Esed rejimi’nin tek katliamı Tedâmun değildi!
Suriye'de 11'inci yılına giren iç savaş milyonlarca kişinin evinden, vatanından ayrılmasına yol açarken, yüzlercesinin işkenceye maruz kalmasına ve yüz binlercesinin hayatına mal oldu. Bu süre zarfında Esed rejimi askerlerinin gerçekleştirdiği katliamların tamamının sayısı bilinmemekle birlikte gün yüzüne çıkanların acı dolu hatıraları hafızalardan silinmiyor.
M. (isim, şahsın talebi doğrultusunda gizlenmiştir.), 2012 yılında gerçekleşen Âl-i Tu’me Katliamı’ndan kurtulan tek kişiydi.
2012 yılının haziran ayı, rejim kuvvetlerinin Doğu Guta’ya şiddetli saldırılarına şahit olmuştu.
27 Haziran 2012’ye tekabul eden günün akşamı her zamanki gibi komşularımızla birlikte oturmuş, bir sonraki gün bize ne olacağını düşünüyorduk. Bu gecenin son gece olduğunu, oturduğumuz mahallenin rejim güçleri tarafından o gece kuşatıldığını bilmiyorduk.
Ertesi günün sabah erken saatlerinde M. gelmekte olan bir tankın ve ağır silahların sesiyle uyanmıştı: “Ne yapacağımızı bilemedik.”
“Bombardıman sebebiyle zemin kata indik. Dışarıda ne olup bittiğini bilmiyorduk. Çığlık atan kadın ve çocuk sesleri duyuyorduk. Açılan ateş bu sesleri susturuyordu. Hiçbir şey yapamadan orada yaklaşık bir buçuk saat oturduk. Sonrasında bir grup asker oturduğumuz binanın kapısına geldi. Kapıyı kırdılar, rastgele ateş açtılar ve içeriye taarruz ettiler. Hepimizi bir odaya aldılar ve sorguya başladılar. Amcalarım, dayılarım, kardeşlerim, kadınlar, çocuklar hepimiz oradaydık.”
“Terörist misiniz söyleyin.”
“Silahlı gruplara yardımcı oluyor musunuz?”
Rejim askerleri tarafından sorulan bu sorular cevapsız kalmıştı.
“Subay beni yakamdan tutarak odanın dışına çıkarttı. Dışarıdakilere sahip olduğumuz değerli şeylerin nerede olduğunu söyleyinceye kadar dövülmemi söyledi. Sadece 10 yaşındaydım. Muhâkeme ve hırsızlığın ardından aynı subay, 13 yaşından büyük herkesin kendisini takip ederek dışarı çıkmasını söyledi. Bu esnada büyük dayım bana baktı ve bana öldürüleceklerini söyledi. Kendime bunun imkansız olduğunu söyledim. Biz hiçbir şey yapmamıştık. İçerisinde benim de olduğum geride kalan 15 kişiyi de küçük bir yere aldılar.”
“Sonrasında yaşı küçük olan başka bir subay geldi. ‘Size sorduğum soruya hayır cevabı alırsam ölürsünüz.’ dedi. Bu söylediğinin gerçek olup olmadığını anlamadan soru geldi:”
“Silahlarınız nerede?”
“Malik isimli küçük dayım ‘Silahımız yok, bizler siviliz.’ dedi. Bunun üzerine subay kalaşnikofunu hızla dayıma doğrulttu ve onu göğsünden vurdu. Önümüze düşen dayım hemen orada öldü. Gördüğümüz şey karşısında dehşete kapıldık. Hep birlikte ağlamaya başladık.”
“Aynı soru tekrar sorulunca bu sefer kimse cevap vermedi. Bunun üzerine hepimize rastgele ateş açıldı. Ağlamalar kesildi. Bana mermi isabet etmemişti. Etrafımdaki herkes ya ölmüş ya da yaralanmıştı. Rejim askerleri yaralıları öldürüyordu. Saatlerce hareketsiz orada öyle durdum. Sesler kesilip de askerlerin gittiğine emin olduktan sonra kalktım."
