Hindistan'da İslâmî uyanışın iki ekolü: Deoband ve Aligarh
19.yüzyılda İngiliz emperyalizminin baskısı ile Hinduların İngiliz yönetimine kendilerini adapte etmeleri sonucu Müslümanlar kendi hedeflerini seçmek zorundaydı. İngiltere’nin Hindistan’da kendi dilini, kültür ve yaşayışını yerleştirmeye çalışaması, Müslümanların güç durumda bıraktı. Bu ortamda Deoband ve Aligarh İslâmî uyanışın ilk tohumlarını atan hareketlerdenlerdi. Farklı düşünce sistemlerinden hareket etmekle birlikte hem Deoband hem de Aligarh’da Hindistan’ın özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine fikri alanda büyük katkı sağlandı.
İngilizlerin Hindistan’da hakimiyetini pekiştirdiği 19.yüzyıl, Müslümanların kendi varlıklarını korumak için çareler aradığı bir dönemdi. İngiliz emperyalizminin baskısı ile Hinduların İngiliz yönetimine kendilerini adapte etmeleri sonucu Müslümanlar kendi hedeflerini seçmek zorundaydı. Tacın İncisi Hindistan’a kendi dilini, kültür ve yaşayışını yerleştirmeye çalışan İngilizler, Müslümanların güç durumda bıraktı. İşte böylesi bir ortamda Hindistan’da ilk İslâmî uyanışın tohumlarının atıldığı görülüyor. Bu çerçevede kayda değer iki ekol göze çarpacaktır: Deoband ve Aligarh.
Deoband bir eğitim merkeziydi. 1867 yılında Şah Veliyullah’ın fikirleri doğrultusunda kuruldu. Deoband Dar-ül-Ulum’un amacı, İngiliz-Hristiyan sömürgecilerinin tesis ettiği yönetimi reddederek, geleneğe, İslâm’a geri dönmekti. Deoband medresesi dini eğitime önem vermişti. Yöneticileri Türk dostuydular, İngiliz idaresine karşı Hindularla işbirliğine inanıyorlardı. Geçmişi ihya etme hedefleri ön plandaydı.
Aligarh, Sir Seyyid Ahmed Han tarafından 1875 yılında kuruldu. Aligarh Müslüman Koleji’nde müfradat pozitif bilimlere yoğunlaşmıştı.
Sir Seyyid, İngilizleri altedebilmek için onların kurallarına göre oynamanın gerekliliğine inanıyordu.
Batı’nın ilmini Güney Asya’ya taşıyıp kendilerini sömürgecilerin silahları ile savaşabilecek bir seviyeye taşımayı düşünüyordu. Siyasî açıdan Hindularla işbirliğinin Müslümanlara kendi kimlik ve kültürlerinden taviz vermek anlamına geleceğine inanan Seyyid Ahmed Han, İngilizlerle olan ilişkilerinde de temkinliydi. İngilizler güçlü silahları ile karşılarında olduğu müddetçe Müslümanlar amaçlarına ancak işbirliği ile ulaşabilirdi.
Sir Seyyid’in pragmatik yöntemi ve İngilizlere sadakati diğer Müslümanlarca eleştirilmişti. Bu tutum, teslimiyetçi bir tavır olarak görülüyordu. Ancak, her şeye rağmen Sir Seyyid’in Aligarh Koleji’nde yetişenler, Güney Asya Müslümanlarının bağımsızlık hareketinin bayraktarlığını yapmışlardır.
Güney Asya Müslümanlarının kaderi bir yandan Deoband geleneğine sahip ulema ile Aligarh’ın vermeye çalıştığı pozitif ilimlerin birleşiminden doğan sentezle şekillendi.
- Aligarh’da İngilizce öğrenip yüksek tahsillerini İngiltere’nin Cambridge ve Oxford üniversitelerinde tamamlayan gençler ile Deoband’da medrese eğitimi alan gençler bir araya gelerek İngiliz sömürge yönetimine karşı harekete geçtiler.
Aligarh ve Deoband’da yetişen gençlerin yöntemleri ‘kalem’ olmuş ve güçlü bir kamuoyu için basını aktif bir şekilde kullanışlardır. Yazdıkları makaleler, çıkardıkları gazeteler ve verdikleri konferanslar ile Hindistan Hilafet Hareketi’nin felsefi altyapısını kurmuşlardır. Farklı düşünce sistemlerinden hareket etmekle birlikte hem Deoband hem de Aligarh’da atılan tohumların Hindistan’ın özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine fikri alanda büyük katkı sağladığı belirtilmelidir.