliklerinin yetkilileri idam edildi. Bir kaç gün içerisinde sadece kurşuna dizilenlerin sayısı 3 bin 22’yi bulmaktaydı. 20 Aralık itibariyle Güney Azerbaycan’ın tüm şehirlerinde kontrolü ele alan İran ordusu yerli halka karşı toplu katliam gerçekleştirdi. İran ordusunun bölgeyi işgali sonrası Güney’de toplam 20 bin kişinin öldürüldüğü ifade edilmektedir.
Seyit Cafer Pişeveri: hayatı ve muammalı ölümü
Azerbaycan Halk Hükümeti başkanı Seyit Cafer Pişeveri ve beraberindeki birkaç yönetici Azerbaycan’a kaçmayı başardılar.
Gazeteci ve yazar kimliği ile de bilinen Seyit Cafer Pişeveri 1892 yılında Güney Azerbaycan’ın Halhal eyaletinde yoksul bir Türk ailesinde doğmuştu. 1905 yılından itibaren Kuzey Azerbaycan’a geçen Pişeveri eğitimini burada tamamlamış ve sosyalist fikirlerle burada tanışmıştır. 1920 yılında kadar Kuzey Azerbaycan’da yaşayan Pişeveri, Gilan Sovyet Cumhuriyeti'nin kurulması olayında aktif olarak iştirak etti. Gilan Sovyet Cumhuriyeti’nin dışişleri komiseri ve İran Komünist Partisi'nin basılı organlarının editörlüğünü yaptı. 1930 yılında Şah rejimi tarafından hapse atılan Pişeveri 10 yıl altı ay hapis yattı.
Azerbaycan Halk Hükümeti’nin dağılması sonrası Bakü’ye kaçan Pişeveri, Azerbaycan Komünist Parti sekreteri Mircefer Bağırov aracılığıyla sürekli Sovyetler’in Güney Azerbaycanlılara sırt çevirmesinden yakındı ve bu rahatsızlığını çeşitli araçlarla Sovyet yetkililerine iletti. Sovyet yetkilileri Pişeveri’den kurtulmak için 1947 yılının mayıs ayında araba kazası süsü verdikleri bir suikast tertiplediler. Gence’den Yevlah’a yola çıkacak olan Pişeveri’ye tahsis edilen araba bir gün önceden bilinmeyen bir sebepten arızalanmış, onun yerine “Ford” marka başka bir araç ayarlanmıştı.
- İlginçtir, Pişeveri için ayarlanan arabanının şoförünün İran Taşnak Partisi başkanın oğlu Garnik Melikyan olduğu sonraki süreçte ortaya çıkmıştı. Ağır şekilde yaralanan Pişeveri hastaneye götürülmüş, hastanede tecrit edilmiş, sonradan öldüğü açıklanmıştı.
Azerbaycan Komünist Parti sekreteri Mircefer Bağırov’un 1956’da mahkemede verdiği ifadede, Pişeveri’nin ölüm emrinin “yukarıdan” geldiğini itiraf ettiği iddia ediliyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkan SSCB, sınırlarını daha da genişletmek ve İran’ın Kuzey petrollerine sahip olmak için hem Azerbaycan Halk Hükümeti’ni, hem de Mahabad Kürt Cumhuriyeti’ni İran’a ve İngilizlere karşı bir “sopa” olarak kullanmaya çalışsa da Batı’dan gelen topyekün baskılara boğun eğerek bunu sonuna kadar başaramadı. Azerbaycan Halk Hükümeti veya tarih kitaplarında “21 Azer Hareketi” olarak anılan bu girişim her ne kadar Sovyet destekli bir girişim olarak görünse de Güney’de yıllardır tüm kültürel, sosyal ve siyasî haklardan mahrum olarak yaşayan Azerbaycan Türkleri ve Kuzey’de bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yaşayan Türkler için saygıyla anılan bir girişim olarak hafızalarda hâlâ yaşamaya devam ediyor.