Her yerde cesetler vardı. Akrabalarım, komşularım, kardeşlerim öldürülmüşlerdi.
İngiltere merkezli The Guardian tarafından neşredilen korkunç görüntüleriyle Tedâmun Katliamı, Esed rejiminin işlediği tek katliam olmamış, 10 yılı aşkın dönemde yoğunluk kazanan cinayetleriyle Suriye’deki Baas rejimi kara defterini günahlarla doldurmuştu.
M.’nin anlattıkları Tedâmun görüntüleriyle üst üste konulduğunda gerçeklik payının ne kadar büyük olduğu rahatlıkla görülüyordu.
- 2013 yılında gerçekleşen Tedâmun Katliamı, Suriye rejiminin yaptığı onlarca katliamdan yalnızca biriydi. İfade edildiği kadarıyla rejim, 2012 ile 2018 yılları arasında çok sayıda katliam gerçekleştirmiş; bunu kimi zaman hava bombardımanı, kimi zaman zehirli gaz, kimi zaman da rejimin askerleri eliyle yapmıştı.
Bu acı katliamlardan bir başkası da 20 Ağustos 2012'de Dâriyyâ’da gerçekleşmişti. Rejim askerleri tarafından şehrin giriş ve çıkışları kapatılmış, Ramazan Bayramı’nı kutlayan siviller üzerine bir hafta süren bir bombardıman yapılmıştı.
700’den fazla kişinin hayatını kaybettiği bu katliamda 522 kişinin kimliği tespit edilebilmiş, geri kalanların kimliği meçhul kalmıştı. 1500 kişinin yaralandığı saldırı sonrasında gerçekleşen asıl katliam, buraya rejim güçlerinin girmesinin ardından yaşanmıştı. Çocuklar ve kadınların bıçaklarla öldürüldüğü bu katliamda idamlar da yapılmıştı.
2013 yılının nisan ayında Şam yakınlarında gerçekleştirilen Cedîdetü’l-Fazl Katliamı da arkasında 479’dan daha fazla kurban bırakmıştı. Beş gün devam eden ağır bombardıman sonrasında buraya giren rejim askerleri vahşi bir katliam yapmışlardı. Aynı yılın Ağustos ayında Doğu Guta’ya yapılan kimyevî saldırı da en az 1500 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Anlatılamayacak kadar çok katliamın gerçekleştiği Suriye’deki katliamlarda sayısız kişi hayatını kaybetmiş, kimi zaman arkalarında cesetleri bile kalmamıştı.
2013 yılında Doğu Guta’da gerçekleşen kimyevî silah saldırısının şahidi olan Muhammed Avvâme’ye göre “Esed rejimi, Rusya ve İran desteğiyle yürüttüğü savaşta olabildiğince insan öldürerek korku mesajı vermek istemişti. Rejim, askerine infaz yetkisi vermişti. Bu da beraberinde çok sayıda vahşice katliamın yaşanmasına sebep oldu. Öldürülenlerin çoğu sivillerdi.”
Tedâmun Katliamı’nın dünya kamuoyuna sızan kısa görüntüleriyle modern dünyada eşine rastlanılamayacak bir katliam olduğunu söyleyen Avvâme şunu belirtti: “Farklı yaşlardan olan mahkumların görüldüğü kadarıyla kısa bir tutukluluk dönemine sahip oldukları anlaşılıyor. Kıyafetleri sivil ve bu haliyle hapishanede uzun zaman kalmadıkları net bir şekilde görülüyor. Bu da rejimin bu insanları herhangi bir muhakeme gerçekleştirmeden öldürdüğü manasına geliyor."
Dikkati çeken diğer bir durum daha var: Bu infazı gerçekleştirenler bunu sanki yüzlerce defa yapmış gibiler. Bu da onların bu tarz katliamları sıklıkla yaptıklarını gösteriyor.