Cezayir’de bir mücahide: Zühre Zarîf
Zühre Zarîf, 20. yüzyılın ortalarında Cezayir'in Fransız sömürgeciliğine karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinde önemli bir rol oynamış devrimci bir figürdü. 28 Aralık 1934'te Cezayir'in Tisemsilt şehrinde doğmuş olan Zarîf, eğitimli bir ailenin çocuğu olarak büyümüştü. Babası bir yargıçtı ve aile, Fransız sömürge yönetimi altında olmasına rağmen, modern eğitim imkânlarına sahip bir hayat sürmüştü. Zarîf, erken yaşlardan itibaren sömürgeciliğin adaletsizliği konusunda bilinçlenmiş ve bu durum, ileride kendisini devrimci bir hareketin içine sürükleyecek olayların tohumlarını atmıştı.
Cezayir'in bağımsızlık mücadelesi, özellikle 1950'lerin başında büyük bir ivme kazanmıştı. Bu dönemde, Fransa'nın baskıcı yönetimine karşı duyulan öfke, Cezayirli gençler arasında hızla yayılmıştı. Zühre Zarîf de bu öfkeyi hissedenlerden biriydi.
- 1954'te Cezayir Kurtuluş Cephesi (FLN) kurulduğunda, Zarîf henüz 20 yaşında genç bir hukuk öğrencisiydi. Ancak eğitimini yarıda bırakarak kendisini tamamen bağımsızlık mücadelesine adamıştı.
1955 yılı, Zühre Zarîf'in hayatında bir dönüm noktası olmuştu. Bu yılın sonunda, FLN'nin şehir savaşına yönelik stratejisini benimsemesiyle birlikte, Zarîf silahlı mücadeleye katılma kararı almıştı. FLN'nin kadınları aktif olarak direnişin bir parçası yapma politikası doğrultusunda, Zarîf ve diğer kadınlar, Cezayir'in Fransız kontrolündeki bölgelerinde önemli operasyonlarda yer almışlardı. Bu operasyonların en ünlüsü, 30 Eylül 1956'da gerçekleştirilen Albayi Truffaut Caddesi'ndeki Milk Bar bombalamasıydı.
- Zühre Zarîf, Milk Bar kafesine bombayı yerleştiren kişi olarak tarihe geçmişti. Bu olay, Cezayir Savaşı'nın en simgesel anlarından biri olmuş ve dünya çapında geniş yankı uyandırmıştı.
Zarîf, FLN'nin direniş stratejisinde kilit bir rol oynamıştı. Bombalama eylemleri, Fransız güçlerini şehirlerdeki varlıklarını güçlendirmeye zorlamış ve bu durum, kırsal bölgelerdeki FLN kuvvetlerine hareket alanı kazandırmıştı. Zarîf, cesareti ve kararlılığı ile tanınmıştı. Ancak, bu eylemler aynı zamanda Fransız yönetiminin daha da sertleşmesine ve Cezayir halkına karşı uygulanan baskıların artmasına yol açmıştı.
1957 yılında, Fransız yetkilileri, FLN'nin şehir liderlerini hedef alarak geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlatmıştı. Bu süreçte, Zühre Zarîf de yakalanmıştı.
Yakalandığında henüz 23 yaşındaydı. Tutuklanmasının ardından Zarîf, Fransız yetkilileri tarafından ağır işkencelere maruz kalmıştı.
Ancak, Zarîf direnişin sembollerinden biri haline gelmiş ve Fransız işkencecilerine karşı direnişinden asla ödün vermemişti.
1957 yılında, Zarîf, Fransa'nın Cezayir'deki sıkıyönetim mahkemesi tarafından yargılanmış ve ölüm cezasına çarptırılmıştı. Ancak, ceza infaz edilmeden önce Cezayir Savaşı'nın sonlarına doğru Fransız kamuoyunun baskıları ve uluslararası tepkiler sonucunda cezası müebbet hapis cezasına çevrilmişti.
- Zühre Zarîf, Cezayir'in bağımsızlığını kazandığı 1962 yılına kadar hapiste kalmıştı. 1962'de bağımsızlık ilân edildiğinde, Zarîf ve diğer tutuklu FLN üyeleri serbest bırakılmıştı.
Bağımsızlığın kazanılmasından sonra, Zühre Zarîf, siyasî hayatına devam etmişti. Cezayir'in yeni kurulan hükümetinde çeşitli görevlerde bulunmuş, özellikle kadın hakları ve sosyal adalet konularında aktif bir rol üstlenmişti. Ancak, ülkenin bağımsızlık sonrası döneminde karşılaştığı zorluklar, Zarîf ve onun gibilerin ideallerini gerçekleştirmekte zorlandığını ortaya koymuştu. Yine de, Zarîf, hayatının geri kalanında Cezayir'in tarihini yazmak ve bu tarihin unutulmaması için çaba göstermişti.
Zarîf, 2000'li yılların başında anılarını kaleme almış ve "Memoires d'une combattante de l'ALN" (Bir ALN Savaşçısının Anıları) adlı kitabını yayınlamıştı. Bu kitap, hem Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nın hem de Zarîf'in şahsî mücadelesinin önemli bir belgesi olarak kabul edilmişti. Kitap, Zarîf'in savaş sırasında yaşadığı zorlukları, karşılaştığı insanları ve direnişin iç dinamiklerini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı.
Zarîf’in mücadelesi, sadece bir askerî zafer olarak değil, aynı zamanda bir kimlik ve özgürlük mücadelesi olarak da tarihteki yerini almıştı. Bağımsızlık sonrası Cezayir'in zorluklarla dolu siyasî atmosferinde, Zarîf, ideallerini savunmaktan asla vazgeçmemişti. Onun hikâyesi, sömürgecilik karşıtı mücadelelerin sembollerinden biri olarak anılmıştı. Zarîf, bağımsız bir Cezayir için verdiği mücadelenin yanı sıra, kadınların toplum içindeki rolünün artırılması için de çaba göstermişti. Cezayir'in bağımsızlık sürecinde oynadığı rol, sadece askerî bir lider olarak değil, aynı zamanda bir kadın hakları savunucusu olarak da Zarîf’in adının tarihe altın harflerle kazınmasını sağlamıştı.
Zühre Zarîf, 20. yüzyılın ortalarında Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinde kritik bir figür olmuştu. Onun cesareti, kararlılığı ve direnişi, Cezayir halkı için bir ilham kaynağı olmuştu. Sömürgeciliğe karşı verdiği mücadele, sadece Cezayir’in değil, aynı zamanda tüm Afrika kıtasının sömürgeci güçlere karşı verdiği mücadelenin de bir parçası olmuştu. Zarîf, Cezayir’in bağımsızlığına katkıda bulunmuş, ancak bu süreçte şahsî fedakarlıklardan kaçınmamıştı.